19 Şubat 2023

Deprem notları: Diyarbekir mala min e, Diyarbakır benim evim

Yolda düşünüyorum. Diyarbakır, Hatay, Adıyaman, Samsun, İstanbul, Kahramanmaraş, Adana, Rize... 81 il, hepsi benim evim, senin evin, bizim evimiz

Diyarbakır

Diyarbakır'dayım. Kendisi de ailesi de bu bölgenin saygın bir ismi ile konuşuyorum. Çok önemli, benim dikkat etmediğim bir konunun altını çiziyor:

"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu buraya geldiğinde HDP Eş Başkanı Pervin Buldan 'Kentimize hoşgeldiniz' dedi. Tuhaf geldi bana. Ne biri misafir ne diğeri ev sahibi. Hepimiz Türkiye'nin dört yanındaki evin sahibiyiz. Deprem sonrası her yerden her yere kurulan dayanışma köprüleri bunu kanıtlamıyor mu?"

Bu bakış önemli ve etkileyici. Burası için çok etkileyici bir durum daha var. Sivil örgütlenme. Depremden iki ay önce kurulan Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bünyesindeki 84 sivil toplum örgütü depremden yarım saat sonra organize bir şekilde çalışmaya başlamış. Meslektaşım Sedat Yılmaz'ın yazısıyla öğrendiğim bilgiden sonra bu ekipten Diyarbakır Eğitim-Sen Eş Başkanı Zülküf Güneş ile konuşuyorum. İlk anları anlatıyor:

"Depremden yarım saat sonra WhatsApp gruplarından yazışarak Ekinciler Ayhan Durağı'ndaki Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası'nda buluşup çalışmaya başladık. İş insanları şantiyelerinden iş makinelerini hemen devreye aldı, endişeyle sokağa çıkanlar emniyetli yerlere götürülmek üzere planlar yapıldı, yemek organize edildi. İkinci depremden sonra endişe iyice büyüdü. 1 milyon civarında insanın güvenli barınması için tek katlı bireysel işletmelerden düğün salonlarına devlet ve özel okullardan camilere yer yaratılmaya çalışıldı. İkinci günden itibaren Diyarbakır'daki ana sorunlar çözülünce bu kez diğer zarar gören illere yöneldik."

Zülküf Güneş'e soruyorum: Devlet kaynaklı bir engelleme oldu mu?

"İlk andan itibaren AFAD ve Valilik ile irtibata geçtik. Vali yardımcısı ile yüz yüze görüştük. Birkaç ufak tefek konuyu saymasanız bir engelle karşılaşmadık. Ama başka illerde ya da yollarda el konulan yardım TIR'ları haberlerini de biliyoruz tabii…"

Diyarbakır'dan bu notlar önemli. Şehrin sivilleri, sivil örgütleri şehrine insanına sahip çıkıyor. Hem organize olmakta zorluk çeken devlet kurumlarına hem de kentin insanına yardım ediyor. Tabip Odası da var bu organizasyonda KESK de, TMMOB de, işçi ve işveren örgütleri de. Çok önemli bir deneyim. Benzer bir çalışmayı Adıyaman'da gördüm. Barodan tabiplere, inanç gruplarından partilere, sivil örgütler büyük bir çaba içindeydi. Mensur Işık, Suzan Şan, doktor Behçet Yıldırım yardım koordinasyonu için benim bulup konuştuğum yüzlerce sivil isimden birkaçı idi. Elbette başka şehirlerden gelen gönüllüler önemli ama şehrin kendi bünyesinde oluşturulan ekiplerin alan bilgisi ve örgütlenme çabukluğu çok değerli.

Burada yıkılan bina sayısı çok değil. 7 bina yıkıldı. Ancak ne yazık ki can kaybı fazla. 409 kişiyi kaybettik, 902 yaralı var, bunlardan 870'i taburcu edilirken, 13'ü yoğun bakımda 45 kişi hastanelere. 18 Şubat itibariyle arama kurtarma çalışmaları sonuçlandı. Binalar içinde en simgesel olanlardan biri Yenişehir İlçesi'ndeki Diyar Galeria… Dört bloklu bir yaşam ve iş merkezi burası. Dört blok var, bunlardan biri ilk depremde tamamen yıkılırken diğeri ikinci depremde kısmen yıkılmış.

Sabah saatlerinde gidiyorum alana. Ön tarafı şehrin işlek caddelerinden birine bakıyor. O cadde trafiğe kapalı. Çalışmanın yapıldığı arka tarafa geçiyorum. Küçük tenekelerin içinde yakılan ateşlerle ısınmaya çalışan enkazda yakını olanlar, polisler, askerler, yardım görevlileri. Bu enkazda ailesiyle beraber hayatını yitirenlerden biri de dengbej Mehmet Tanrıverdi. Bu satırları okuyan bilir ama küçük bir hatırlatma. Dengbej sesiyle; yüzyıllara dayanan sözel birikimi, kültürü taşıyan, aktaran kişidir. Her kayıp çok acı elbette. Az sayıda kalmış dengbejlerden birinin kaybı da çok acı.

Sur'a geçiyorum buradan. Ne çok acı yaşadı, gördü Sur. Her sokağı her köşesi acı hikâyelerle dolu. Ulu Camii'ye gidiyorum. Evleri depremde zarar görenler sığınmış. Konuşuyorum, dertleşiyorum, sarılıyorum. Birbirinin acısına merhem olmaya çalışanlar görüyorum. Konuştuklarım arasında acılardan sonra en öne çıkan, 'güven' konusu. Evlerine hasar tespiti için gelenlerin verdiği raporlarla ilgili güven sorunu yaşıyorlar.

Yola çıkacağım. Sur'un girişinde fırından iki pide alıyorum. Tanıyan bir Diyarbakırlı hemen yan sokaktaki evini göstermek istiyor bana. Hasarı çok büyük değil ama ailesi için endişe ediyor. Bir okulda kalıyorlarmış. Evine ne zaman döneceğini bilmiyor. "Olmazsa başka bir ildeki akrabanın, yakınının yanına gidebilirsin ya da yerleşebileceğin yer bulunabilir" diyorum. Gözümün içine bakıyor "Diyarbekir mala min e" diyor. "Diyarbakır benim evim," yani. Boğazım düğümleniyor. Sarılıp vedalaşıyorum.

Yolda düşünüyorum. Diyarbakır, Hatay, Adıyaman, Samsun, İstanbul, Kahramanmaraş, Adana, Rize... 81 il, hepsi benim evim, senin evin, bizim evimiz. Her kimlikten insanın ayrımsız, eşit, birlikte yaşadığı koskoca bir evi Türkiye'yi yaratmak elimizde…


Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Barışın yolu Edirne’den de geçiyor: Özgür Özel’in Demirtaş ve Meclis vurgusu, ‘ilk 100 yıldaki hatalar’ kritiği önemli

Yıllardır çözülmemiş sorunlar için farklı düşünceler ortaya konulması zor. Bunun için mücadele önemlidir. Özgür Özel’in Kürt sorunu, barış konusunda aldığı inisiyatif değerlidir. 2023 mayıs ayında aktif siyasetten çekildiğini açıklayan Demirtaş yeniden siyasete dönmüş oldu

Kürt sorunu çözümünde CHP ve Özgür Özel kritik önemde, seyreden mi aktif katkı sağlayan mı olacak?

Diğer partiler aşağı yukarı duruşunu belli etti. CHP ve Özgür Özel sürecin en önemli aktörlerinden biri olabilir. Ortaya koyacağı manifesto, süreçteki duruşu dikkatle izlenmeli

‘Devlet desteğinde-bilgisinde’ çözüm mü, Hakan Fidan yine devrede mi, hemen önemsizleştirilmeli mi?

MİT Başkanı iken çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden olan Hakan Fidan’ın şu anda Dışişleri Bakanı olmasının, bu ülkelerdeki zemini-gelişmeleri, elbette içinde bulunulan coğrafyayı takip ediyor oluşunun bir katkısı var mıdır? 

"
"