08 Haziran 2020

65 kere maşallah

"Üzülme yahu" dedim, "İyi tarafından bak. 3 Haziran gününden itibaren sen de artık yetkililerimizin 'Büyüklerimiz, biz önce sizleri düşünüyoruz' diye şefkatle hitap ettikleri vatandaşlar kategorisine girdin"

Emekli bir arkadaşım var. Onun için 2 Haziran 2020, yeryüzünde 64 yıl 364 günü tamamladığı tarihti. Ertesi gün 65'ini doldurdu, yani yasal olarak 65 yaşında oldu. 2 Haziran günü istediği gibi dışarı çıkabiliyordu. 3 Haziran günü eve kapandı. İş sahibi de değil... "Şansa bak" dedi, "şansa bak". "Üzülme yahu" dedim, "İyi tarafından bak. 3 Haziran gününden itibaren sen de artık yetkililerimizin 'Büyüklerimiz, biz önce sizleri düşünüyoruz' diye şefkatle hitap ettikleri vatandaşlar kategorisine girdin. Bir gün önce seni o kadar sevmedikleri için sokakta dolaşmana karışmıyorlardı. 65 yaş ve üstü ile ilgili yasaklar başladığından beri bu süreç içinde 65 yaşını dolduranlar, yasakların koruyucu kanatları altına girebildikleri için kim bilir ne kadar mutlulardır. Evlerinde mutluluktan uçarak tur atıyorlardır. 65 yaşını doldurunca insan birdenbire sokakta, toplum içinde nasıl davranması gerektiğini, örneğin maske takmasını, sosyal mesafenin anlamını unutuveriyor. İnsan 65 yaşını doldurduğu gün sorumlu davranmayı unutuveriyor. Kendini korumayı bilmez oluveriyor. Birdenbire başkalarına da zarar vermeye başlıyor. Sorun çıkarmayın kardeşim oturun evinizde! 65 yaşını doldurduğun an kapanır bu perde."

Arkadaşım yanıtladı: "Hukuku iyi bilen birçok kardeşimiz iş sahibi olmayan 65 yaş ve üstündekileri eve tıkmanın ayırımcılık olduğunu gösterdiler. Birilerinin hukuktan söz etmesi ne kadar güzel! İngilizcede 'kulağıma müzik sesi gibi geliyor' derler ya, öyle işte... Bazı ülkeler vardır hukuk temeldir. Bazı ülkeler de vardır, hukuk kılıftır..."

Kestim sözünü, "Eee! Ne olmuş yani! Bu yasaklar da hukuk, guguk değil, basbayağı hukuki mevzuat! Bırak temeli, kılıfı, uygula. Yoksa bu memlekette kodular mı oturturlar adamı. Yönetenler her şeyi en iyi bilirler. Sen kim oluyorsun da 24/7 milletini düşünen yöneticilerimize itiraz ediyorsun." Biraz sinirlendim, doğrusu. Yasakların onun iyiliği için olduğunu anlamıyor arkadaşım.

"Saçmalama" deyince tepem iyice attı. Yaş ilerledikçe insanın bağışıklık gücünün azaldığını kabul ediyormuş, ama kantarın topuzu kaçırılmış, sanki sorunun kaynağı onlarmış gibi yaşlı dedikleri kesim stigmatize edilmiş, damgalanmış, bu bakış aslında yaşlıya saygı değil üstü kapalı bir "onlardan kurtulsak" duygusu doğururmuş. Fransa'da Alex Khan diye aklı evvel bir hekim varmış. İçeri tıkılmak yaşlıların yaşam arzusunu azaltır, isyan duygularını kışkırtır, aslında psikolojik sorunlar yaratarak bağışıklık sistemlerini daha da zayıflatır, üstelik anayasaya karşıdır demiş. Yaşlılara sokağa çıkma yasağı getirilmesine karşı çıkmış. Cumhurbaşkanı da onu dinlemiş, falan filan...

"Yahu", dedim; "Emeklisin, işin gücün kalmamış. Emekli maaşı alıyor, yani beleşten yaşıyorsun. Üretime, ekonomiye hiç bir katkın yok. Bir de çıkıp sokağa hastalanacaksın, sana hastanede bakıp masraf edeceğiz. Milleti hasta edeceksin, masrafımız daha da artacak. Hadi hâlâ iş sahibi olarak ekonomiye katkı yapsan neyse... Ekonomiye para getirene bir şey olmaz. Sen bu yönetimin istatistiklerine inanmazsın ama, bak, ölenlerin çoğu 65 yaş üstüymüş. Herhalde işsiz güçsüz ortalıkta, parklarda gezinen emekli takımıymış. Virüs yurda giriş yapınca doğrudan o parklara gitmiş. Devlet seni koruyor işte. Böylece devlet diğerlerini de koruyor. Bu istatistiğin anlamı nedir? Sen, işine gelince, akıllı adamsın. Tersinden okuyacaksın. 65 yaş ve üstündekiler olmasaydı bu salgın olmayacaktı, demek. Başka ne demek? 65 yaşını doldurduğun an tık diye dünya değiştirsen, bu dünyadakiler daha rahat edecek demek. Ama burası demokrasi, gönül zengini bir düzen ve yönetim. Maske takmayan yöneticilere de bir şey olmaz, çünkü onlar insan üstü. Merhamet ve sevgi gösteriyorlar sana. Yaşayasın diye çalışıyorlar. Burası uslu yurttaşlar ülkesi. Onun için otur oturduğun yerde."

Suratının ekşidiğini görünce gönlünü almak istedim: "Neyse, bugün birkaç saat sokakta dolaşabilirsin. Evinden fazla uzaklaşma ha! Bulaşma kimseye. Pardon! Koru kendini. Doğum gününü yeniden kutlarım. Mutlu ol şanslılar sınıfına katıldığın için. 65 kere maşallah."

Evde fazla kalınca insan böyle yazıyor işte.....

Bu vesileyle sağlık çalışanlarımıza şükranlarımızı sunarız.

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa ile gereksiz bir sorun

Fransız okullarına çocuğunu gönderen Türk vatandaşlarının arasında, öğrendiğimize göre, Aile Bakanımız da var. Ancak, gene söylendiğine göre, Aile Bakanımızın Belçika vatandaşlığı da varmış. O zaman çocukları Belçika vatandaşı olarak okulda kalabilirler

Washington ve Ramallah

Özgür Özel’in Ramallah’a gitmesi “özel” bir anlam, önem taşıyacaktır. Ramallah’a, yerel seçimleri kazanmış, ülkesinin birinci partisi haline gelmiş bir siyasal hareketin lideri olarak gidecektir. CHP’nin sadece Filistin değil, Orta Doğu’ya ilişkin vizyonunu ortaya koyması, Ramallah’dan uluslarararası topluma Türkiye’nin yeni sesi olarak seslenebilmesi önemlidir

Ölüm ana

Yaşamamıza izin veren Ölüm Ana olduğunu düşünüyorlar. Ondan medet umuyorlar. Ölümün yaşamdan güçlü olduğunu görüyorlar. Yılda yirmi, otuz bin cinayetin işlendiği bir ülkede ölüme "insaf et, bizi yaşat" diyorlar. Hayat o kadar ucuz olunca ölüme yakıştırılan güç artıyor. Ölümde ana rahminin, kucağının sıcaklığı aranıyor

"
"