"Joaquin Rodrigo'yla el ele: Maestro'nun yanında hayatım" adlı kitabında Victoria Kamhi eşi ünlü İspanyol müzisyen Joaquín Rodrigo'yu maestro sözcüğüyle nitelendiriyor. Maestro'yu eş deyişle, üstadı pek çoğumuz gitar Konçertosu ile biliyoruz. Aranjuez Konçertosu'nun Türkiye toprağında anımsattığı iki de yer var; İstanbul ve Ulucanlar cezaevi.
Can Yücel'e "Acırsam sana anam avradım olsun. Ama aşk olsun sana çocuk aşk olsun" dedirten Deniz Gezmiş 1972 yılı 6 Mayıs şafağında Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde idama gitmeden önce bu konçertoyu dinlemek istiyor. Konçertodaki gitar seslerinin Cumhuriyetçi İspanyol Gerillaları'nın haykırış, direniş sesleri olduğunu biliyor besbelli. O da İspanyol iç savaşındaki gerillalar gibi faşizme direnecek, haykıracak ve halkların kalbinde taht kuracak.
İspanya 1936-1939 yılları arasında gerçekleşen iç savaş sebebiyle büyük trajedilere sahne oluyor. Öylesine ki Kamboçya'dan sonra en fazla toplu mezarların bulunduğu ülke İspanya. Yüz bini aşkın kayıp kişinin bu mezarlarda olduğu tahmin ediliyor. Trajediyi gerçekleştiren cephede dini taassup, bir diktatör ve büyük mülk sahipleri var. Diktatör Francisco Franco'yu desekleyen o dönemdeki faşist Almanya ve İtalya da iç savaşın kaderinde etken oluyorlar. Örneğin Alman ve İtalyan savaş uçaklarının bombaları ile katledilen Guernica kasabası unutulur gibi değil. Kasabanın dramını Pablo Picasso ünlü Guernica tablosu ile gözler önüne seriyor ve unutulması mümkün olmayanlar arasına taşıyor. Franco'nun ayrım gözetmeksizin kendi halkını faşist uçak saldırılarıyla öldürtmüş olması akla ve vicdana sığacak bir şey değil. Bu manada diktatörlerin ruh hallerinin "psikopati" başlığı altında incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında tüm iç savaşlar sosyal psikopati örnekleriyle dolu. Tarafların acımasızlıkları, aynı ya da benzer kültürler içinde yetişmiş kişilerin gaddar tutumları yüreklerin taşıyabileceği, inanılır hadiseler değil.
Aranjuez Gitar Konçertosu'nun Türkiye toprağında çağrıştırdığı diğer yer olan İstanbul'a gelince... Sefarat Yahudilerinden Kamhi Ailesi'nin kızları ve Rodrigo'nun piyanist eşi Vitoria Kamhi, 1905 İstanbul doğumlu. Kamhi Ailesi İspanya'da gördükleri baskılar sebebiyle 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na sığınıyorlar. Sefarat sözcüğü de İbranice İspanya anlamına geliyor.
Rodrigo Victoria Kamhi'yi gözünün ışığı olarak tanıtıyor. Zira bilindiği üzere Üstadımız görme engelli. 1901 İspanya Valencia doğumlu. Üç yaşında difteri hastalığı sebebiyle görme yetisini kaybediyor. Ancak körlük yüreği ile hisseden, beyni ile gören maestroya karanlığın değil aydınlığın ve mutluluğun kapılarını açıyor.
Bu kapıların küçük Rodrigo'ya açılmasında sekiz yaşında solfej, piyano ve keman eğitimine başlamış olması hayli önemli. Yirmili yaşlarda ödüller kazanan besteler yapmaya başlıyor. Aldığı bir burs olanağıyla 1927 yılında Fransa'ya gidiyor. Ve kendisi gibi müzik eğitimi için Paris'e gelmiş olan piyanist Kamhi ile karşılaşıyor. Birkaç yıl süren beraberlikleri sonrası 1933 yılında İspanya Valencia’da evleniyorlar. Victoria Kamhi görme engelli Eşinin gören gözü oluyor. Rodrigo'nun beyninde, yüreğinde kurgulayıp Braille yazı sistemine aktardığı çalışmalarını notaya döküyor, ilk formlarını piyanoda seslendiriyor.
Müzisyen çift iç savaşın başlamasıyla İspanya'dan ayrılıp Yaşamlarını Almanya ve Fransa'da sürdürüyorlar.
Yıl 1938, Paris, Victoria Kamhi 7 aylık bebeğini kaybetmiş, Hastahanede yaşam mücadelesi vermektedir. Rodrigo zor saatler, zor günler geçirmekte, eşinin ve İspanya'nın durumundan kaynaklanan üzüntüler, duygu yoğunlukları yaşamaktadır. Bu zor günlerinde piyanosuyla teselli bulmaya çalışır. Sanatçı yüreği sarsılmakta, beyninde notalar oluşmaktadır. Böylece ünlü Gitar Konçertosu vücut bulur. İlk notalar Joaquin Rodrigo'nun Braille yazısında somutlanmaya başlar. Daha sonra sağlığına kavuşan eşi Victoria Kamhi ile gerçekleştirdikleri ortak çalışma ile Konçerto son hâlini alır. Üç bölümden oluşmakla birlikte daha çok ikinci adagio bölümüyle ünlenen konçerto Picasso'nun Guernica tablosundan göğe yükselen bir ağıt gibidir adeta.
Guernica İspanya Bask Bölgesi'nde küçük bir kasabadır. Francisco Franco'yu destekleyen Adolf Hitler ve Benito Mussolini'nin uçak filoları 26 Nisan 1937 tarihinde kasabaya bomba yağdırırlar. Bilhassa kasaba pazarının kurulduğu pazartesi günü gerçekleştirilen saldırı Franco için bir terör, harekâtıdır. Diktatör acımasız bir saldırıyla Cumhuriyetçilere göz dağı vermek, onları korkutup yıldırmak istemektedir. Küçük Kentte yaklaşık iki bin kişi ölür. Kasaba üç dört gün alevler içinde kalacaktır. Picasso,'nun da sanatçı yüreği tıpkı Rodrigo gibi sarsılır, Guernica'da yaşanılan dehşet Onu da derinden üzer ve düşündürtür. Halkın çaresizliğine, ızdırabına ve savaşın acımasızlığına, yıkımına dair kübik motifler, çizgiler beyninde oluşmaya başlar. Nihayetinde farklı planları bir araya getirerek ustaca resmedeceği Guernica tablosu belleğinde filizlenir. Paris'te açılacak olan fuarda sergilenmek üzere İspanyol Cumhuriyet Hükümeti Picasso'dan bir tablo yapmasını isteyecektir. Böylece üstadın zihninde filizlenen çizgiler, sembol ve motifler siyah, beyaz renklerle anıtsal bir tablo (3.50-7.80) olarak tuvale yansır, gün yüzüne çıkar.
Eserin ortasında mızrakla vurulmuş, burnu ve üst dişleri insan kafatasına benzeyen at acı içinde yere yıkılmak üzeredir. Bu at ile insanlığın acısı, sol tarafta ölen çocuğuna ağlayan kadın üzerindeki gözleri büyütülmüş azgın boğa ile de şoven saldırganlığın anlatılmak istenildiği düşünülür. Genel yorumlar bu yönde olmakla birlikte konu Picasso'ya sorulduğunda "Sizinle benzer şeyleri düşünmüş olabilirim ama ben orada at ve boğa resmettim" içerikli cevap alınır. Bu yanıt da insanlığın acısını, savaşın dehşetini, barışı ve umudu soyut ama çok güçlü sembollerle tasvir eden Guernica'nın usta ressam tarafından yorumlara açık bırakıldığı anlaşılmaktadır. Tabloda bir güvercin kanadında taşıdığı zeytin dalıyla barışı, bir kırık kılıçtan yükselen çiçekte umudu sembolize etmektedir. Ancak koskoca tabloda kırık kılıcın ucundaki çiçek o kadar küçüktür ki; umut ve umutsuzluk içiçedir sanki. Bazı dillerin hançeri andıran formda çalışılmış olması çığlıkların dehşetini hissettirmektedir. Tabloya bakan bir Nazi subayının "Bunu siz mi yaptınız?" sorusuna; "Hayır, siz yaptınız!" diyecek kadar cesur olan Picasso eserinin demokrasiye geçilinceye değin İspanya'ya götürülmemesini vasiyet eder ve 1973'te son nefesini verir. Savaşa karşı insanlığın, barışın anıtsal belgesi olan tablo şu an Madrid Reina Sofía Müzesi'nde sergilenmektedir.
İç savaşta, yitirilen canların, barışa duyulan özlemin, faşizme onurla direnen yüreklerin, Guernica tablosunun evrensel ağıdı, göğe yükselen sesi Concierto de Aranjuez'inen kusursuz, en etkileyici yorumunu klasik gitar ustası Paco de Lucía'nın yaptığı kabul edilmektedir.
Barış dolu günler dileğiyle herkese sevgiler.