11 Ocak 2023

Siyasette öncelikler sonralıklar...

Unutmayın, siyasette her şeyin bir zamanı vardır

Öncelikler sonralıklar...
İlhan Selçuk'un, rahmetli İlhan Abi'nin 
deyişiydi bu.
Evet, siyaset sanatında
önceliklerle sonralıkları
birbirine karıştırmaktan
özenle kaçınmak gerekir.
Her şeyin bir zamanı vardır.
Bir şey zamanında yapılmazsa,
önce olanı sonra,
sonra olanı önce
yapmaya kalkışırsan
istemediğin, ummadığın sonuçlarla
karşı karşıya kalıverirsin.
Neden böyle bir giriş?
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili
son gelişmelerden dolayı
yazıyorum bu satırları.
HDP seçime kendi adayıyla
gireceğini açıkladı.
AKP sevindi.
Altılı Masa elbette sevinmedi.

HDP sözcüleri, Altılı Masa'nın
kendisini dışladığını,
Kürt oylarını çantada keklik gördüğünü,
demokrasi açısından da
Kürt sorununun önemini kavrayamadığını
belirtmeye başladı.
Ayrıca, HDP kapatılmanın eşiğindeydi.
Partiye Hazine yardımı kesilmişti.
Ama Altılı Masa, demokrasiyi doğrudan
ilgilendiren bu konularda
doğru dürüst bir tutum sergilememişti,
HDP'ye destek olmamış,
dayanışma jestleri yapmamış,
HDP'yi yalnız bırakmıştı.

(Dün bu satırları yazarken
Kılıçdaroğlu'nun grup
toplantısında yaptığı şu sözler
ekranlara düştü:
Siyasi partilerin kapatılması
askeri dönemlere ait bir uygulamadır.
Demokrasilerde siyasi partiler kapatılmaz.
O nedenle partileri kapatıp hazine
yardımını kesmek gibi demokrasi dışı
uygulamaları asla kabul etmiyoruz
doğru da bulmuyoruz.
”)

Bunun demokrasiyle
bağdaşır bir yanı yoktu.
HDP'nin bu tavrını doğru bulanlar,
eleştiri oklarını
Altılı Masa'ya çevirdiler.
100. yılında "Cumhuriyet'i demokrasiyle
taçlandırmak" için
Kürt sorununa ciddiyetle eğilmenin
gereğini vurguladılar.
Öte yandan Saray sözcülerine gelince,
HDP ile Altılı Masa arasındaki ayrılık derinleştiği
için neredeyse zil takıp oynuyorlardı.
Çünkü, HDP kendi "cumhurbaşkanı adayı"yla
alıp başını kendi yoluna giderse,
seçimi Erdoğan kazanacaktı.
Son günlerin tablosu buydu.
İşte ben de bu tabloyu anlamaya
çalışırken aklıma takıldı
öncelikler sonralıklar meselesi...
Evet, HDP'deki dışlanmışlık hissi haklıydı.
Evet, Kürt sorunu çözüm yoluna girmeden,
"Cumhuriyet demokrasiyle
taçlandırılamaz"dı.
Evet, Altılı Masa'nın büründüğü sessizlik,
hareketsizlik eleştirilmeliydi.
İyi güzel de, siyasette
bir de öncelikler sonralıklar
diye bir şey vardı.
Veyahut:
Her şeyin bir zamanı vardı.
Bunlar, özellikle bazı kritik zamanlarda
birbirine karıştırıldı mı
hiç arzulanmayan sonuçlarla
karşı karşıya kalınabilirdi.
Soruyorum:
Bugünün Türkiye'sinde
en büyük öncelik nedir?
Yanıt hiç karmaşık değil:
Erdoğan'a seçim sandığında
hadi sana güle güle demek,
Türkiye'nin en önde gelen önceliğidir.
Eğer bu "öncelik"ten,
yani esas hedeften şaşılır da,
Erdoğan seçimleri bir kez daha kazanırsa,
yandı gülüm keten helva!
Barış, demokrasi, özgürlük
diyenler hep birlikte kaybederiz.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2004)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var.

Yazarın Diğer Yazıları

Terör ve şiddete lanet olsun!

TUSAŞ'a dönük terör eylemini lanetliyorum, silah ve şiddet çıkmaz yoldur!

Açık mektup!

Özgür Özel'e, Ekrem İmamoğlu'na, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Mansur Yavaş'a, bütün CHP'ye açık mektup ya da bir çağrı yazısı...

"
"