Uzun zamandır konuşulan, tartışılan vergi kanun teklifi 16 Temmuz Salı günü TBMM’ye sunuldu. Kanun teklifinde genel olarak vergi cezaları artırılmakta, KDV, kurumlar ve gelir vergisiyle alakalı bazı düzenlemeler bulunmaktadır. Vergi cezalarına ilişkin düzenlemeleri dün yazmıştım.
Kanun teklifinde yer alan düzenlemeler vergi reformundan ziyade Hazineye gelir yaratmak amacıyla yapılmış tahsilat düzenlemelerden oluşmaktadır.
Kanun teklifinde iki ayrı asgari kurumlar vergisi düzenlemesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki m. 36 yurt içi asgari kurumlar vergisi diğeri ise küresel asgari kurumlar vergisidir. Kanun teklifi m. 36 ve devam maddelerde kurumlar vergisini kapsayacak şekilde on dokuz madde ile düzenlemelere yer verilmiştir.
Bu yazının konusu asgari kurumlar vergisidir.
Yerel asgari kurumlar vergisi 1992’de uygulanmıştı
11 Temmuz 1992 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun m. 11 ile kurumlar vergisi mükellefleri için o dönemdeki 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na mükerrer m. 25 eklenerek asgari kurumlar vergisi getirilmişti. O dönemde uygulanan kurumlar vergisi oranı yüzde 46 idi ve asgari kurumlar vergisi de bu oranın yarısı yani yüzde 23 idi.
Ancak o dönemde de ciddi anlamda istisna ve muafiyetler vardı ve dönemin hükümeti bu soruna, Kanun’a mükerrer 25’inci madde eklenerek çözüm getirmişti.
Bu çözümün anlamı şuydu: Kurumlar vergisi mükellefleri hasılatlarını beyan edip kanunen indirilecek giderlerini düşüp kanunen kabul edilmeyen giderlerin (düşülmüşse) eklenmesinden sonra kalan tutara yani ticari kara yüzde 23 kurumlar vergisi uygulamakta ve daha sonra normal istisna, muafiyet vs. de düşüldükten sonra ortaya çıkan matrah üzerinden normal oran olan yüzde 46 uygulanmakta ve yeni bulunan tutar önceki tutardan düşük ise önceki (yüzde 23 uygulanarak) bulunan tutar kurumlar vergisi olarak ödenecekti.
Ancak bu uygulama 3946 sayılı Kanunla 01.01.1994 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştı.
Gelecek yurt içi asgari kurumlar vergisi nedir?
Hazine ve Maliye Bakanlığı, küresel asgari kurumlar vergisinden yola çıkarak ve geçmişi de hatırlayarak başka bir asgari kurumlar vergisi daha getirecek. Getirilmesi planlanan yerel asgari kurumlar vergisi Şimşek’in daha önceki söylemlerinden ve OVP’de açıkça izah edilen verimsiz muafiyet ve istisnaların azaltılmasının başka bir şeklidir. Doğrudan muafiyet ve istisnaları ortadan kaldırmak yerine bu yöntemi kullanarak verimsiz muafiyet ve istisnaları devre dışı bırakmaya çalışıyor.
Ve böylece Kanun teklifinin 36’ncı maddesiyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na Yurt içi asgari kurumlar vergisi adıyla 32/C maddesi eklenerek bu sistem getirilecek.
Bu maddeye göre hesaplanan vergi, kurumların indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10'undan az olamayacaktır. Bu hesaplamada; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinde düzenlenen tam mükellef kurumlardan elde edilen iştirak kazançları istisnası, emisyon primi kazanç istisnası, sahip olunan taşınmazlardan elde edilen kazançlar dışında (d) bendinde sayılan yatırım fon ve ortaklıklarıma istisna kazançları, risturn istisnası, finansal kiralama şirketleri ve varlık kiralama şirketleri ile yapılan sat geri kirala işlemlerinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi ve devrinden elde edilen kazançlara uygulanan istisna ile girişim sermayesi fonu indirimi ve korumalı iş yeri indirimi dikkate alınmayacaktır.
Ayrıca, mikro ve küçük işletme tanımına giren kurumlar vergisi mükelleflerinin teknoloji geliştirme bölgesi kazanç istisnası ile aynı işletmelerin Ar-Ge ve tasarım indirimleri de hesaplamada kazançtan indirilecektir.
Daha basit bir ifadeyle yerel asgari kurumlar vergisi şöyle işleyecektir: Kurumlar vergisi mükellefleri yıllık beyannamelerini verdiklerinde kanunen kabul edilen giderlerini düşüp kanunen kabul edilmeyen giderlerini (düşmüşse) ekledikten sonra yukarıda yazılan istisnalar da düşüldükten sonra- ulaşacakları ticari karlarına asgari kurumlar vergisi oranını yani yüzde 10’u uygulayacaklar.
Ardından normal süreç uygulanacak yani yukarıda sayılan istisnalar hariç varsa diğer istisnalar muafiyetler, bağışlar vs. düşülecek. Kalan tutar üzerinden yüzde 25’lik -banka, finans kurumları için yüzde 30- kurumlar vergisi uygulanacak ve çıkacak bu tutar ilk önce bulunan (asgari kurumlar vergisi uygulandığı andaki) tutardan düşük ise ilk bulunan tutar ödenecek. Fazla ise zaten bu tutar ödenecek.
İlk defa faaliyete başlayan kurumlar hakkında faaliyete başlanılan hesap döneminden itibaren üç hesap dönemi boyunca yurt içi asgari kurumlar vergisi uygulanmayacak.
Bu uygulama 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara, özel hesap dönemine tabi olan kurumların ise 2025 takvim yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
Murat Batı kimdir?
Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.
Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı.
Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.
"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.
Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.
|