18 Ağustos 2024

Kadınlar düello yapar mı?

Avrupa’daki en son bilinen yasal düello Fransa'da iki siyasetçi tarafından 1967 yılında gerçekleşmişti

Birçok ülkede toplumsal değerlerde yaşanan çatışmaların son çözümü şiddetle gerçekleşir.

Örneğin kan davaları veya namus cinayetleri ülkemiz tarihinde uzun bir geçmişe sahiptir.

Gerek ailelerin intikam talepleri, gerek mahalle ‘ahlak’ baskısından dolayı kültürümüze yerleşmiştir.

‘Düello’ konsepti ise kültürümüzde barınamamıştır.

Çetin Altan’ın sözünü hatırlarsak, (garpta düello, şarkta pusu vardır) en azından bizim topraklarımızda iki cins için de düello geleneği olmadığını biliyoruz.

Japonya’dan Orta Doğu’ya kadar birçok ülkede savaş düelloları yaygındır.

Fakat sivil toplumda normalleşmiş, çatışma çözümü olarak kullanılan ve genellikle soyluların onurlarına edilen hakaretlerin belli kurallar çerçevesinde şiddet ile ‘giderilmesi’ anlamına gelen düellolar; Romalıların Batı toplumlarına bıraktığı bir mirastır.

Rus yazar Puşkin’den, ABD Kurucu Babalarından Alexander Hamilton’a kadar birçok kamuoyu figürü hayatlarını düelloda kaybetmiştir.

Elbette her zaman tasvip edilmiyordu.

17. yüzyılda İngiltere Kralı 1. James; ‘Kralın ordusunu sağlıklı, savaşabilecek askerlerden mahrum etmesi’ sebebiyle düelloları yasaklamıştı.

Özellikle Napolyonik Savaşlar döneminde ordular düellolar da o kadar subay kaybediyordu ki; Napolyon dahil çoğu General, düelloları yasaklamıştı. (Gerçi kanunen yasak olmasına rağmen kan davaları veya namus cinayetleri de uzun yıllar devam etti).

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da yasaklanan düellolar, Nazi döneminde tekrar yasallaşmış, İtalya'daki Faşist rejim de düelloları teşvik etmişti.

Avrupa’daki en son bilinen yasal düello Fransa’da iki siyasetçi tarafından 1967 yılında gerçekleşmişti.
Bütün bu tarihte dile getirilmeyen kural ise düellolaların sadece erkekler için kabul edilir bir çatışma çözümü olmasıydı.

Kadınlara şiddet yakışmıyordu.

Hatta erkekler arasında itilafları şiddet ile çözmenin normalleştiği her toplumda ‘kız gibi dövüşüyorsun!’ yargısı, çoğunlukla erkeklerin rakiplerini aşağılamak için kullandığı bir ifadedir.

Gerçekte, bizde de hayli ünlü olan İmparatoriçe II. Katerina'nın saltanatı sırasında sık sık dile getirilen bir Rus sözüdür.

Çünkü çok sözü edilmeyen bu dönemde, Rusya’da kadınlar sıklıkla düello yapıyorlardı.

Erkekler arasındaki düellolar Çarlık Rusya’sında kesinlikle yasakken, kadınlar için istisna vardı.

Tek kural, düellonun ilk kan döküldüğünde sona ermesiydi.

Çariçenin 34 yıllık saltanatında sadece üç kadın düellosu ölümle sonuçlandı.

Alman asıllı Rus İmparatoriçesinin, Prusya topraklarında geçirdiği gençliği sırasında kuzeni ile bile kılıç düellosu yaptığı biliniyordu.

Tarihi kayıtlara göre, eşi ile hararetle tartışırken, eşinin elinin kılıcına uzanmasıyla Katerina derhal bir kılıç talep etmişti. İmparator beklemediği bu hamle karşısında geri adım atıp, kavgayı sonlandırmıştı.

Kadın düellosu Rusya’ya Katerina ile gelmemişti.

Ortaçağ Rusya’sının medeni kanunu diye adlandırabileceğimiz 1397 tarihli Pskov Yargı Tüzüğü’nde bir kadının düelloya katılabileceği durumlar tanımlanmıştı.

Örneğin, borç ödeme meselelerinde, bir kadın, çıkarlarını temsil etmesi için başka bir dövüşçü tutma hakkına sahipti; ancak hırsızlık veya sadakatsizlik gibi daha ciddi meselelerde, rakip kadınlar arasında bir dövüş kaçınılmazdı.

Yöntemler, yumruklaşmadan, ayı mızraklarına ve başka ağır silahlarının kullanımına kadar uzanabiliyordu.

Ancak kadın düelloları Katerina’nın saltanatıyla popülerleşti.

Zamanla düellolar, adeta müzik veya kart oyunları kadar düzenli bir eğlence haline gelmişti.

Elbette düellolar sadece eğlence değil aynı zamanda uzun zamandır düşman olan biriyle ya da eski bir dostla hesaplaşmanın da yoluydu.

Düello kültürüne alışan soylu Rus kadınları, yurtdışında bile ateşli öfkelerinden vazgeçmiyorlardı.

1770'te, Londra’daki Rus büyükelçisinin eşi Kontes Puşkina'nın salonunda gerçekleşen kadın buluşmalarından birinde Rus Prenses Daşkova İngiliz Düşes Foxon ile tartışınca, Daşkova Düşesi düelloya davet etti. İki asil kadın kılıçlarını çarpıştırdılar ve düşes rakibini yaralayarak galip geldi.
Tabii daha ciddi sonuçlarla sona eren düellolarda gerçekleşti.

Yıllarca birbirlerinden nefret eden, Orlav bölgesinin iki toprak zengini Olga Zavarova ve Ekaterina Polesova, nefretlerini en sonunda düello ile çözmeye karar vermişler, düellonun sonunda birbirlerini aynı anda öldürmüşlerdi.

Düellolarından beş yıl sonra, kızları annelerinin mirasını sahiplenerek düelloyu tekrarladılar.

Bu sefer Zavarova'nın kızı rakibini öldürmeyi başarmıştı.

Güçlü bir Çariçe’nin yönetimi altında normalleşen kadın düellolaları, yaygınlaştığı gibi popülerliğini daha sonraki yıllarda kaybetti.

Fakat fırsat verildiğinde erkeklerden geri kalmayacaklarını tarihe kaydettirmişlerdi…

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Coğrafya kadar aile de kaderdir

Klanın değerleri ve gelenekleri çocuk hakları başta olmak üzere her türlü birey hakkının, vicdan oluşmasının üstündedir. Klan ve aşiretler kadar, kapalı camia kültürü olan her toplum bu ağır travmaya sahiptir

Geleceğin inanılmaz tarihi

Ömrü çeyrek yüzyıla yetişecek olanlar, baş döndüren dönüşüme hazır mısınız?

Can çıkmadan huy çıkmaz

13 yaşında kim iseniz, başınıza gelen olayların küçük etkilerinin yarattığı mikro değişim dışında ölünceye kadar o kişisiniz!

"
"