KAZ DAĞLARI'nda bir pazar günü...
Babasının omuzlarında bir kız çocuğu, gayet mutlu, elindeki sarı kartondan pankartı sallayıp duruyor:
Halkım, ormanlarına sahip çık!
Sürekli slogan atılıyor:
Susma, sustukça sıra sana gelecek!
Yanıt bir başka gruptan geliyor:
Havama,
suyuma,
toprağıma
dokunma!
Yan yana, rengarenk küçük çadırlar.
Birinin önüne, beyaz bir bez üstüne kırmızı harflerle yazmışlar:
Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser!
Bir başkası:
Kapitalizmi
kökünden
kesmek gerekir!
Edremit Mimarlar Odası bir pankart asmış:
Altına dokunma
üstü kalsın!
Renkli bir insan portresiyle çarpıcı bir slogan:
İmdat insanlar geliyor!
Bir köşede dikkatimi çekiyor:
Kaz Dağları
cehennem çukuru
olmasın!
Benim hoşuma en çok şu gidiyor:
Balaban
direnme
tesisleri!
Direnişe bugün Fazıl Say da katılıyor.
Dağların tepesinde, çam ormanlarının arasında konser verecek.
Sahne kocaman bir çam ağacının altında kurulmuş.
Piyanoda ses kontrolü yapılıyor.
Kaz Dağları'nın yemyeşil çam ormanları arasından bir çığlık kopuyor:
Kaz Dağları
bizimdir,
bizim kalacak!
Bayram şenliği yaşanıyor vadilerde. Dağların arasından slogan ata ata akıyor binlerce insan.
Siyanür zehirler,
yaşamı savunuyoruz!
Genci yaşlısı, kadını erkeği, çoluğu çocuğu rengarenk bir topluluk yürüyor. Daha güzeli, herkeste yüzler gülüyor.
Bir köşede, küçük bir bando, Mudanya Belediye Bandosu birbirinden güzel parçalarla çoşturuyor.
Çav Bella Çav, çav, çav derken, hayat bayram olsa patlıyor, bandonun etrafı ana baba gününe dönüşüyor. Atatürkçüsü'yle, 68'lisi'yle genç yaşlı kadınlar bir anda dans etmeye başlıyor.
İçim ısınıyor.
Havada, geleceğe dönük iyimserlik esintileri hissediyorum.
Ya da bana öyle geliyor.
Kim bilir belki de hukuk, adalet, özgürlük isteyenlerin sesi Kaz Dağları'nda da, çam ormanlarında da bir çığlık gibi yükseldiği için iyimserliğe kapılıyorum bir an...
Fazıl Say sahnede:
Türk halkıyla gurur duyuyorum, buralara kadar geldikleri için... Ben de bu cenneti korumak ve yaşatmaktan yanayım.
Devam ediyor:
Bu bir orman konseri madem... O zaman bu ağaçlar da Chopin, Beethoven gibi büyük bestakârları dinlesin.
Bir dağda, bir çam ormanında Chopin'in en romantik parçalarından birini dinlerken, müziğin hayata tahammülü güçlendiren o gizemli yanını bir kez daha iliklerime kadar hissediyorum.
Eric Satie parçasını da seviyorum bir kez de ormanda dinlerken...
O arada bir kuş sesi cıvıl cıvıl araya girince, Fazıl Say, "Eric Satie müziğini kuş da sevdi" diyor.
Fazıl Say kendi bestesi olan Kaz Dağları Marşı'nı ilk kez çalıyor.
Konser İzmir Marşı'yla sona ererken, bir köşeden slogan atılıyor:
Mustafa Kemal'in
askerleriyiz!
Ve kulağıma en çok çalınan slogan:
Bu daha başlangıç,
mücadeleye devam!
Su ve Vicdan Nöbeti'nde 24. gün, Kaz Dağları Andı'yla noktalanıyor:
Ağaçların ayakları yok kaçmaya…
Elleri yok dövüşmeye…
Dilleri yok sövmeye…
O halde…
Kaz Dağlarımızı biz savunacağız biz…
Bu dağlarda durursa kalbim bir gün…
Düştüğüm yere gömün…
Yüreğim dağ çiçeklerindedir...
Biraz yorucu da olsa, Kaz Dağları'nda güzel bir gün geçirdim, çünkü doğa ve tarih katliamına hayır diyenlere bir nebze el vermiş oldum.
TIKLAYIN - Hasan Cemal’in objektifinden Kaz Dağları’nda Su ve Vicdan Nöbeti