19 Nisan 2024

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Mahalli seçimlerle ilgili analizimiz sırasında dikkatimizi çeken önemli bir bulgu da, depremi yaşayan 11 ildeki ve özellikle 4 tanesindeki nüfus azalması oldu. Nüfus ve Vatandaşlık İdaresi Genel Müdürlüğüne bu konudaki yorumlarını ya da bilgileri sorduk ama haberi yazma saatimize kadar bir geri dönüş olmadı. Bu nedenle elimizdeki bilgilerle bu konuyu irdeleyelim.

Türkiye'nin nüfusu her yıl yüzde 1'den fazla artarken 2023'te neden artmamış?

Nüfus sayımı, gelişen teknolojik imkanlar çerçevesinde 2007 yılından bu yana adrese dayalı olarak yapılıyor. Biz de analizlerimizde, -verilerin yeknesaklığı açısından- hep 2007'yi baz alıyoruz. Nüfus sayımı TÜİK tarafından gerçekleştiriliyor. En son 6 Şubat 2024'de yayımlanan veriler 2023 yılı dahil nüfus sayımlarını veriyor. Aşağıdaki tabloda TÜİK'in verilerinin yıl bazında özetini ve artış oranlarını görüyorsunuz:

Görüldüğü gibi, Covid'in hızlı yaşandığı 2020 yılına gelene kadar Türkiye nüfusu hep yüzde 1 üzerinde bir sonuç gösteriyor. Covid yılında ise önemli bir sapma var. 2020 öncesi 13 yılın ortalamasını alırsak 1,37 ediyor. Covid yılındaki 0,55 ile kıyaslarsak, o yılın nüfusun, normale göre azalması yaklaşık yüzde 0,80'lerde yani sayı olarak bakarsak da 2019 sayısından hareketle 700 bin civarında gibi görülebilir.

Ama asıl dikkatimizi çeken 2022-2023 arasındaki fark. 2024'ün Şubat ayında yayınlanan 2023 sayımının 2022'ye nazaran artmamış olması bize 6 Şubat 2023 depremini düşündürttü. Gördüğünüz gibi çok önemli bir azalma görülüyor.

2007'den itibaren 13 yılda nüfus yüzde 1,37 ortalama ile artarken, 2023'te artmamış. Normal gidişata göre bakarsak, artmamasının karşılığı 850 bin - 1,2 milyon gibi bir şey.

Nüfus ve Vatandaşlık işlerine Genel Müdürlüğüne gönderdiğimiz sorulara yorum ya da cevap alamadık. Acaba neden cevap vermiyorlar?

Oysa Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, biz vatandaşlara yönettiği sayıların mantığını anlatmak zorundadır. Nüfusumuz 2023'te neden artmadı? Bu kadar kişiyi kaybettik mi ya da bu kadar göç mü verdik? Bu sayılar bize ne anlatıyor?

Deprem yaşanan 11 ilde nüfus 220 bin azalmış

2023 nüfus sayımında neden artış olmadığını anlamak için, o dönemdeki en önemli olaya, yani 6 Şubat depremini yaşayan 11 ile yakından baktık. Depremin etkisinin görüldüğü Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde 6 Şubat 2023'de yaşanan depremin arkasından, 2022'ye nazaran nüfusun toplamda 220,5 bin azaldığı anlaşılıyor. 

Not edelim: Bölgedeki 2023 nüfus sayısı, 13,6 milyon kişi olan 2019 düzeyine kadar inmiş.

O dönemde bölgede 226 bin hamile kadın olduğu raporlandı

Buna karşılık ne kadar doğum olmuş diye düşündük. UNPFA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) 27 Şubat 2023'te buna dair bilgi vermiş ve şöyle diyor:

"Mülteci toplulukları da dahil olmak üzere bölgede yaşayan en az 15,8 milyon insan depremlerden etkilenirken bunların arasında kadın ve anne sağlığı hizmetlerine erişmesi gereken doğurganlık çağında yaklaşık 4.1 milyon kadın ve tahmini 226 bin hamile kadın bulunuyor. UNFPA'in verilerine göre önümüzdeki ay yaklaşık 25 bin kadının doğum yapması bekleniyor."

Yani 2023 yılında doğum yapmış olan 226 bin kadını da hesaba katmak gerekiyor. TÜİK raporlarından da bu sayıyı karşılaştırmak istedik. Henüz 2023 doğum istatistikleri yayımlanmamış. En son 2022 sayıları mevcut ve buna göre 2022 yılında tüm Türkiye'de 1.035.795 canlı doğum olmuş. Deprem bölgesindeki 11 ilin 2022 doğum sayıları ise aşağıda (ve 2023 için UNPFA'nın verdiği hamile kadın sayısı ile uyumlu).

2022 vefat sayısı Türkiye çapında 505 bin

Vefat sayısına da bakalım dedik ama TÜİK en son 2022 vefat sayılarını listelemiş. Türkiye çapında 2022 yılı vefat sayısı 505 bin olmuş. 11 ile bakarsak bu sayı 2022 için 64,6 bin olmuş.

Burada Nüfus ve Vatandaşlık İdaresi tarafından açıklanması gereken sayı şu: 2022'de 14 milyon olan bölge nüfusuna 240,6 bin yeni doğan bebek sayısını ekler, 64,6 milyon olan vefatı çıkarırsak, normal şartlar altında bölgenin 2023 nüfusunun 14,19 milyon olması gerekirdi. Bu sayıdan aşağıdaki tabloda olan 293 bin göç sayısını çıkarırsak bölge nüfusu 2023'de 13,9 milyon gibi olmalıydı. Ama TÜİK'in bölge için verdiği sayı 13,79 milyon. Arada 100 bin gibi bir fark gözüküyor.

11 ilde gelen ve giden göç arasındaki fark, 293 bin azalmış

Nüfus sayısını azaltan, çoğaltan başka bir etken "göç". Deprem yaşayan illerden diğer illere göç olmuş mu? Ona da bakalım:

Deprem yaşayan 11 ilin sayılarına bakıldığında, TÜİK, bu illere gelen ve giden göç arasında 293 bin azalma olduğunu raporluyor. Gerçi bunların bir kısmı belki deprem bölgesindeki bir ilden, diğerinedir ama buna dair bir kayıt bulamadık.

Özetle, tablodaki göçlerin hangi illerden, hangi illere doğru olduğuna dair bir detay yok. Toplamda 3,5 milyon gibi bir yurt içi göç sayısı var (bölgedeki gelen göç toplamın yüzde 13'ü, giden ise yüzde 21 gibi). Ama acayip olan şu: Genel nüfus neden artmamış?

Deprem en fazla 4 ili mi vurmuş?

İlk günden bu yana hep Hatay'dan bahsedildi ve nüfus azalmasından gördüğümüz kadarıyla en büyük azalma Hatay'da olmuş:

Bu 4 ilin nüfusunda toplam yüzde 7'lik yani 302,2 bin kişilik azalma görülüyor. En fazla kayıp yaşayan iller Hatay ve Malatya'da yüzde 8'den fazla olmuş. Adıyaman ve Kahramanmaraş ise nüfuslarının yüzde 5 kadarını kaybetmişler. Şimdi sadece bu illere gelen ve giden göçlere bakalım:

Nüfusun 302,3 bin ile en fazla azaldığı bu 4 ilden giden göçlere bakıldığında 271 bin sayısına ulaşıyoruz. Hatta sanki kayıplara çok yakın göç sayıları var. Yani azalma sanki göçten meydana gelmiş gibi gözüküyor. Ama aynı soruyu tekrarlayalım: O zaman Türkiye genelinde nüfus neden artış göstermemiş? TÜİK'in verilerine güvenebilmemiz için bu soruların cevaplanması lazım.

Can Atalay kayıpların aranması uyarısında bulundu

Bölgedeki insanların sorunları yanında beklenen İstanbul depreminde de benzer bir şey yaşanmaması açısından, seçilmiş Hatay Milletvekili Can Atalay'ın iki gün önceki tweetini hatırlatalım:

  1. Yakını 6 Şubat depremlerinden bu yana kayıp olan her bir insanımızın sesinin işitilmesini, etkin bir aramanın toplumsal bir seferberliğe dönüştürülmesini,
  2. Özellikle devlet korumasındaki çocuklar ve halen bakıma muhtaç durumda olan insanlarımız arasında etkin bir aramanın yapılmasını,
  3. Kayıp iddialarının yoğunlaştığı alanlarda ve enkazın taşındığı, döküldüğü alanlarda teknik arama yapılmasını,
  4. TRT ve diğer TV kanalları ile sosyal mecralarda kayıpların fotoğraflarının, bilgilerinin yayınlanmasını, 5-Bu seferberliğin etkin bir unsuru olacak TBMM™de bir araştırma komisyonu kurulmasını öneriyor ve talep ediyoruz.

Nüfusun yüzde 8'lere varan azalması bölgenin geleceği açısından tehlike sinyali veriyor

Can Atalay'ın insani yönden yaptığı uyarının yanı sıra, verilerin bize anlattığı başka önemli bir tehlike var.

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan bu azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor.

Bu nedenle devletin ve TÜİK gibi verileri yayımlayan kurumların saydamlığı da çok önemli. Bu nüfus hareketlerinin detaylarını ve depremde ölen insanların gerçek sayısını ya da Atalay'ın bahsettiği kayıplara ne olduğunu öğrenmek istiyoruz.

Hatay'ın Belediye Başkanlığı seçimlerindeki itirazların kabul edilmemiş olması bu açıdan da çok ilginç.

Füsun Nebil Kimdir?

Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan).

Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu.

1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir.

1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir.

Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST).

2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı.

Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor.

2014 yılından beri T24'te yazıyor.

Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı.

Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türksat üçe mi bölünüyor?

Şu ana kadar gördüğümüz şu; bilişim ve telekom alanında, AKP nereye elini attıysa, orası kurudu, duraklama devrine girdİ

Yapay zekâ çalışanları, ABD Kongre'sinden “ihbarcı koruması” sağlanmasını istiyor

ABD'deki yapay zekâ şirketlerindeki çalışanlar, teknolojideki ilerlemelerin mevcut yasa kapsamında yasal olarak ifşa edemeyecekleri tehditler oluşturduğunu savunuyorlar

ABD, Huawei'ye yapay zekâ çipi ihracatını engelleyemiyor

“Yarı iletkenler” dediğimiz çip setleri, silahlanma yarışının ve dolayısıyla ABD-Çin ticaret savaşlarının tam merkezinde yer alıyor. Bu “kendisi küçücük” bileşenler, füzelerden, elektrikli araçlara ve hatta çamaşır makinalarına kadar her şey için büyük işler görüyor

"
"