Merhaba değerli okurlar!
Birkaç hafta yazılarımı yazamadım. Korona ile mücadelemiz oldu, hayattayız, sağlıklıyız. Bu süreçte yanımızda olanlara teşekkür ederiz. Umarım sizlerin de mücadelesi sağlıkla ve mutlulukla son bulur.
Hazırsanız başlayalım.
Gelişen teknoloji ile birlikte günlük yaşamda algoritmaların hayata fazla müdahil olmasından şikayetçiyiz. Kendimden örnek vermek isterim. Bu konuda belki de etrafımdan biraz daha hassasım. İnternette gezinirken, cep telefonu kullanırken hakkımda veri toplanmasını ve algoritmaların beni yönlendirmesini engellemek için elimden gelen çabayı sarf ediyorum. Örneğin, web sitelerinde olabildiğince az çerez kabul ederim, gizli sekme kullanırım, üyelik varsa direkt başka siteye geçerim. Cep telefonu kullanırken ise "iCloud'a rehber, fotoğraf vs depola çünkü bellekte yer kalmadı", "yeni sürüm yükle" gibi uyarıları olabildiğince ertelerim. Siri'yi hiç açmadım. Bilgisayarımın kamerası bile bant ile kapalı J Verilerimi toplayarak yapay zekaya sokacağını tahmin ettiğim, çok işe yarar uygulamaları bile sıkışmadıkça kullanmıyorum.
Çünkü ileride başımıza bela olacağını düşünüyorum.
Teknoloji ilerledi fakat ellerinde veri olmayan firmalar henüz yapay zeka alanına giremedi. Öyle bir zamandayız ki, elimizi uzattığımız her teknoloji ürünü, uygulama ya da web sitesi verilerimizi topluyor. Tabi ki bu veriler, şu anda ya da ileride kullanılmak üzere toplanıyor.
Güncel durumda gelişmiş ülkelerde yapılan seçimlerde, gösterilen reklamlarda, suçluların yakalanmasında vs; daha öncesinde toplanılan veriler üzerine kurulan algoritmaların tavsiyesi ile ilerleniyor. Toplanılan verinin kalitesi ve sayısı arttıkça algoritmaların tahmin gücü artıyor. Bir gün bizim ülkemizde de olacak bunlar, olmaya da başlıyor yavaş yavaş.
Fakat yüz tanıma ile ilgili yazımda da bahsettiğim gibi, algoritma tahmini yüzde 100 doğru olmasa da karar mercileri tahminlere güvenerek karar verebiliyor. Örneğin, potansiyel suçluları belirlerken…
Tüm bunlardan sebep olabildiğince önlem almama rağmen, bir kurs hakkında fazla konuştuğumda Instagram reklamında önüme çıkıyor. Oysaki Siri'yi hiç açmadım…
Bu nedenle, kendim hakkımda kendime sakladığım bilgileri ya da kendimin bile öngöremediği olaylar karşısındaki davranışlarımı bir algoritmanın ileride yüzde 95 doğrulukla tahmin edebilmesi ihtimali oldukça ürkütücü geliyor…
Elbette algoritmadan tamamen kaçmak mümkün değil, biliyorum. Elimden geldiğince çabalıyorum.
Tahmin gücünü bilmeden hiçbir algoritmaya güvenmemem gerektiğini de biliyorum.
Fakat…
Fakat Georgia Üniversite'sinin yayınladığı bir makaleye göre insanlar görevler zorlaştıkça insan tavsiyesinden çok algoritmik tavsiyeye güveniyorlar. Araştırmada deneğe bir fotoğraf gösteriliyor ve kaç kişi olduğunun tahmin edilmesi isteniyor. Bununla birlikte algoritma tahmini ve insanların sayı tahminlerinin ortalaması bilgisi veriliyor. Denek algoritma tahminine güvenerek tahminini yapıyor…
Bazen düşünmeden edemiyorum, algoritmalar ne ara bu kadar güvenimizi kazandı…
Bizler artık müzik dinlerken bir sonraki şarkıyı algoritmanın kararına bırakıyoruz, film tavsiyelerini algoritmadan alıyoruz. Tıpkı Google varken hafızamıza güvenmeyi, konum varken yol öğrenmeyi bıraktığımız gibi…
İletişim
Linkedin - Nehir Günce Daşcı
Kaynak
Nature - Humans rely more on algorithms than social influence as a task becomes more difficult