20 Haziran 2013

Çekirdek çitleye çitleye demokrasi mücadelesi

Mahallede etrafa haksız yere racon kesen abiler vardır. Bir iki test yapar… Baktı ses yok her geçen gün doz artar…

 

Mahallede etrafa haksız yere racon kesen abiler vardır.

Bir iki test yapar…

Baktı ses yok her geçen gün doz artar…

Er geç kavga çıkar…

Kimileri vardır..

Sonunu düşünmeden kavgaya dalar..

Haksızlığa karşı koyar..

Azınlıktır onlar…

Mahalleli pencereye çıkar seyreder…

Elinde çekirdek, çitleye çitleye tozun kalkmasını bekler…

Aslında kavganın sonu bellidir…

Abi bu…

Ezer geçer…

Mahalleli penceresini kapatır, perdesini çeker, kendi hayatına döner…

Belki bir iki karından konuşma “ama haklıydı çocuk”..

Sonra her şey unutulur gider…

Mahallede kavga çıkar…

Kimileri…

İşin seyrine göre kavgaya girer…

Zamanında abisinin her dediğini kabul etmiş, baş sallamış, gücün yanında olmaktan nemalanmıştır..

Hatta “abi”siyle göz göze gelmekten, selam almaktan bile mutlu olmuştur..

Ama bakar “abi” zorda, vuranların sayısı artmakta, kimbilir belki yeni bir “abi” ufukta..

Karışır kalabalığa..

Uzaktan iki yumruk da o sallar…

Uzaktan sallar çünkü…

Abi kavgadan çıkmayı başarırsa diye temkinlidir ama “yeni abi gelebilir” diye de resim verir…

Bugünlerde mahallede herkes hak ve adalet arayışında, herkes delikanlı, herkesin yumruğu sıkılı ya…

Mahalleye biraz uzaktan baktım..

İki resim gördüm.

Çoğu mert, demokrat, kararlı, bilgili..

Hayatında ilk kez hak arayışına çıkan gençler..

Bir de…

Gençlerin arkasına saklanıp “hazır yakalamışken” diye düşünenler..

Benim gençlere bir söyleyeceğim var..

Şu arkanıza saklananlar var ya..

İşadamı, gazeteci, siyasetçi..

Bir silkeleyin onları sırtınızdan..

Çünkü onlar…

İşadamları…

İktidarın yakınında olabilmek için eğildiler.

Dün askerdi iktidar bugün AK Parti öbür gün başkası belki…

Yarın kim olacaksa güçlü göreceksiniz yanına gidecekler…

Gazeteciler…

Arkadaşlarının sadece habercilik yaptıkları için işten atılmasını izlediler..

Hapse düşenlerin arkasından çekiliverdiler.

28 Şubat’ta askerin emriyle meslektaşlarına manşetlerden iftira attılar, hedef gösterdiler.

Tweet’lerinde, bazen meydanlarda aslan kesilen gazeteciler, patronlarına “kimi çıkarmayalım ekranlara, kimi görmeyelim sayfalarda” sorularını sordular.

Bugün kendilerini iktidara yakın diye tarif eden gazeteler, bir dönem kendilerinin hedef gösterildiğini unutup meslektaşlarını, sanatçıları manşetlerden hedef göstermekteler.

Siyasetçiler..

 Sesiniz olamadılar…

Anlamadılar..

Oy hesabı yaptılar..

Sizler gerçeksiniz..

Onlar gerçek olamadılar…

İşadamları, gazeteciler ve siyasetçiler…

Özeleştirilerini yapmadan, geçmişle yüzleşmeden sizlerin arasında olamazlar…

Bitirirken…

Gezi Parkı gösterileriyle başlayan yeni dönemde..

Gençlerin gerçek demokrasi isteğinde…

Onlara kambur olmamak gerekli.

Hesabı olan varsa ortaya çıkmalı mertçe duruşunu göstermeli..

Bir de bu aralar..

Kalabalıklar…

Sadece kendi seslerine hayranlar…

İster Gezi Parkı’nda ve şimdi diğer parklarda…

İster Kazlıçeşme’de, Sincan’da..

Diğerini dinlemeyen bölen küçümseyen..

Her iki tarafta da…

Birbirimizin sesini dinleyelim…

Bilin ki yürekten konuşursak, “mış gibi” yapmazsak diğer yürekler duyar bizi, hepimizi…

Not: İşadamları, gazeteciler ve siyasetçilerden küçük, küçücük bir grup..Dün de bugün de..Haksızlık gördüğü her yerde sesini yükseltti. Bedelini de ödedi. Onlara da selam olsun..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"