21 Nisan 2024

Lazer savaşları geliyor

Geçen hafta füzeler Orta Doğu'da uçuşurken, İngiltere, kendi Dragon Fire adlı lazer silahının da gelişmekte olduğunu açıkladı

Mart ayında İskoçya'da düzenlenen bir gösteride Dragon Fire lazerinin hava hedefine ateş etmesinin gece görüntüsü

İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna yaklaşılır ve Almanya'nın savaşı kaybedeceği anlaşılmışken, Alman Hükümeti halkı hâlâ savaşa teşvik ediyordu.

Propaganda taktiklerinden biri halkı, savaşı hâlâ kazanabileceklerine inandırmaktı.

Savaşın gidişatını gizlemek mümkün olmadığı için, propaganda savaşın kaderini değiştirecek mucize silahlara odaklanmıştı.

Listenin başında ise savaşta henüz kullanılmaya başlayan füzeler geliyordu.

Alman ordusu 1930'lardan beri füze teknolojileri üzerine çalışıyordu.

Kasım 1944'te Propaganda Bakanlığı en yeni silahlarının varlığını açıkladı.

Roketlerin ismi 'V-2,' İntikam Silahı 2 anlamını taşıyordu.

Füzeler güvenilir değildi ve pahalıydı. Ancak, topluma, Alman şehirlerini bombalamaya cüret edenlerden intikam alarak, savaşın akıbetini değiştirecek bir 'süper' silah olarak sunuldu.

Ve elbette savaş bildiğimiz gibi bitti.

Savaştan sonra, bütün eksikliklerine rağmen, süpersonik hızda uçan, sesli uyarı vermeyen ve durdurulamayan bu silahların potansiyelleri fark hemen edilmişti.

Modern savaşların en önemli teknolojisi olan füze çağı başlamıştı.

ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa bu programı kendi ülkelerine getirmek için büyük rekabete girdiler.

V2 roketlerinin kullanışlı halde yeni nesil füzelere dönüşmesi yıllar aldı.

Geçtiğimiz hafta İsrail ve İran arasındaki gölge savaşın ilk kez direkt bir çatışmaya dönmesi V2 mirasını hatırlattı.

Fakat ilginç olan İran'ın füze ve dron saldırısı değil, saldırının etkisizliğiydi.

İsrail roketlere karşı savunma teknolojisine uzun süredir sahip.

Arrow (Ok) sistemleri kıtalar arası balistik füzelere karşı, Davud Sapanı 100-200 km uzaklıktan ateşlenen balistik füzelere karşı, en ünlüsü Demir Kubbe ise yakın mesafeden atılan Hamas roketlerine karşı kurulu farklı sistemleri bulunmakta.

Bu sistemlerin etkinliği, hava kuvvetleri ile birlikte İran saldırasında görüldü.

Fakat sistemin daha az konuşulan büyük bir eksikliği var.

Eğer savaşa ekonomik misilleme olarak bakılırsa, düşman harcaması ile kıyasen oldukça pahalı.

Hamas'ın roketlerinin maliyeti 600 dolar civarında. Demir Kubbe füzelerinin tek seferlik kullanımı 60-100 bin dolar arası tutuyor.

Yani 100 misli daha pahalı.

Davud Sapanı füzelerinin maliyeti 1 milyon dolar, Arrow füzeleri ise 1.5-2.2 milyon dolar civarında.

İran saldırısı askeri olarak etkisiz olmuş olabilir.

Fakat İsrail'in önleyici teknolojisi çok daha pahalıya mâl oluyor.

Benzer şekilde, Yemen'de Husilerin donanmalara yaptığı saldırılarda kullandığı insansız hava araçlarının maliyeti 20 bin ile 50 bin dolar arasında. Bazıları 2 bin dolara kadar düşüyor.

ABD savaş gemilerinin karşılık olarak kullandığı RIM-162 hava savunma füzelerinin maliyeti 1,79 milyon doları buluyor; ki bu savaş uçaklarının maliyetlerini eklemeden.

Oldukça dengesiz olan maliyet-kazanç oranı, askeri ve stratejik işler uzmanlarının gözünden kaçmadı.

Şimdi ise uzun yıllardır bilim kurgu ve laboratuvarlara kısıtlı yeni bir teknoloji karşımızda belirmekte.

Ana maliyeti elektrik tüketimi olan lazer silahları ile füzelere karşı savunma sistemleri kullanılma aşamasına gelmek üzere.

İsrail eski Başbakanı Bennett'in ifadesiyle İsrail, lazer hava savunma sistemi kuran ilk ülke olacak.

Demir Kiriş adı verilen lazer savunma sistemi mobil lazer tabancalarıyla karmaşık bir ayna konfigürasyonu kullanıyor. 10 km'lik bir yolculuktan sonra, bir 'Demir Işın' lazeri madeni para çapında bir hedefi vurabiliyor.

Elbette mükemmel değil.

Demir Kubbe'den farklı olarak Demir Kiriş, sistem ile hedefi arasında doğrudan bir görüş hattı gerektiriyor, bu da yerleşimini çok daha kritik hale getiriyor.

Aynı zamanda çok daha yavaş bir atış hızına sahip ve hedefini yok etmeye yetecek kadar enerji iletmesi beş saniye sürüyor.

Fakat bilim kurgu da değil. İşleyen bir teknoloji.

Kısa mesafelerden ateş edilen nesnelere karşı oldukça etkili olacağa benziyor. Ki gelişen tek sistem bu değil.

Geçen hafta füzeler Orta Doğu'da uçuşurken, İngiltere, kendi Dragon Fire (Ejderha Ateşi) adlı lazer silahının da gelişmekte olduğunu açıkladı.

Ocak ayında bir hava hedefine karşı ilk kez gerçekleştirilen başarılı lazer denemesi ile sistemin 2027'ye kadar kullanımda olması bekleniliyor.

Amerika başta olmak üzere, diğer ülkeler de bu teknolojiyi hayata geçirmeye gittikçe yaklaşıyor.

Görünen o ki, lazer silahları, teknik üstünlüğe ek olarak savaşta ekonomik sürdürebilirlik de sağlayacağa benziyor.

Gerçekleştiğinde, bugün ilkel roketler ile büyük yok edici güce sahip olan asimetrik güçlerin etki alanı da ciddi oranda küçülecektir.

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Lüks inançlar

Henderson, belki çok insanın düşündüğü ama fikrini söyleyemediği bir konuda Pandora’nın kutusunu açtı

Sessiz lüks

Forbes Dergisi; "Sessiz lüksün prestijli ürününü yalnızca eğitimli bir göze sahip olanlar tanıyabilir," yorumunu yapıyor: "Para konuşur, zenginlik fısıldar!"

Beynimiz büyüse de, evrimimiz teknolojiye teslim edilmekte

Fütüristler, 2050 yılına kadar beyinlerimizin daha çok bilgisayara benzeyebileceğini söylüyorlar. Düşüncelerimizi düşünerek aktarmamızı sağlayan "iletişimi" kelimelerle değil, elektrik sinyalleriyle anlaşılır kılmak mümkün olacak. Hatta belki tercih edilen iletişim yöntemi olacak