15 Temmuz 2021

Kendini tanı

Nerede çalışırsak çalışalım, hep şu tipleri görürüz: Sabahtan akşama işe söverler, ama kovulmadan da asla işten ayrılmazlar

Merhaba,

15 senelik profesyonel spor hayatım boyunca, hayatımın geri kalanında da sporcu ya da antrenör olacağımı hayal ettiğim için, 2013'te ODTÜ İstatistik'ten mezun olduğumda ne yapacağımı bilmez haldeydim. Hayallerimin hepsi spor üzerine olmuştu hep, fakat bir şekilde profesyonel spor hayatımı da geride bırakmak zorunda kalmıştım. Sonrasında ben de çoğu istatistik mezununun kapıldığı furyaya kapıldım ve bankacı oldum. Kredi analisti olarak bankada işe başladım.

Kurumsal hayatın farklı olduğunu bir yerlerden hep işitmiştim, ama içine girip bizzat yaşadığımda yine de şaşırmadan edemedim. Sorgulamalarla da olsa zamanla biraz daha alışmaya başladım. 

Ne zaman ki babamı kaybettim, hayatımın tamamını sorgulamaya başladım. "Ne yapıyorum? Neden buradayım? Ne için yaşıyorum? Yaşamımın amacı ne?" gibi binlerce soru bir buçuk sene boyunca kafamı kurcaladı. Bir buçuk sene sonra bitti mi? Tabii ki hayır. Fakat açığa istifa ettim. Evi boşalttım. İstanbul'dan ayrıldım. Çünkü az önce bahsettiğim binlerce soru arasında elbette, "Para kazanmak şart mı? Ne kadar kazanmalı? Unvan önemli mi? Her gün aynı yere gidip gelinir mi? Yaptığım işin insanlığa faydası var mı? İşimi yaparken zekamı kullanıyor muyum?" gibi sorular da vardı. 

Nerede çalışırsak çalışalım, hep şu tipleri görürüz: Sabahtan akşama işe söverler, ama kovulmadan da asla işten ayrılmazlar. Kimisi krediye girmiştir, kimisinin çocuğu vardır, kimisinin hastası… Fakat bir de yeni hayata atılmaya korkanlar vardır. Hiçbir sorumluluğu olmadığı halde, aynı işte kalarak gününün 9 saatini mutsuzluğa feda etmeye hazır cesaretsizler (bence) ordusu!

Ben son maddeydim, borcum yoktu, çocuğum yoktu, yaptığım işle insanlara faydam yoktu. Hatta zengini zengin, fakiri fakir yapan sistemin merkezindeydim. Zekamla işe katkıda bulunamıyordum. Çünkü tüm çerçeveler belliydi. Özgür değildim. Evet insanlar çok tatlıydı, ortam bazen fazla eğlenceliydi bile. Fakat hani derler ya, sana para vermeseler de bu işi yapmaya devam eder misin? Yani işini bu denli seviyor musun? Bu sorunun cevabı bende "hayır"dı. Bu "hayır" ile hayatına devam eden insanlar da, işte şu an bizim karşımızda duran mutsuz ya da sevimsiz üstlerimiz, müdürlerimiz, amirlerimiz.

Şimdi dönüp bakıyorum, istifa kararım hayatımda aldığım en iyi kararlardan biriydi. Çünkü kendime kendimi tanımak için verdiğim 5 senelik fırsatı iyi değerlendirdim. Kendimi daha iyi tanımanın sonucunda da sevdiğim mesleği buldum. Nimet!

İstifa ettikten sonra (5 sene boyunca) ne mi yaptım? Minimum para harcadım, paraya ihtiyacım olunca garsonluk yaptım, pansiyonda çalıştım. Biraz biriktirip çıktım. Olabildiğince gezdim, çoğunlukla otostopla. Kafede yemek yemedim mesela. Babamın arkadaşlarını ziyaret ettim. Babamı daha iyi anlamaya çalıştım. Bir sürü insanla tanıştım. Vizyonumu genişletmeye çalıştım. Yeni yetiler edindim. Kendimi daha iyi tanıdım.

Hayatı sorgulamam bitti mi? Elbette ki hayır. Bitmesin de zaten. Ama en azından artık zamanımı ve emeğimi verdiğim işimi çok ama çok seviyorum. Zekamı kullanıyorum! Mesleğimi insanlığa faydalı bir hale çevirmenin yollarını arıyorum. İşin özü, her gün kendi içimde veri bilimci olmanın mutluluğunu yeniden yaşıyorum.

Mutlu bayramlar...

Yazarın Diğer Yazıları

İnsanlığın umudu Halil Amca

Yurdum insanı Halil Amca’nın ışığını her yerde görmek dileğiyle…

Önce yıktım, sonra yaptım

Size bugün, babamın kaybından sonra "hayata dönme" çabamın ilk adımını anlatacağım

Haydi gidiyoruz!

Gitmek gerçekten çözüm mü? Mutluluğun anahtarı mı yoksa çaresizlikten alınmış bir karar mı?