Bir zamanlar yeni yıl deyince güzel yazılar yazardım, geleceğe dönük iyimser öngörülerim olurdu.
Eski zamanlardı onlar.
Artık kendimi zorlasam da öyle yazılar içimden gelmiyor.
Yaşadığımız zamanların iç karartıcı hâlleri maalesef beni kötümser yaptı.
Hangi pencereden baksam, oynaşan hortlaklar görüyorum.
Yeni yıl için kriz beklentilerim ağır basıyor.
Vurdulu kırdılı bir siyaset sahnesi gözümün önünde beliriyor.
Ekonomide çalkantıların, kırılganlıkların büyüdüğü bir dönem yaklaşıyor.
Yedi düvele meydan okuyan bir dış politikayla, Suriye'de askeri müdahale gibi dış maceralar da kapımızı çalabilir. Bunun bütün belirtileri zaten mevcut.
OHAL ile, KHK'lar ile derinleşmekte olan bir darbe ortamında yaşıyoruz.
Meclis'in yetkileri gasbediliyor.
Devlet hukuk dışına çıkarılıyor.
Yargı biat kurumu hâline getiriliyor.
Tek sesliliğin, tek tipliliğin hakim kılındığı bir toplum düzeni amaçlanıyor.
Farklı, eleştirel sesler terör propagandası diye, darbecilik diye, casusluk diye eziliyor.
İtiraz cezalandırılıyor.
Muhalefet sindiriliyor.
Hapishaneler dolup taşıyor.
Mahkeme kapılarında izdiham yaşanıyor.
Farklılığı, itirazı, muhalefeti yok etmek için yeraltında çetecilik örgütleniyor.
Suikast timleri konuşuluyor.
Simsiyah bir korku dalgası kabardıkça kabarıyor.
Evet, bu Türkiye beni ürkütüyor!
Bu Türkiye benim görmek istediğim Türkiye değil.
Ben demokrasi istiyorum.
Yargı bağımsızlığı istiyorum.
Güçler ayrılığı istiyorum.
Hukukun üstünlüğü istiyorum.
Adalet istiyorum.
İfade özgürlüğü istiyorum.
Laikliğin damgasını vurduğu bir devlet ve toplum düzeni istiyorum.
Kadın-erkek eşitliği istiyorum.
Dayanışmanın, sosyal adaletin geçerli olduğu bir memleket istiyorum.
Yüzü Doğu'ya değil Batı'ya dönük bir Türkiye istiyorum.
Türkiye bugün böyle bir Türkiye değil.
2017'yi böyle yaşadık.
Muhalefet partilerinin liderleri 2018'de bir demokrasi bloku inşa edebilirlerse, işte o zaman ben de geleceğe dönük iyimser yazılar yazmaya başlarım
Ne yazık ki, 2018 için de iyimser olamıyorum.
Çünkü, Erdoğan'ın tek adamlığına, Saray yönetimine dur diyecek bir muhalefet göremiyorum.
Hâlâ bir demokrasi bloku oluşturulmuş değil.
Muhalefetteki mevcut bölünmüşlükle Türkiye'nin önü iyiliklere doğru açılamaz.
Erdoğan yenilgiye uğratılamaz.
Erdoğan'a dur demek için, demokrasiye açılan yollarda yürümek için muhalefet partileri önyargılarından sıyrılmalı ve kendi aralarında bir an önce diyalog kanalları açmalıdır.
Muhalefet liderlerinin hayal kurduklarını sanmıyorum.
Erdoğan'ın gözü kara!
İktidarını devam ettirmek için her yola başvurmaya başladı.
Ve kimse aklından çıkarmasın:
Seçimi kesin kaybedeceğine kanaat getirirse, seçim sandığına da bir tekme indirebilir.
Bu ihtimal yabana atılmasın.
Ancak bir demokrasi bloku bu ihtimalin yolunu keser.
Muhalefet liderleri bu gerçeği elbette görüyor.
Ama bu gerçeği görmek başka, bu gerçeğin gereğini yapmak başka...
Muhalefet partilerinin liderleri 2018'de bir demokrasi bloku inşa edebilirlerse, işte o zaman ben de geleceğe dönük iyimser yazılar yazmaya başlarım.
Yine de yeni yılda herkese iyilikler diliyorum.
Demir parmaklık arkasındaki, sürgündeki bütün arkadaşlarımı, meslektaşlarımı hasretle kucaklıyorum.
Korku* her zaman bitti, yine biter, mutlu yıllar...
_________________________________________________________
KİM BİLİR NEDEN
Dün gece düşümde
korkunun sona erdiğini
gördüm; tozla, sular,
kadınlarla erkekler
birlikte geldiler yeniden
ve her şey sessizlik içindeydi
soluk ay ışığında.
Böyle bir sabrın zafer şarkısı ----
gülüyor, gülüyorlar bana
ve günler, yeryüzünün
o geniş örtüsünü çekiyorlar üstüme,
otlar, ağaçlar ve çiçeklenen
mevsimle kim bilir neden.
* (Robert Creeley, Çeviren Cevat Çapan, Beat Kuşağı Şiiri/Bazen Sonsuzluk Sürüp Giderken, Seçen ve Türkçeleştiren: Cevat Çapan-Nazar Büyüm, Adam Yayınları)