25 Şubat 2022

Otoriter rejimler herkes için tehdit

Otoriter yönetimler, sadece kendi ülkelerindeki insanlar için değil, yakın komşuları için de ciddi tehdittirler

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgal operasyonu ve Donetsk ve Lugansk'taki "cumhuriyetleri" resmen tanıması başta batı dünyası olmak üzere hepimize şunu göstermiş olmalı:

Otoriter yönetimler, sadece kendi ülkelerindeki insanlar için değil, yakın komşuları için de ciddi tehdittirler.

Rusya'da klasik bir demokratik rejim olsaydı, Ukrayna ile arasındaki bütün sorunlara rağmen böyle bir askeri operasyon gerçekleşmezdi.

Serbest eleştiri ortamıyla kamuoylarına, seçimlerde de halklarına hesap vermek durumundaki rejimler, böyle tehlikeli oyunlardan uzak dururlar.

Putin gibi otoriter liderler için ise bu tür olaylar, iktidarı güçlendirmek için muazzam bir fırsat sunarlar.

Ülkelerinde yükselen milliyetçilik dalgasının üzerinde sörf yaparlar, halkın öfkesinin yön değiştirerek, dışardaki "düşmana" yönelmesinin tadını çıkarırlar.

Sosyolojinin babalarından William G. Sumner, 1906 yılında şunu yazmıştı:

"Grup içinde barış ve yoldaşlık ilişkisi ve grup dışındakilere karşı düşmanlık ve savaş duyguları beslemek arasında yakın bir uyum vardır. İçeride barış için dışarıdakilerle savaşmak gerek."

Freud'un bireyler için "öfkenin yer değiştirmesi" olarak tanımladığı olgu, otokratların elinde, toplumları kendi asıl dertlerinden rejimin tarif ettiği tehlikelere karşı yönlendirmek için kullanılır.

Dış kaynaklı tehdit ile içeride kenetlenme arasında yakın bir ilişki vardır.

Rusya'nın sahip oluğu onca zenginliğinden halkının önemli bölümünün yararlanamadığı bir sır değil.

Dün Rusya'nın askeri harekâtın başlamasının ardından şöyle bir haber okudum:

Rusya'daki 23 dolar milyarderinin toplam servetleri 2021 yılı sonu itibariyle 375 milyar dolarmış.

Ukrayna krizi nedeniyle zavallı adamlar paralarının bir bölümünü kaybetmişler ve servetleri 343 milyar dolara kadar gerilemiş.

Rusya Federasyonu'nun olanaklarından yararlanamayan halkların temel sorunu bunlarla, Ukrayna'da, kendileri ile aynı sıkıntıları yaşayan insanlarla değil.

Savaş, bu gerçeğin algılanmasını çarpıtacak bir etki yaratacak ve Putin'in iktidarını bir süre daha rahatça sürdürmesine olanak verecek.

Putin, Ukrayna'yı işgal ediyor ama gerçekte Rusya halklarını esir alıyor! 

Desen: Selçuk Demirel

* * *

Mübarek Cuma Soruları – 24

  • Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a soruyorum:

Adalet Bakanı Yardımcısı yapılan bir savcı ile bir hâkim, olmayan bir MASAK raporunu gerekçe göstererek, Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığı üzerindeki tedbiri kaldırdılar.

O da bunu fırsat bilerek, İçişleri Bakanı ile görüştükten sonra yurtdışına kaçtı ve bu arada da 150 milyon dolarlık malı başkalarına devredebildi.

Savcı ve hâkime birileri emir mi verdi?

Yoksa Sezgin Baran Korkmaz çarkları yağladı mı? Kime ne kadar "yağ" düştü? Aslan payını kim aldı?

İçişleri Bakanı'nın söylediğine göre ülkemizde bir politikacı var ki mafya tarafından maaşa bağlanmış.

Bakan'ın bunu bir derdest soruşturma dosyasından öğrendiğini de biliyoruz.

Mafyanın maaşa bağladığı politikacıyı savcı neden koruyor?

Savcı da aynı mafyadan maaş mı alıyor?

  • İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya soruyorum:

Bakan Soylu, mafyanın maaşa bağladığı politikacının kim olduğunu biliyor.

"Mafyanın memuru" olan politikacı kim? Hangi partinin üyesi?

Kendisine gazeteci süsü veren bir tip Sezgin Baran Korkmaz'dan 10 milyon Euro istedi.

Bu parayı alınca Bakan Soylu ile Korkmaz'ı buluşturup, aralarındaki sorunu çözecekti.

Bu 10 milyon Euro'yu kim alacaktı? Bakan'ın payına buradan bir şey düşecek miydi?

Bakan Soylu'nun, yurtdışına kaçmasından önceki gün Sezgin Baran Korkmaz ile görüşmesi ve bu görüşmede iki de polis müdürünün bulunması bu tür ilişkilerin sonucunda mı gerçekleşti?

Bakan Soylu, Ankara ve İstanbul belediyelerinin elinden aldığı yolsuzluk dosyalarını neden saklıyor ve savcılığa göndermiyor?

Bakan'ın bu işten çıkarı sadece siyasi midir?

  • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'a soruyorum:

15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri ile Beşiktaş saldırısı şehit yakınları ve gazileri için

toplanan yardım paraları hangi yolla "nemalandırıldı", ne kadar getiri sağlandı?

Vakıfta kaç kişi çalışıyor, yıllık ücret ödemelerinin toplamı ne kadardır? Vakıf yöneticilerinin toplam maaşları ne kadardır? Yöneticilerinin maaş dışındaki temsil, ağırlama vs. gibi harcamaların tutarı nedir?

15 Temmuz ve Beşiktaş saldırısı mağdurlarına yapılan ödemeler eşit olarak mı yapılıyor?

Vakfın kuruluşundan bugüne kadar hak sahiplerine yaptığı ödemelerin toplamı nedir?

Şu anda vakfın mal varlığının parasal karşılığı ne kadardır?

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye konusunda kafalar karışık

Siyasi İslamcılar, Esad’ın devrilmesiyle ortaya çıkan durumu “devrim” olarak niteliyorlar. Öte yandan kendilerini “komünist” ya da “sosyalist” diye tanımlayanların da kafaları biraz karışık. İnsan hakları, özel olarak kadınların hakları, işçilerin, çalışanların haklarını bekleyen gelecek ne olacak?

Kralın bütçesi keyfine göre

Türkiye bir demokrasi değil de bir Orta Çağ krallığı olsaydı, kral ya da padişah parayı keyfine göre toplar ve harcardı, kimse de bunun hesabını soramazdı. Yoksa Türkiye bir Orta Çağ krallığı mıdır?

Aslında Erdoğan “Esed’den hâlâ umutluydu!”

Suriye konusunda ikinci kez bir istihbarat fiyaskosu yaşadık. En önemli güvenlik tehdidinin Suriye’den geleceğini düşünen bir yönetim, rejimin ve muhaliflerin güç dengesini ve planlarını uygulama kabiliyetlerini öngörebilmeliydi. Gördük ki Türkiye’yi yönetenler de haberleri televizyondan izliyor!

"
"