01 Eylül 2024

Can çıkmadan huy çıkmaz

13 yaşında kim iseniz, başınıza gelen olayların küçük etkilerinin yarattığı mikro değişim dışında ölünceye kadar o kişisiniz!

Ömrümüz boyunca kişiliklerimiz açısından farklılaşıyor muyuz yoksa benzeşiyor muyuz?

ABD'li düşünür William James yüz yıl önce "otuz yaşına gelindiğinde karakter alçı gibi sertleşmiştir ve bir daha asla yumuşamayacaktır" tezini ortaya koymuştu.

Bu yıl Zürih Üniversitesi, 340 binden fazla kişiden elde edilen verileri meta-analitik teknikleriyle değerlendirerek, kişiliğin 13 yaşından sonra değişmediğini kanıtladı.

Böylece hem James hem de ünlü atasözümüz doğrulanmış oldu: "Can çıkmayınca huy çıkmıyor!"

Psikoloji bilimi kurulmadan önce; insan ruhunu iyileştirme çabaları din adamlarının ve büyük ölçüde kahinlerin göreviydi.

Sadece 90 yıllık bir geçmişe sahip olan psikoloji, öğrencilerin başvurduğu en popüler bilim dallarından biri haline geldi.

Araştırma oldukça ilginç bulgular içeriyor.

Kişiliğin temel beş özelliği "Büyük Beş: Açıklık, Vicdan, Dışadönüklük, Uyum ve Nevrotiklik" olarak tanımlanıyor.

Açıklık: Düzeyi yüksek kişiler, dünyayı ve diğer insanları merak eder, yeni deneyimlere heveslidirler.

Vicdan: Yüksek düzeyde empati ve iyi dürtülere sahip ve davranışlarının başkalarını nasıl etkileyeceğine dikkat gösterenlere aittir.

Dışa dönükler: Heyecan, sosyallik, konuşkanlık, girişkenlik ve güçlü duygusal ifade sahipleridir.

Uyumluluk: Güven, fedakârlık, nezaket, şefkat ve diğer olumlu sosyal davranışları kapsar.

Nevrotiklik: Yoğun kaygı, takıntı, karamsarlık ve duygusal dengesizliği temsil eder.

Her biri iki uç arasındaki aralıkta yer alır. Örneğin, dışa dönüklüğe bakıldığında, gerçek dünyada çoğu insan aşırı dışadönüklük ile aşırı içe dönüklük arasında bir yerdedir.

Psikoloji, olumlu kişilik özelliklerini çağımızın bilgilerine göre güncellemiştir: Uyumlu, düşünceli, mütevazı veya saygılı olmak, antik öğretilerden dinlere kadar her kültürde kabul görmüştür.

Dışa dönük, tutkulu, dost canlısı veya iyimser kişilik özelliklerinin onayı ise çağımıza aittir.

Saldırganlık, kibir, kapris, hoşgörüsüzlük ve kendini beğenmişlik, hemen her öğretide olumsuz kişilik özellikleri olarak yer alır.

Çağdaş akıl; bunlara içe dönüklük, bencillik, temkinlilik ve önyargılı olmayı eklemiştir.

Kişilik kalıplarının değişikliği yalnızca çocuklukta mümkün.

Dışadönüklük ve açıklık değişkenliği bir ile dört yaş arası azalıyor.

Nevrotiklik değişkenliği beş ile on üç yaş arası artıyor.

İnsanlar mevcut kişiliklerine uygun ortamları seçtikçe, özellikleri de zamanla ve yaşla değişmiyor ama güçleniyor.

Yaşlanma ne farklılaştırıyor ne benzeştiriyor.

Çocukluktaki kişilik; istikrarlı olarak refah ve benzeri değişkenlerle karşılaştırıldığında bile yaşam boyu oldukça sabit kalıyor.

13 yaşında kim iseniz, başınıza gelen olayların küçük etkilerinin yarattığı mikro değişim dışında ölünceye kadar o kişisiniz!

Ergenlikte cömertseniz, yaşlandığınızda daha cömert; ergenlikte bencilseniz yaşlandığınızda daha bencil oluyorsunuz.

Kişilik özelliklerindeki değişikliklerin yönü ve kapsamı, en güçlü değişikliklerin olduğu "geç çocuklukta" oluşuyor.

Sorumluluk düzeyi 13 yaş civarında hangi seviyedeyse, 40-50 yaş arası o seviyenin zirvesine ulaşıyor ve yaşamın geri kalanında tekrar 13 yaştaki seviyeye düşüyor.

İnsanlar, kendi kişilik özelliklerine uygun ortamları seçme eğilimindeler. Böylece mevcut bireysel farklılıklarını güçlendiriyorlar. Bu duruma, kişilik özelliklerinin kendi kendisini güçlenme süreci deniliyor.

Ancak "özellik" önceden mevcut değilse, ileri yaşlarda yaratılamıyor.

Açık kimlikli biri; dünyayı dolaşmak, entelektüel tartışmalara katılmak gibi faaliyetler seçtiğinde, "açıklık" özelliği güçleniyor.

Tersi durumlar da söz konusu elbette.

Çok hoşgörülü biri, yıllar içinde hoş görüsünden kaynaklanan suistimallere uğradığında hoşgörü seviyesi azalıyor ama hiçbir zaman hoşgörüsüz biri olarak tanımlanacak seviyeye düşmüyor.

İlerleyen yıllarımızda nasıl birisine dönüşeceğimiz, kişilik özelliklerimizi güçlendiren ya da zayıflatan yaşam deneyimlerimizle belirleniyor.

Çalışmada ilgi çeken yöntemlerden birisi, kişiliğin göstergesi olarak çoğunlukla bebeklerin mizacına ilişkin raporların kullanılmasıydı:

Bebekler, doğumdan sonra çevreye karşı genetik olarak yönlendirilen bir dizi tepkiye sahipler. Bazı bebekler özellikle güçlü (ve olumsuz) tepkiler gösteriyorlar.

Ancak, bebekler hangi tepkilerin etkili olduğunu öğrendikçe çevreye uyum sağlıyorlar ve ebeveynlerin çocuklarının tepkilerini azaltma çabaları sonuç veriyor.

Çocukların aile dışı gruplara uyum sağlamalarında farklılıklar nedeniyle beş - on üç yaşları arasında bazı çocuklar okul yaşamının taleplerine uyum sağlamayı ve akran grubunda yer almayı öğrenirken, bazıları dikkat çekici uyumsuzluk gösteriyorlar. Bu tepki farklılığı, kalıcı kişilik farkının göstergesi...

Kültürel farklılıkları daha iyi anlamak için gereken yeterli araştırma olmadığı için çalışma daha çok gelişmiş toplumlar üstünden ilerledi.

Yine de günümüz Batı toplumlarının baskın multikültürel karakteristiği dikkate alındığında, araştırmanın muhtemelen başka toplumlar için de geçerliliği olacaktır.

Profesyonel hayatının çoğunu gelecek trendleri ve toplumsal dönüşüm üzerine çalışmalar ile geçiren birisi olarak, düzenli olarak insan davranışları ve toplumsal kültürün ne kadar tayin edici olduğu gözlemlemekteyiz.

Bu da bir toplumu geleceğe hazırlamakla yükümlü insanların erken yaşta eğitim ve doğru değerlerin aşılanmasının önemini bilimsel olarak göstermekte.

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İklim değişikliğinin paralel dünyaları

Türkiye’nin ‘Sıfır Atık’ projesi, dünyada örnek gösterilen bir inisiyatif haline geldi. Ama görünen o ki, ekonomik realiteler ve küresel dengeler ile iklim değişikliğiyle mücadele gayreti çelişkili olmaya devam edecek

Bir isyankâr seçim daha…

Seçmenlerin çoğunluğu, inanmasalar bile sisteme karşı olarak gördükleri adayı bütün engellere rağmen yeniden başkan olarak seçtiler

Vatana sadakat nedir?

Kendi ülkelerinin değerlerini yok sayan bir kültürden geliyorsa, ülkesine sadakat anlayışı da bambaşka olacaktır. Nitekim demografisi çok hızlı ve geri dönülmeyecek biçimde değişen Batı coğrafyasında David Lammy kararına benzer örnekler çoğalacaktır

"
"