01 Ocak 2022

Bir yılın ilk saati

Bazı boşlukların yeri dolmaz elbette… Bazı bahçelerde ot bitmez artık… Bazı kışlar bahara dönemez… Bilirsin bunu… Ama çiçek ekersin bazı kıyılara, bazı topraklara, bazı balkonlara…

Kalbinin tam altında ya da belki midenin tam üzerinde, belki gözlerinde, yerini de tam tarif edemiyorsun ya, büyük, yumru gibi, uçurum gibi, birikmiş bir gözyaşı gibi bir boşluk, varlığını tam da şimdi hatırlatıyor.

Boşluğun zulmüdür bu, tam da böyle zamanlarda anımsatır kendini. Bir kaybı aramak çaresizliğinde, kederini atmosfere dağıtıp, yokmuş gibi yaparsın.

Boş bir sandalye, çıkmayan bir ses, görmediğin bir gülüş o an orada ne yoksa ya da boş olduğunu gösteren ne varsa, boşluğu anımsatır.

Keyifli olmak gerekiyor ya tam da böyle zamanlarda, hem kederi bir kambur gibi taşımak ne ki bu fani dünyada, gözlerini, kulaklarını, zihnini boşluğunu anımsatan ne varsa, oradan kaçırırsın.

Desen: Selçuk Demirel

* * *

Bütün bu çaba, bu sesler, bu isyan, bu bedel ödemeler, bu hayatını harcamayı göze almalar, boşluk olmasın diyedir diğer yandan. Boşluğu tanıyanların büyük çabası…

Bisikletiyle gezerken hayatını zırhlı aracın çarpmasıyla yitiren henüz 7 yaşındaki Mihraç Miroğlu da yeni bir yılı görebilsin diyedir.

Ormanlar yanarken, birileri, buradan da ne kadar kazanacağını düşünemesin diyedir.

Denizler o kazanma iştahının salyalarıyla dolmasın diyedir.

Sadece akademinin demokratikleşmesini istedikleri için öğrenciler kampüs kapılarında dövülmesin diyedir.

Sadece ifade edebilmek istedikleri için hocalar işlerinden olmasın, soruşturmalarla karşılaşmasın diyedir.

Gökkuşağı bayrağı taşıyanlar taşlanmasın, saldırıya uğramasın, yok edilmesin diyedir.

Issız bir tarikat yurdunda istismara uğrayan çocuk, korkudan ifade değiştirmesin, istismarda bulunan iki günde cezaevinden çıkamasın diyedir.

Bayrağın arkasına saklananlar cinayet işleyemesin, işkence yapamasın, uyuşturucu paralarıyla günlerini gün edemesin diyedir.

Gaz fişeğiyle yaşamını yitiren Mahsum Mızrak'ın, Enes Ata'nın, Berkin Elvan'ın ölümünün hesabı sorulsun diyedir.

Roboski'de uçaklardan atılan bombalarla yaşamını yitiren 34 kişinin yaşamlarının bir değeri olduğu anlaşılsın diyedir.

2021'de erkekler 300 kadını öldüremesin diyedir…

Çocuklar istismara uğramasın, tecavüz çeteleri ve tecavüzcüler ödüllendirilmesin diyedir.

Çıkar için cezaevinde tutulanlar özgürlüklerine kavuşsun diyedir.

Çıkar için cezaevinden çıkartılan suçlular, hak ettikleri ile cezalandırılsın diyedir.

20 yaşındaki gencecik çocuklar sloganlara kurban verilmesin diyedir.

Çocukların haklarını koruyan Tahir Elçi öldürülemesin diyedir.

Katiller kurban kılığına giremesin, hakikat gizlenemesin, boşluk, büyük bir boşluk, dayanılmaz bir boşluk olmasın diyedir.

* * *

Külü düşmek üzere sigaranın… Adını çağıran sesleri bir anlığına duymuyorsun. Sığınacak bir liman belki…

Bir aşkın neden aşka benzemediğini düşünüyorsun şimdi, ölümün neye benzediğini, gidenin mi kalanın mı ihanet ettiğini, ne kolay ihanet edilebildiğini, ne kolay ne kolay yaşamın devam ettiğini…

Boşluk yapar bunu zira.

Gün ve saat geldiğinde, sen geldiğini bilmeden, sarsar bütün ezberlerini…

O yüzden bu kaçmalar, o yüzden hikâyeleri unutmalar, o yüzden çocukluk rüyalarını hafife almalar, o yüzden yeniden başlayamamalar, o yüzden akışa bırakmalar, yeniden ve yeniden ayağa kalkamamalar…

Nerede ve ne zaman oluştu bu koca yarık?

Kim sevmedi, kim öldürdü, kim işkence etti, kim kaybetti, kim yaptı bunları?

* * *

Herkes biraz iyi ve herkes biraz kötü elbette de…

Bize unutturulmak istenilen kocaman bir netlik duruyor orada…

Bir de iyilik ve kötülük var… Öyle açık açık, net, tartışmasız…

İşte o kötülüklerin yol açtığı bazı boşlukların yeri dolmaz elbette… Bazı bahçelerde ot bitmez artık… Bazı kışlar bahara dönemez… Bilirsin bunu…

Ama çiçek ekersin bazı kıyılara, bazı topraklara, bazı balkonlara…

Ya da böyle çaresiz değilse boşluğun, yeniden dersin, kaldığı yerden devam etmesin işte…

Başka boşluklara yol açmamak için, boşluğa sığınıp da keder hayatı yönetmesin diye…

Hesap sorabilmek, yol yürüyebilmek, bir ağız dolusu gülebilmek için…

Öyle hayatlardan çalanlarla değil, bir küçük tomurcuğun kıymetini bilenlerle, tomurcuğa o kıymeti verenlerle…

Tomurcuklar dallarda çağıldayarak çoğalsın diye…

Güzel bir yıl olması dileğiyle…

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’ye yakışır bir “insan hakları” kurumu: Jest ve mimik kaç kelepçe eder?

Devletimizin insan haklarını savunmakla görevli kıldığı kurum olan TİHEK’e bakın… Kelepçeleneceği sırada “jest ve mimikle” sinirli olduğunu gösterdiği için altı kez ters kelepçelenmeyi hak etmiş Besna Tosun… Basit bir aramayla önünüze onlarca fotoğraf düşmesine rağmen altı kez kelepçelendiği anlaşılmıyormuş…

“O tuğlayı çekin, duvar yıkılsın”: Uğur Mumcu’nun katili için komedi gibi 'araştırma'

Devletimiz 1991’den bu yana yakalayamadığı Oğuz Demir’in nerede olduğunu sınır kapılarına yazı göndererek araştırıyor, açık bir dosya burada yıllardır bekliyor. Sonra “Uğur Mumcu cinayeti faili meçhul kalmıştır” denildiğinde, “Hayır, katilleri bulduk” diye itiraz ediyorlar. Hayır, bulunmadı; cinayete azmettirenleri, bu kararı verenleri, soruşturmayı engelleyenleri bilmiyoruz

Aşırı ciddi görünmeye çalışan absürt bir “ağırlaştırılmış müebbet”: Meğer o ofise yürümek de suç değilmiş

Çarşı kararına göre Başbakanlık Ofisi’ne yürünürken işlenen bir suç yok. Demokratik hak kullanımı dışında suça konu bir eylem bulunmuyor. Ama Gezi davasına göre insanlar yürümeleri ve hükümeti düşürmek için organize edildiler. Dramatik değil mi?

"
"