Başkan Biden münazarada çuvallıyor
Başkan Biden'ın geçen gün eski Başkan Trump ile yaptığı münazarada oldukça kötü bir görünüm vermesi, sesinin zayıf çıkması ve bazen cümlesini tamamlayamaması Demokrat Partililerin paniklemesine yol açtı. Aralarında New York Times gibi ağır topların da olduğu medya grupları, kampanya bağışçısı çıkar çevreleri ve sade vatandaşlar Biden'ın bu korkunç performansının Kasım ayında ABD Başkanlığı'nı altın tepsi üzerinde Trump'a sunmak anlamına geldiğinin bilincine çabuk vardılar.
Yargı darbesi ve Kral Trump
Geçen haftaki ABD Yüksek Mahkemesi'nin başkanlara görevleri sırasında istediklerini yapabilecekleri ve yasal sorumluluklarının olmayacağı kararı bence bir yargı darbesidir ve Amerikalıların İngiltere kralı George'a karşı ayaklanma gerekçesinin altını oymuştur. Amerikalı kurucu babalar devletteki tüm kontrol ve denetleme mekanizmasını ikinci bir Kral George'un gelmesini önlemek amacıyla inşa etmişlerdi. Şimdi Yüksek Mahkeme'nin bu kararı bence Kral Trump'a yazılmış yaldızlı bir davetiyeden başka bir şey değildir. Üstelik Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'ndeki ve anayasadaki eşitlik ilkesini açıkça ihlal etmektedir.
Yüksek Mahkeme'nin bu inanılmaz kararı Kasım ayında yapılacak olan Başkanlık seçiminin önemini çok daha artırdı. Theodore Roosevelt'ten bu yana hiçbir ulusal parti, adayını kendi rızası olmadan değiştirmeye çalışmamıştı, çünkü böyle bir davranış bölünmüş olmanın bir göstergesiydi ve genel seçimlerde kaybetmeyi neredeyse garantilerdi.
Parti kuralları adayları sorunsuz bir şekilde başka biriyle değiştirmek şöyle dursun, rızaları olmadan değiştirmeyi çok zor hale getiriyor. Öte yandan böyle bir eylem ön seçim sonuçlarının tersine çevrilmesi ve seçmenlerin iradesinin hiçe sayılması anlamına gelir. Kendilerini Biden'ı desteklemeye adamış olan 4 bin delegenin teker teker başka bir adaya oy vermeleri için ikna edilmesi gerekir. Biden karşıtı bir darbe pek olası değildir ama teorik olarak mümkündür.
Biden'in adaylıktan çekilmesi
Demokratların yeni bir aday bulması için tek makul senaryo Biden'ın kendisinin çekilmeye karar vermesi olacaktır. Biden şimdiye kadar defalarca böyle bir şeye niyetinin olmadığını ve sonuna kadar savaşacağını söyledi. Ancak ben Trump'ın arayı açtığı salıncak eyaletlerden gelen kamuoyu yoklamalarının etkisiyle ve büyük bağışçılardan, Demokrat Parti kodamanlarından ve belki de kendi ailesinden gelebilecek baskıların sonucunda Biden'ın çekileceğini sanıyorum. Biden yaşlı, sarsak ve unutkan olabilir ama aptal değildir ve tüm muhaliflerinden daha tecrübelidir.
Eğer Biden çekilmeye karar verirse bunun zamanlaması çok önemlidir. Biden delegelerin büyük çoğunluğunu kazanmıştır ama Demokrat Parti'nin resmi adayı ağustos ayında yapılacak kongrede saptanacaktır. Kendini olası diğer bir adaya adamış hiçbir delege yoktur ve onları kazanmak için agresif bir kampanya yürütüleceği kesindir. Biden'ın mutlaka onların üzerinde bir miktar etkisi olacaktır ama Amerika'da parti disiplininin oldukça zayıf olduğunu, politikacıların kaderlerini başkanlarının değil, önseçim mekanizması sayesinde bölgelerindeki seçmenlerinin tayin ettiğini de belirtmem gerek.
Biden çekilmezse ona bir darbe yapılabilir mi?
Biden'ın kendi iradesinin dışında başka bir adayın onun yerini alması imkânsız derecede ihtimal dışıdır. Demokrat Parti'nin geniş kesimleri Biden'e olan inancını kaybederse teorik olarak ulusal kongre delegeleri topluca kaçabilir. Ancak onların Biden'e olan sadakatleri nedeniyle delege seçildiğini ve kongrede onu destekleme sözünü verdiklerini de unutmamak gerek. Biden çekilmezse Demokrat Parti'nin Kasım'da kaybedeceğini, başkanlığın yanında belki de Temsilciler Meclisi'nin tekrar Cumhuriyetçilerin eline geçeceğini tahmin etmek için bir siyaset bilimci olmaya gerek yoktur.
Biden'ın yerini kim alabilir?
Biden çekilirse onun yerini alabilecek adayların en başında Başkan Yardımcısı Kamala Harris gelmektedir. Harris başarılı bir kadın ve azınlık temsilcisi olarak ön plandadır, ancak kamuoyu yoklamalarında devamlı olarak son sıralardadır. Bu yüzden Demokrat Parti'nin Harris'e bir miktar ayıp edeceğini ve kazanacak bir adayın üzerinde duracağını sanıyorum.
Peki kazanacak aday kim olabilir? Kamuoyu yoklamaları Michelle Obama dışındaki tüm olası adayların güçlü Trump karşısında kaybedeceğini öngörüyor. Michelle defalarca bu konuda tecrübesinin olmadığını ve kesinlikle ilgilenmediğini söyledi ama siyasette geri dönüşler olağandır.
Öte yandan Kasım ayındaki seçimlere daha dört ay var. Biden ve diğer demokratlar hâlâ kazanacak bir aday çıkarabilirler ve kamuoyunun algıları değişebilir.
Benim ilk iki tercihim yine iki ihtiyar: Bernie Sanders ve Al Gore. Biliyorum, Bernie 82 yaşına geldi ama hâlâ zehir ve fişek gibi bir ihtiyar delikanlı. Al Gore 76 yaşında, üstelik 2000 yılında George Bush'a karşı genel seçim oylarının çoğunu kazanmış, ancak Seçmenler Kurulu'ndaki oylamayı kaybetmişti. Gore dünyada çevreciliği en iyi bilen uzmanlar arasındadır, üstelik Biden kadar tecrübelidir.
Gavin Newsom
Benim üçüncü tercihim şimdiki Kaliforniya Valisi Gavin Newsom. Yakışıklı ve politikacılar için nispeten genç yaşta (56) olan Newsom'un Beyaz Saray planları fazla gizli değildir. Bağımsız bir ülke olsaydı dünyanın beşinci zengin ülkesi olacak Kaliforniya'nın valilerine ABD Başkanlığı'nı yakıştırmak doğaldır.
Newsom, geriye taranmış saçları ve kusursuz kesimli takım elbiseleriyle sanki bir moda dergisinden fırlamış gibi durmaktadır. O, Kaliforniya havalılığının somutlamış halidir ve Hollywood, Silikon Vadisi ve Napa Vadisi şarabının karışımıdır. Kısa zamanda hem çok zengin hem de çok ünlü olmuş, ağzı iyi laf yapan, para babalarını kafaya alıp yüksek bağışlar toplayan, arkası sağlam bir politikacıdır. Bir önceki Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi onun akrabası ve en büyük destekçisidir.
Newsom sırasıyla San Francisco'nun belediye başkanlığını, Kaliforniya'nın vali yardımcılığını ve iki dönem valiliğini yaptı. Valiliği sırasında COVID-19 salgını sırasındaki kişisel davranışları ve liderliği nedeniyle eleştirildi. 2021'de onu görevden almak için başarısız olan bir halk girişimiyle karşı karşıya kaldı ve ertesi yıl yeniden seçildi.
Gavin Newsom 2004 yılında, 2000 yılında kabul edilen bir eyalet yasasını ihlal edip San Francisco yöneticilerini eşcinsel çiftlere evlilik ruhsatı vermesi için yönlendirdiği zaman ulusal ilgi gördü.
Kentteki kronik evsizlikle mücadele etti ve binlerce evsize kalıcı barınak sağladı, kira fiyatlarının uçtuğu şehirde dar gelirlilere en az 5 bin uygun fiyatlı kiralık ev ayarladı.
Newsom otel işçilerinin bir düzine San Francisco oteline karşı grevi sırasında St. Francis otelinin önünde sendika üyesi grevcilere katıldı. Otelleri işçilerle bir sözleşme yapmazlarsa şehir etkinliklerine sponsor olmayarak boykot etmekle tehdit etti. 2007'de şehir sakinlerine toplu sağlık hizmeti sağlayan yasayı imzaladı ve ülkede bunu yapan ilk şehir oldu. Zincir restoranların menülerine beslenme bilgilerini yazma gerekliliğini yasalaştırdı. Newsom 2010 yılında "Amerika'nın en sosyal belediye başkanı" seçildi.
Gavin Newsom'un rakipleri ve eleştiricileri onu kendi siyasi ikbaline dönük, fırsatçı, elit temsilcisi bir kurnaz züppe olarak tanıtıyorlar. Kusursuz saçlarına, kılık kıyafetine ve vücut diline odaklanan kıskanç düşmanları Newsom'u "çok iyi konuşan yapay zekâlı bir robot" olarak niteliyorlar.
İdam cezası karşıtlığı
Kaliforniya 1970'li yıllarda idam cezasını bir süre yasaklayan, sonra geri getiren bir eyalettir. Newsom 2012'de ve 2016'da eyalette ölüm cezasını sona erdirmeyi amaçlayan ancak başarılı olamayan halk oylaması teşebbüslerini destekledi. Kaliforniya'nın 1978'den sonra sadece 13 kişiyi idam etmek için 5 milyar dolar harcadığını istatistiklerle ispatladı. İdam cezasının kaldırılmasıyla ırksal eşitsizliklerle yönetilen bir sistemin sona ereceğini, ölüm cezasının temelde ahlaksız olduğunu ve suçu caydırmadığını savundu.
2019'da Newsom eyaletin ölüm cezasına ilişkin bir moratoryum ilan etti ve vali kaldığı sürece tüm infazları engelledi. Ölümcül enjeksiyon uygulaması sona erdirildi ve San Quentin'deki infaz odası kapatıldı ve idam sırasını bekleyen 755 mahkûm bayram etti.
Esrarın yasallaştırılması
2014 yılında Newsom uyuşturucu ve mülkiyet suçlarını "kabahat" olarak yeniden sınıflandıran halk oylamasına öncülük etti. 64 yaş üstündeki Kaliforniya sakinleri için esrar kullanımını ve ekimini yasallaştıran yasa teklifini destekledi. 2016'da 21 yaş üstü herkes bu özgürlüğe kavuştu.
Florida Valisi DeSantis ile münazara
30 Kasım 2023'te Newsom kendisi gibi bir gün ABD Başkanı olmayı hedefleyen Cumhuriyetçi Florida Valisi DeSantis ile bir münazara yaptı. İki taraf da birbirine hakaret etti, birbirinin sözünü kesti ve gerçeklerin sınırında dolaştı. İçerik bir miktar kaliteliydi. Göçmenler, kadınların kürtaj hakkı ve çevre sorunlarına değinildi ama ağırlık iki büyük egonun birbirine meydan okumasındaydı.
Kürtaj hakkı
İki yıl önce ABD Federal Yüksek Mahkemesi Amerikalı kadınların kürtaj hakkını eyaletlere bırakarak büyük ölçüde kısıtladı. Texas gibi tutucu eyaletlerde kadınların kürtaj hakkı o gün saatler gece yarısını geçer geçmez ellerinden alındı.
Aralık 2021'de, yani Yüksek Mahkeme'nin kararından bir süre önce Newsom Kaliforniya'yı kürtaj için bir sığınak haline getirme niyetini açıkladı. Kürtajın Cumhuriyetçi eyaletlerde yasaklanması durumunda bu bölgelerden gelip kürtaj arayan kadınlar için ücretsiz seyahat ve konaklama vaat etti.
Eczane zinciri Walgreens'in geçen yıl kürtaj haplarının yasaklandığı 21 eyalette dağıtımın yapılmayacağını açıklaması üzerine Newsom Kaliforniya'nın sağcı zorbalara boyun eğen ve kadınların hayatlarını riske atan Walgreens'le bundan sonra iş yapmayacağını, hapishane ve sağlık sistemleriyle yaptığı anlaşmaları iptal edeceğini söyledi.
"Ben hayalperest ve hayalleri gerçekleştiren bir eyaletten geliyorum. Uzun zamandır öncü olmaktan gurur duyan bir eyaletiz. Kaliforniya için 'gelecek önce orada olur' denir. Biz Amerika'nın geleceğiyiz. 1967'de, muhafazakâr Vali Ronald Reagan, Kaliforniya Hava Kaynakları Kurulu'nun kurulması ve Amerika'daki ilk egzoz emisyonları düzenlemeleri ile modern Amerikan çevre hareketine liderlik etme sürecini başlattı. Richard Nixon, bu çabayı 1970 yılında Temiz Hava Yasası ile kodladı. Amerika'da kesin bir hedef belirleyen ilk eyalet olan yüzde 100 sıfır emisyonlu araçlara tamamen geçiş çabalarıyla ilgili olarak liderlik etmeye devam ediyoruz. Ayrıca, iddialı hedeflerimizi uygulamak ve düşük karbonlu, yeşil büyüme geleceğimizi ilerletmek için en kapsamlı planı oluşturduk. Eğer gazete okursanız veya televizyonunuzu açarsanız, sadece hayalperestleri ve yapanları değil, aynı zamanda yanmakta olan bir eyalet görürsünüz. Dumanlar içinde boğulmakta olan bir eyalet. Orman yangınları, seller ve kuraklıklar yaşayan bir eyalet. Evler, yaşam tarzları ve gelenekler gözümüzün önünde yok oluyor, tüm bu liderliğe ve çabalara rağmen.
Bence artık çok daha net olmamızın zamanı geldi. Bu iklim krizi bir fosil yakıt krizidir. Yakılan petrol ve gaz yüzündendir. Uzun yıllardır petrol endüstrisi bu odadaki herkesi aptal yerine koydu. Politikacıları satın alıyorlar, temel verileri paylaşmıyorlar, inkâr ediyorlar ve manipüle ediyorlar. Onlara artık yeter demenin zamanı geldi ve geçti."
Küçük Amerika mı büyük Türkiye mi?
Ülkemizdeki politikacılar bir zamanlar Türkiye'yi Küçük Amerika yapacaklarını vaat ederlerdi. Bence bu gerçekleşmedi ama Amerika gittikçe bir büyük Türkiye'ye benzeşme yolunda.
Son zamanlarda Amerika'daki siyasetin de aziz ülkemizdekine benzediğinin bilmem farkında mısınız? Yargının siyasallaşması ve başkanların yetkilerinin son derecede artırılması bunlardan ilk aklıma gelenler.
Tabii adaylıktan vazgeçmeyen ve inatla seçime girip kaybeden Kılıçdaroğlu'nu Biden'e ve hiziplere bölünmüş Cumhuriyet Halk Partisi'ni ABD'nin Demokrat Partisine benzetmek eminim sizin de aklınıza geliyor.
Amerika'yı fazla sevmeyen aziz milletimin oradaki karambol karşısında "beter olsunlar" dediğinin farkındayım. Ancak nerede olursa olsun demokratların kaybetmesi ve faşizan aşırı sağın kazanması artık iyice küçülmüş olan tüm dünyamız için kötü haberdir. Amerika'daki marjinal uçuklardan bana ne demeyin. Komşuda pişer, bize de düşer.
Mehmet Ali Çiçekdağ kimdir?
Prof. Dr. Mehmet Ali Çiçekdağ İstanbul'da doğdu. Sankt Georg Avusturya Lisesini ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. İki yıl Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesinde asistanlık yaptıktan sonra burslu olarak ABD'ye gitti. California Üniversitesi'nin Santa Barbara kampüsünde siyaset bilimi dalında yüksek lisans ve doktora yaptı. 40 yıldan fazla ABD'de kalan Çiçekdağ çeşitli üniversitelerde Amerikan politikası, uluslararası ilişkiler ve mukayeseli devletler dersleri verdi.
Çiçekdağ'ın ikinci uzmanlık alanı Yabancı Dil Eğitimi ve Dilbilimidir. Monterey Institute of International Studies'ten eğitim dalında ikinci bir M.A. aldı. Defense Language Institute'te Akademik Eğitim ve Geliştirme bölümünün başkanlığını ve Türkçe Bölümünün başkanlığını yaptı.
1980'lerde Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler bölümünde tam zamanlı öğretim üyeliği yapmış olan Çiçekdağ, bugünlerde aynı bölümde yarı zamanlı olarak Amerikan Politikası dersleri veriyor. T24’te siyaset ve müzik yazıları yazmaktan keyif alıyor.
|