Evet, gerçekten tarihi bir gün.
Bilkent Zirvesi'ni T24'ün
canlı yayınından izliyorum.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda
altı muhalefet partisi, tarihi bir uzlaşmanın
altına imza atmak üzere buluşmuş durumda.
Sadece askeri değil,
sivil darbelerin de tarihe karıştığı,
tarihin çöp tenekesine atıldığı
bir döneme adım atılıyor.
Bunun için tarihi bir gün diyorum.
Bir "sivil darbe"nin ürünü olan
bir "tek adam" rejimine son verecek
bir başlangıç olduğu için tarihi bir gün...
Türkiye'yi darbelerden ve "ikinci sınıf"
demokrasilerden kurtaracak
bir ilk adım olduğu için tarihi bir gün...
Tarihimizde hep tepeden gelmiş
rejim değişiklikleri geleneğini kıracağı için
tarihi bir gün...
Cumhuriyetimizin demokrasiyle
taçlandırılacağı
bir dönemin kapısı aralandığı için
tarihi bir gün...
Türkiye çok partili siyasal hayata
1946'da adım attı.
Ve o zamandan beri hep kavgayla
patırtı gürültüyle geçti yıllar,
Türkiye'nin kayıp yılları...
Demokrasinin "ikinci sınıfı"ndan
bir türlü kurtulamadık.
Liderler, partiler birbirleriyle
gırtlak gırtlağa didişmeyi siyaset bellediler,
hatta demokrasi sandılar.
Demokrasinin temel ilke ve kurumları
üzerinde uzlaşma sağlayıp
böyle bir ortak platformda
siyaset yapmak hiç akıllarına gelmedi.
Ya da böyle bir "siyaset kültürü"nden,
"uzlaşma geleneği"nden
zaten yoksun olduklarından böyle bir
demokrasinin yolu nasıl açılır bilemediler.
Bu nedenle onar yıllık aralarla gelen
"askeri darbeler"e her seferinde teslim oldular.
Darbelerin çektiği kırmızı çizgileri
ve "idam sehpaları"nı sineye çekip
sözde demokrasi oyununa devam ettiler.
1950'ler Bayar-Menderes-İnönü
kavgasıyla geçti.
1960'ta "27 Mayıs darbesi"yle idamlar,
hapisler, siyaset yasakları geldi.
1960'larda İnönü-Demirel-Ecevit
kavgalarını yaşadık.
1971'de yine bir askeri darbe,
12 Mart vurdu ve yine idam sehpaları kuruldu.
1970'ler Demirel-Ecevit didişmeleriyle
geçip gitti, 1980'in 12 Eylül'ünde
bir sabah vakti yine tank sesiyle uyandık.
Ve yine darağaçları kuruldu,
siyaset yasakları devreye sokuldu.
Ama bu kez de askeri darbelere karşı direnmek,
kendi aralarında uzlaşarak sivil bir anayasa yapmak,
demokrasi için ortak bir platform kurmak sivil siyasetçilerimizin
akıllarına gelmedi.
Türkiye'nin son elli yılında,
askeri darbe süreçlerinde görmediğimiz bir
demokrasi ittifakı
bu kez altı parti tarafından
"sivil darbe"ye karşı inşa ediliyor.
Bu bir ilktir tarihimizde
ve bunun için de tarihidir.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun,
İyi Parti lideri Akşener'in,
Deva Partisi lideri Babacan'ın,
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nun,
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu'nun,
Demokrat Parti lideri Uysal'ın
önce demokrasi diyerek
birlikte yola çıkmalarını alkışlıyorum.
Ve HDP konusu...
Yazımı bir son sözle noktalıyorum:
Bu "demokrasi ittifakı"nın daha güçlenmesi,
ve etkili biçimde hayata geçirilmesi için
HDP'nin gözardı edilmesi gibi
bir hataya düşülmesinden özenle
kaçınmak da bir "demokrasi görevi"dir.
Bu da sakın ola unutulmasın!