20 Haziran 2024

Putin, Kim hanedanının harikalar diyarında

Rus devlet kaynakları iki ülke arasında saldırıya karşı karşılıklı yardımlaşma öngören bir anlaşmanın imzalandığını bildirdiler. Putin'in Kuzey Kore'den başta top mermileri olmak üzere askeri mühimmat almak, buna karşılık Kuzey Kore'ye yakıt, gıda malzemeleri ve askeri teknoloji ihracatında bulunmak istediği ifade ediliyor

Vladimir Putin ve Kim Jong Un

Putin 24 yıl aradan sonra ilk kez Kuzey Kore'de

Bu satırlar yazıldığında Rusya'nın değişmez ve tartışılmaz lideri Vladimir Putin 24 yıllık bir aradan sonra ilk kez, Kuzey Kore'nin kendisi gibi değişmez ve tartışılmaz lideri Kim Jong Un'un resmi konuğu olarak bu ülkeyi ziyaret ediyordu. Söz konusu ikili daha önce 2019'da ve 2023'te Rusya'da buluşmuşlardı ama Rus lideri uzun bir aradan sonra ilk kez Kuzey Kore topraklarına ayak bastı. Ziyaret Salı'yı Çarşamba'ya bağlayan gecenin ilerleyen saatlerinde başkent Pyongyang'a inen Rus heyetinin olağanüstü aydınlatılmış caddelerde, led ışıklarıyla parıldayan binaların önünden araç konvoylarıyla geçmesiyle başladı. Pyongyang'ı görenler bilir, bu kentte gece ışıklı cadde, hele aydınlatılmış bina, birkaç istisna dışında yoktur. Şehir her zaman zifiri karanlığa gömülüdür. Bu yüzden Putin'e gösterilen itibar muhteşemdi. Kuzey Koreliler de itibardan tasarruf olmayacağının erdemine varmışlar herhalde. Putin'in gelişiyle Pyongyang harikalar diyarı haline dönüştü.

Sabah Rus ve Kuzey Kore bayrakları ve Putin'in resimleriyle donatılmış aynı caddelerde binlerce Pyongyanglı ellerinde güller ve bayraklarla Putin'e sevgi gösterilerinde bulundu. Rusya lideri aynı gün Vietnam'a gitmek üzere Pyonyang'dan ayrılacak. Askeri geçit ve resmi tören düzenlemekte son derece mahir olan Kuzey Koreliler her yere Rus-Kuzey Kore dostluğunu öven, Amerikan emperyalizmini yeren pankartlar asmışlardı.

Ülkenin en önemli tören alanı Kim İl Sung Meydanı'ndaki görkemli gösteriler görülmeye değerdi. Her yıl askeri geçit törenlerinde yeni nükleer füzelerin sergilendiği bu meydanda bir zamanlar Marx, Engels ve Lenin'in portreleri bulunurdu. Bunlar 2000'li yılların başlarında şimdiki liderin babası Kim Jong İl tarafından indirildi. Meydanda sadece kendi babası ve rejimin kurucusu Kim İl Sung'un portresi ile onun Juche düşüncesi olarak adlandırılan, ülkenin özgücüne ve halkın toplumsal değerlerine dayanma fikrini esas alan, Marxism-Leninizmin Kore şartlarına adaptasyonu olarak kabul edilen özgün ideolojinin sloganları sergilenmeye başlandı. Pyongyang kentinin ortasından geçen Taedong nehrinin karşısında yükselen Juche kulesinin tepesindeki elektrikli kızıl meşalenin aydınlattığı bu meydandaki binaların birine de, öldükten sonra Kim Jong İl'in portresi asıldı. Henüz şimdiki lider Kim Jong Un'un portresi ortada yok ama, ülke üç jenerasyondur Kim ailesinin fertleri tarafından demir yumrukla yönetiliyor ve torun Kim'in korku yayan varlığı her yerde hissedilebiliyor.

Hakan Okçal ve Kuzey Koreli muhatabı Kim İl Sung Meydanında. Arkada Juche Kulesi

Rusya Kuzey Kore'den askeri mühimmat almak istiyor 

Putin gelmeden önce Kuzey Kore İşçi Partisi'nin resmi yayın organı Rodong Shinmun'da bir makalesi yayımlandı. Putin burada, Ukrayna konusunda sağladığı destek ve ortak uluslararası meselelerde sergilediği dayanışma için Kuzey Kore'ye teşekkür etti.

Kuzey Kore devlet ajansı KCNA ise, Rusya'nın Ukrayna'da ulusal egemenliğini ve güvenliğini korumak ve emperyalistlerin hegemonyasını yıkarak çok kutuplu bağımsız bir dünyanın kurulması için mücadele ettiğinden övgüyle söz etti. Kuzey Kore Ukrayna Savaşı'nda Rusya'ya "koşulsuz olarak" kararlı destek veriyor.

Putin'in programı ve Pyongyang'da gerçekleştireceği temasların içeriği hakkında önceden basına açıklama yapılmadığı için uluslararası gözlemciler ancak fikir yürütebiliyorlar. Ancak Rus devlet kaynakları iki ülke arasında saldırıya karşı karşılıklı yardımlaşma öngören bir anlaşmanın imzalandığını bildirdiler. Putin'in Kuzey Kore'den başta top mermileri olmak üzere askeri mühimmat almak, buna karşılık Kuzey Kore'ye yakıt, gıda malzemeleri ve askeri teknoloji ihracatında bulunmak istediği ifade ediliyor. Rusya Ukrayna saldırılarında topçu mühimmatında karşılaştığı eksiklerini Kuzey Kore'den ithalat yaparak gideriyor. Kuzey Kore'nin bu alanda elinde büyük bir kapasite olduğu, zaman zaman Yongpyeong adası gibi Güney Kore hedeflerine yapılan masif saldırılardan biliniyor. Kuzey Kore buna karşılık Rusya'dan gıda malzemeleri ve askeri amaçlarla kullanılabilecek uydu teknolojisi almak istiyor. Kuzey Kore ülkenin gıda ve açlık sorununu bir türlü halledemedi. Ayrıca uzaya bu yıl fırlattığı uydunun denemesi başarısız oldu. Bu konularda Rusya'nın desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu gibi mutabakatların kağıda dökülüp açıklanması her iki ülke de yaptırım altında oldukları için mümkün değil.

Oysa Putin 24 yıl önce Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesinden kısa süre sonra gerçekleştirdiği Kuzey Kore ziyaretinde durum çok farklıydı. Putin o zamanki Kuzey Kore liderine uluslararası anlaşma ve kurallara saygılı davranmasını öğütlemiş, Kuzey Kore'yi nükleer silahlanmadan vazgeçirmeye çalışmıştı. Putin Kuzey Kore'den sonra G-8 zirvesine katılmak için gittiği Japonya'da batılılara bu ülkenin içinde bulunduğu şartlar hakkında gerçekçi bir analiz yapmış ve aralarında Bill Clinton'un da bulunduğu liderleri etkilemeyi başarabilmişti. 

Kuzey Kore Ukrayna savaşından bu yana itibar kazandı 

Kuzey Kore Rusya'nın ve diğer ülkelerin tüm ikna çalışmalarına rağmen 2003 yılında Nükleer Silahların Yayılma Anlaşması'ndan (NPT) ayrılmıştı. 2003-2007 yılları arasında ABD, Çin, Japonya, Rusya ve iki Kore'nin katıldıkları "Altı Taraflı Görüşmeler"den (Six-Party Talks) sonuç alınamayınca, Kuzey Kore hızla nükleer silahlarını ve füzelerini geliştirerek bugün sadece kendi çevresini değil, dünya barışını da tehdit eden tehlikeli bir ülke haline geldi. Kuzey Kore'yi bu yolda kararlı adımlarla ilerlemeye teşvik eden ana neden nükleer silahlanma programını terk ettikten sonra batının oyuncağı haline gelen ve sonrasında sadece iktidarını değil, hayatını da kaybeden Kaddafi'nin acıklı sonudur. Rejimin beka kaygısı nedeniyle Kuzey Kore'yi artık nükleer silahlardan vazgeçirmek mümkün değil.

Kuzey Kore bugün elindeki silahlarla Washington'u ve (teorik olarak) Moskova ve Pekin'i vurabilecek konumdadır. Pyongyang'ın bu konumu Washington, Seul ve Tokyo kadar olmasa da başta Pekin ve Moskova'yı da rahatsız ediyordu. Bu yüzden her iki başkent de başta Kim Jong Un'a yüz vermiyor ve silahlanmasını durdurmasını istiyorlardı. Esasen o yıllar batının hem Rusya hem de Çin'i kendi normları dahilinde ehlileştirerek sisteme kazanmaya çalıştıkları yıllardı. Ama köprülerin altından sular hızla akıp gitti. Rusya önce Gürcistan'ı işgal etti. Abhazya ve Güney Osetya, kimse tanımasa da Gürcistan'dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Sonra Kırım'ın işgali ve Donetsk ve Luhansk bölgelerinin ayrılıkçı güçler tarafından Ukrayna'dan koparılması geldi. 2022'de Ukrayna'nın Rus orduları tarafından alenen saldırıya uğraması uluslararası sistemde büyük bir kırılma yarattı. Rusya artık Batıya karşı nükleer silah kullanabileceğinden dahi bahsedebiliyor.

Çin şu anda ABD ile bir çatışma içinde olmak istemediğini sürekli tekrarlamasına rağmen bu iki büyük güç arasındaki rekabet her alanda keskinleşiyor. Güney Çin Denizi ile Tayvan üzerinde sonu nükleer bir savaşa varabilecek bir kıvılcımın çıkması her an mümkün. Çok kutuplu dünyada gerilim ve çatışma ortamı hızla kötüye doğru evriliyor.

Böyle bir uluslararası ortam Kuzey Kore gibi bir ülke için biçilmiş bir kaftan. Bir zamanlar kendi geleneksel müttefiklerinden dahi parya muamelesi gören Kuzey Kore şimdilerde en azından Rusya için itibarlı bir müttefik halini aldı. Kuzey Kore Çin ve İran'la birlikte Rusya'nın en güvendiği dostları arasına sayılıyor artık. Putin bunu Pyongyang'da dosta düşmana bir kez daha ilan etti. Bundan en çok ABD, Güney Kore ve Japonya rahatsız oldu. Ama perde arkasında Çin'in de durumdan pek hoşlanmadığını tahmin etmek zor değil. Artık, ne Birleşmiş Milletler ne de Batının yaptırımlarının Kuzey Kore üzerinde etkili olması mümkün değil. Rusya'nın dünya sıralamalarında sonlarda olan böyle bir ülkeye muhtaç olması ise ibretlik bir durum.

Arslan Hakan Okçal kimdir?

Emekli Büyükelçi.

1954 yılında İstanbul’da doğdu.

İlkokula Almanya’da başladı. Darüşşafaka Lisesi’ni (1973) ve AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü (1977) bitirdi.

1978 yılında Dışişleri Bakanlığına girdi.

1981-2001 yılları arasında Bingazi ve Münster Başkonsoloslukları, NATO Daimi Temsilciliği, Bonn ve Berlin Büyükelçiliklerinde sırasıyla Muavin Konsolos, Konsolos, Müsteşar, 1. Müsteşar ve Elçi Müsteşar olarak bulundu. NATO’daki görevinden önce 1989 yılında Roma’da NATO Savunma Koleji’nde eğitim aldı.

1992-95 yıllarında Gümülcine’de Başkonsolosluk yaptı. 2005-2008 yılları arasında (ECOWAS ve aralarında Gana ve Kamerun’un da bulunduğu 9 Batı ve Orta Afrika ülkesine nezdinde de akredite olarak) Nijerya Federal Cumhuriyeti; 2008-2010 yılları arasında, o günkü ismiyle Makedonya Cumhuriyeti nezdinde Büyükelçi olarak bulundu.

Merkezde Amerika Dairesi Başkanı (1995-1997), Araştırma Genel Müdür Yardımcısı (2001-2003), NATO İstanbul Zirvesi Proje Koordinatörü (2004) ve Orta Avrupa ve Balkanlar Genel Müdürü (2010-2013) olarak görev yaptı.

Yurtdışında en son 2014-2017 yılları arasında Güney Kore nezdinde Büyükelçi olarak görev yaptı. Seul’de bulunduğu süre boyunca Kuzey Kore’de nezdinde de akredite Büyükelçi olarak görevliydi.

2018 yılında kendi isteğiyle emekli oldu.

Emekli olduktan sonra bir yıl Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Dört yıl Marmara Üniversitesi’nde ve bir yıl Fenerbahçe Üniversitesi’nde diplomasi dersleri verdi.

Dış politika alanında araştırma, yayın ve eğitim çalışmaları yapan düşünce kuruluşu Ankara Politikalar Merkezi üyesidir.

2021-2023 yılları arasında Gazete Duvar’da konuk yazar olarak makaleleri yayınlandı. 2024 yılının başından bu yana T24’te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Netanyahu’nun ne istediği belli; İran, Hamas ve Hizbullah bu mindere çıkarlar mı?

İran’la girişilecek bir savaş, mollalar rejiminin sonunu getirirse, bundan bölgedeki ABD yanlısı Arap rejimleri de yarar sağlayacaklar. Bunlar Gazze krizi öncesi başlattıkları İsrail’le uyum girişimlerine kaldıkları yerden devam edebilecekler...

Orta Doğu'da kan gövdeyi götürürken bu kaosta bir biz eksiktik

Cumhurbaşkanın sözleri, Batı ittifakı içinden İsrail'e 76 yıllık tarihi boyunca gelen ilk saldırı tehditi olması sebebiyle çok talihsiz olmuştur. Türkiye İsrail'e, Libya ve Karabağ'a müdahale ettiği gibi nasıl saldıracakmış, doğrusu birinin açıklaması lazım.  Aksine, Sayın Erdoğan'ın sözlerini ödünç alırsak böyle bir saldırıyı "yapmamak için" ortada her türlü sebep var. İsrail'i veya Netanyahu'yu eleştirmek başka, İsrail'i kuvvet kullanmakla tehdit etmek başkadır

Trump başkanlık yarışında şimdiden galip

Bir yanda mücadeleci, yılmayan bir Trump var, diğer yanda sürekli pot kıran, zihni bulanık bir Biden var. Bundan sonra ibre daha da belirgin olarak Trump’ı gösterecek. Demokratlar Biden’ı yarıştan çekilmeye ikna edemezlerse işleri çok zor...

"
"