Ramazan ayında dağıtacaklar çuval çuval gıdayı, kuracaklar koca iftar sofralarını, halkı böylece kandıracaklar bir kez daha. Hesap bu. Dolar da erken seçim haberine olumlu tepki verdi ya, onu da kullanacaklar. (Hiç kimse kapitalist sistemde finans piyasasına güvenmesin. Kalleştir.)
Vatandaş bunu yerse... Vatandaş, yolsuzlukların, hukuksuzlukların, eşitsizliklerin, ekonomide yapılan yanlışların, dış politika hatalarının, Türkiye’nin yönünü değiştirme gayretlerinin, hukuk devletinin yıkılmasının, insan haklarının haklanmasının, eğitimin sisteminin dejenere edilerek çocuklarının geleceğinin karartılmasının, dini siyasete alet ederek dinsel değerlere saygısızlık gösterilmesinin hesabını sormak yerine iktidar kesimini hesabına uyarsa... Neler olacağını düşünmek bile istemiyoruz, ama biliyoruz.
Şu yönetim sistemimizi değiştiren referandum, ilgili yasanın ihlali yoluyla sonuçlandırıldığı için objektif hukuk açısından geçersiz, sonuçları da meşru değil. Böyle bir zemin üzerinde yönetiliyor ve başka bir şey yapamadığımız için mecburen kabul ediyor, bu referandum sonucunda öngörülen sisteme göre seçim yapmaya gidiyoruz. Bu bakımdan ayıplı bir seçimdir bu.
Meşru olmayan bir referandumla dayatılan yeni sistemde partilerden çok devletin başı olmaya aday kişi önemli. Çünkü yeni sistem parlamenter değil. Dolayısıyla seçmenin de eskiden olduğu gibi partileri değil, cumhurbaşkanlığı adaylarını değerlendirmesi gerekiyor önce. Şu anda muhalefet cephesinde Meral Akşener’den başka aday yok. Bakalım diğer adaylar kim olacak? İki aylık süre içinde hiç tanınmamış kişileri aday göstererek bu seçim kazanılabilir mi? Önemli olan ilk turda oy verilecek adayın ikinci turu da kazanbilecek nitelikte görülmesi. Seçmen açısından değerlendirmenin esası bu olmalı. Bu husus da seçmene iyi anlatılmalı.
Erken seçim kararını “hazırız” diyerek karşılayan muhalefet, eğer seçimleri atalet ya da yanlış adaylar yüzünden yitirirse tarih onları asla af etmeyecektir. Eğer muhalefet, eskisi gibi, küçük politikacı zihniyetiyle, sırf meclis koltuklarını paylaşmamak için, seçimlerde parti dışından gelecek desteğe gene kapalı kalacaksa, seçim yenilgisi halinde bunun da bedeli ağır olacaktır.
Seçime OHAL koşullarında gidiliyor. Bunu demokrasiyle nasıl bağdaştırabiliyorlar? Herhalde “Bizim halka bu kadar demokrasi yeter” diye düşünüyorlar. Seçimlere o yeni sistemin uyum yasaları da çıkarılmadan gidiliyor, Bunu nasıl açıklayabiliyorlar? Herhalde “bizim halk bunları zaten anlamaz” diye düşünüyorlar. Seçimlere, onlarca aydın, gazeteci, milletvekili içerdeyken gidiyorlar. Herhalde “Bizim halk zaten bunlarla ilgilenmiyor” diye düşünüyorlar. Üniversite sınavlarının yapılacağı tarihi seçim tarihi diye açıklıyorlar. Bu, çocuklarımıza, ailelerine saygısızlık değil mi? Herhalde, gene, “Bizim insanımız aldırmaz” diye düşünüyorlar. Herhalde “Halkın Ramazanda karnını doyururuz, cebine bir kaç kuruş koruz, bir kaç da dinsel lâf eder, seçimleri götürürüz.” diye düşünüyorlar.
Baskın seçim yaptıklarına göre, demek ki, seçimleri daha ilerde yapsalardı kaybetme ihtimalleri önemli olacaktı. Kaybetme ihtimalini azaltmak için seçim tarihini öne aldılar. Demek ki, seçimleri kaybetme ihtimalleri cidden var. Muhalafetin birbirine düşmeden, akıllı bir şekilde, hattâ sessizce görev bölüşümü yaparak, birbirinin ayağına basmadan seçim kampanyası yürütmesi halinde halkımızın kolay kolay kandırılacamayacağını belki görebiliriz.