08 Şubat 2014

Bu memlekette neler oluyor, biliyorsunuz değil mi?

Bu yazıda 29 kere sordum bu soruyu ve 29 cevap verdim. Yolsuzluk soruşturmalarına karşı sansürden yayın yasakları eşliğinde kullanılan cici gazetecilere, hiçe sayılan kuvvetler ayrılığından kışla düzeni getirilmek istenen üniversitelere uzanan sorulardan biri Cumhurbaşkanı Gül'e, diğeri bu gidişin sonuna dair...

Bu yazıda 29 kere sordum bu soruyu ve 29 cevap verdim. Yolsuzluk soruşturmalarına karşı sansürden yayın yasakları eşliğinde kullanılan cici gazetecilere, hiçe sayılan kuvvetler ayrılığından kışla düzeni getirilmek istenen üniversitelere uzanan sorulardan biri Cumhurbaşkanı Gül'e, diğeri bu gidişin sonuna dair...

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, Başbakan’ın bir telefon talimatıyla muhalefet liderinin haberi sansürleniyor, yayından çıkarılıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, Başbakan’a dönük eleştirel bir tweet atan Azeri bir meslektaşımız sınır dışı ediliyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, biraz zülfüyâre dokunan, içinde yolsuzluk gibi tehlikeli sözcükler olan sorular artık Başbakan’ın vücut kimyasını bozuyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, bir punduna getirip böylesine rahatsız edici sorular sormayı göze alabilen tek tük haberciler Başbakan tarafından azarlanıyor, fırçalanıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, böylesine sorulara muhatap kalıp vücut kimyasını bozmak istemeyen Başbakan, etrafı cici gazeteciler ile sarılı halde dolaşıyor.  

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, Başbakan’ın baş belası diye nitelediği twitteri, sosyal medyayı, interneti sansürlemek için yasal düzenleme yapılıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, internet özgürlüğü Başbakan'ın atadığı bir bürokratın iki dudağının arasına bırakılıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette öngörülen ‘internet sansürü’yle Türkiye, Çin ve Kuzey Kore gibi özgürlüklerin esamesinin bile okunmadığı karanlık bir lige doğru sürükleniyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, “İnternet yasağına boyun eğmeyeceğiz!” diye ayağa kalkanların bir kulağı Cumhurbaşkanı Gül’de, onay verecek mi, vermeyecek mi diye...

 

Yandaş medya ve cici gazeteciler de kullanılıyor

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette ayakkabı kutularından, para sayma makinalarından, ‘para havuz’larından fışkıran yolsuzluk, rüşvet ve vurgunların üstünü örtmek için medya denetimi ve internet sansürü birlikte uygulanıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette yolsuzluk, rüşvet ve vurgunlara dönük soruşturmaları karartmak için sadece yayın yasakları değil, yandaş medya ve cici gazeteciler de kullanılıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, en büyük yayın gruplarından biri, Sabah-ATV, Başbakan’la Ulaştırma Bakanı’nın ‘himayeleri’nde oluşturulan bir ‘işadamları konsorsiyomu’na satılmak isteniyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, Sabah-ATV grubunu satın almak için Ulaştırma Bakanı’nın koordinasyonunda oluşturulan ‘para havuzu’na bir kamu bankasından da katkı yapılabiliyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette medya grupları, televizyon ve gazeteler zaman zaman el değiştiriyor, daha çok devletle ihale bağlantısı olan işadamlarına geçiyor olsa da, yeni patronlar o televizyon ve gazetelerin yönetimlerine el süremiyorlar.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, el değiştiren televizyon ve gazetelerde genel yayın yönetmeni ve yazarlarla ilgili son söz kaç yıldan beri Ankara’da, siyasal iktidarın tepelerinde söyleniyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, halkın hafızasına kazınan o dolarların ortalığa saçıldığı ayakkabı kutuları ve para sayma makinalarından oluşan görüntüleri silebilmek için yargı bağımsızlığı her geçen gün güme gidiyor.

 

Yargı kararını dinlemeyen yürütme

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının üstünü örtmek için mahkeme kararını dinlemeyen, savcı talimatına kulak tıkayan polisler devreye sokuluyor yürütme tarafından.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, mahkeme kararını ve savcı talimatını dinlemeyen polisler eliyle yürütme, yargı bağımsızlığına ölümcül bir darbe indirirken, demokrasiyi demokrasi yapan ‘kuvvetler ayrılığı’nı hiçe sayıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında oğullarıyla birlikte isimleri geçen dört Bakan’la ilgili savcılık fezlekeleri bir buçuk ay bekletildikten ve yeni savcılar görev başı yaptıktan sonra Adalet Bakanlığı'ndan gerisin geriye gönderiliyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, 17 Aralık iddianamesi yeni savcılarla yeni baştan yazılıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, eski Ulaştırma Bakanı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının zamanlama manidar dediği bir soruşturma operasyonunu İzmir’de sabah başlatan polisler öğleden sonra görevden alınıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak Başbakan’ın oğluna doğru yükselen ‘ikinci dalga’dan sorumlu savcının elinden soruşturma dosyası bir anda uçuruluyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, soruşturmaları karartmak için yargı bağımsızlığı da, anayasa da hiçe sayılarak Adli Kolluk Yönetmetliği bir anda değiştirilebiliyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, darbe bahanesiyle binlerce polis, yüzlerce savcı ve yargıç kıyımı yapılıyor.

 

Üniversiteye kışla düzeni getirilmek isteniyor

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, 12 Eylül darbesinin bir ürünü YÖK eliyle yaptırılan yönetmelik değişikliğiyle üniversite öğretim üyelerinin siyasi konularda yazmaları çizmeleri, konuşmaları yasaklanmak, üniversitelere askeri kışla düzeni getirilmek isteniyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, darbe diyerek her geçen gün hukuk tepeleniyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, yargı darbesi derinleştikçe derinleşiyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, darbe var diyerek kendi darbesini yapanların, yapmaya kalkışanların tarihteki hikâyelerini bilenler çoğalıyor.

Biliyorsunuz değil mi?

Bu memlekette, tek adam yönetimi kurmak sonu hüsranla bitecek nafile bir gayrettir.

 

Twitter: @HSNCML

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"