02 Haziran 2022

Siyasal iletişimde yeni mecra: Bir münasip zamanda, mesela saat 10'da, buluşalım Youtube'da

Anlatılanlar zaten yeterince vahimse, onu sansasyon sosuna batırmanın da dozu vardır. İşte bu dozu kestirmek gazetecilik ustalığına girer. Bazen merak ediyorum, Kılıçdaroğlu'nun yakınlarında iletişimden anlayan kimse yok mu?

Siyasal iletişim mücadelesi zaman zaman bentleri aşma çabasına dönüşür. Sesini halka ulaştıramadığına inanan siyasetçi yeni kanallar dener ve bazen başarısıyla herkesi şaşırtır. İktidardaki siyasi güç tarafından engellendiği inancı söylediklerine ilişkin ilgiyi arttırır. Yalnız siyasi iktidar değil, egemen medya da pek hoşlanmaz "by-pass" edilmekten. Gene de kimi zaman kurumlaşır başlangıçta yeni olan.

Bunun en unutulmaz örneği, bence gelmiş geçmiş en büyük Amerikan Başkanı olan F. D. Roosevelt'in Ocakbaşı Sohbetleri'dir. (Fireside Chats) Çoğu Cumhuriyetçilerin elinde olan gazetelere karşı, daha New York valisi ilken başladığı radyo konuşmaları ile ilgiyi çekmeyi başarmıştı. Başkan denildikten sonra da devam etti.

En yakın örneklerden birisi de şüphesiz Donald Trump'ın Twitter'ı kullanışıdır. Medyanın bir kesimi ile kavgalı olan Trump gün boyu bir mitralyöz hızıyla tweet atıyor, herkesi şaşırtıyordu. O, böylece, Amerikan halkıyla doğrudan bir iletişim kanalı bulduğu kanısındaydı.

Şimdi de YouTube

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun son dönemde YouTube üzerinden yaptığı ev sohbetleri de bu kategori içinde görülebilir. Ortam uygun: Türkiye'de medyanın özgür olduğunu vicdan sahibi kimse iddia edemez; ana akım medya, iktidarın kölesi, kamu kanalları açıkça Anayasa'ya aykırı biçimde partizanca kullanılıyor, seçimler yaklaşıyor, sosyal medya kullanımı yaygın, hayat pahalılığı dayanılmaz hal almış, halk şimdi ne olacağını merak ediyor..

Örnek de var: Organize suç örgütü reisi Sedat Peker'in bu mecrayı kullanışı neler yapılabileceğini gösterdi…

Yöntem belli: Diğer sosyal medya kanallarından duyuruyorsunuz, bir münasip zamanda mesela saat 10'da buluşalım YouTube'ta diyorsunuz, bazı ipuçları vererek merakı yükseltiyorsunuz. Milyonlar sizi izliyor!

Tabii bu durum köle medyanın ve iktidarın hoşuna gitmiyor. Hem söylenenleri eleştiriyor, hem de de RTÜK gibi falaka kurumlarını harekete geçiriyorlar…

Milyonlar yeni yayını bekliyorlar…

Dozunu ayarlamak

Ancak, sanılmasın ki, bu hep böyle olacak. Eğer mesajlar halkı tatmin etmezse mecra kısa sürede pörsür. Dergicilikte kuraldır: Eğer verdiğiniz ana öykü kapakta vaat ettiğinizi karşılamıyorsa, merakları gidermiyorsa, okur hayal kırıklığına uğrar, derginizi bir daha okumaz. En azından eskisi gibi okumaz.

Nokta ve Tempo dergilerinin yıllarca genel yayın müdürlüğünü yapmış biri olarak söylüyorum bunu.

Anlatılanlar zaten yeterince vahimse, onu sansasyon sosuna batırmanın da dozu vardır. İşte bu dozu kestirmek gazetecilik ustalığına girer.

Bazen merak ediyorum, Kılıçdaroğlu'nun yakınlarında iletişimden anlayan kimse yok mu?

Yazarın Diğer Yazıları

Niçin 158. olduk, şimdi ne yapmalıyız, 180 ülke arasında nal toplamak Türkiye'ye yakışıyor mu?

Santa Barbara'da oturan Amerikalı avukat arkadaşımla dünya ahvali üzerinde yıllardır dertleşiriz. O beni Türkiye'de, ben de onu Amerika'da olanlardan sorumlu tutarız. Yıllarca o hesap sordu. Son zamanlarda daha çok ben hesap soran konumunda oluyorum

Amerikan kampüslerinden yükselen ses: Hesaplaşma başlıyor!

Amerikan üniversitelerinin kampüslerinden gelen İsrail'i protesto haberlerini hem hayretle hem de dejavu (Ben bunları daha önce de görmüştüm) duygularıyla izliyorum. Başta New York olmak üzere tüm ülkede onlarca gösteri, yüzlerce tutuklama, siyasal tepki, karmaşa…

Yalan, gürültü, dezenformasyon.. Gerçek iletişimci ne yapmalı?

Hepimiz, yani gazeteciler başta biz iletişimciler bir çeşit radikal filozof olmak zorundayız