26 Eylül 2022

Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan vergi istisnaları ne anlama geliyor, hangi koşullara bağlı?

Bu açıklamadan desteğin aylık bin TL ve geçici bir süre için (yani 2023 sonuna kadar) uygulanacağını anlıyoruz. Desteğin bu giderler için ayrı ayrı değil toplam olarak aylık bin TL olacağı da anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanı tarafından “vergi müjdesi” diye lanse edilen vergi istisnalarını bugünkü yazımda değerlendirmeye çalışacağım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Eylül’de Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Ticaret Odası 140. Yıl Özel Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada vergi ile ilgili şu üç önemli konuda açıklama yaptı:

  • Çok sayıda çalışanı ve işvereni ilgilendiren yemek yardımlarında gelir vergisi istisnası uygulamasında yöntem değişikliği,
  • Yurt dışındaki inşaat projelerinde çalıştırılan işçilerle ilgili gelir vergisi sorunu,
  • Çalışanlara yapılan elektrik, doğalgaz ve ısınma destek ödemelerinde gelir vergisi ve SGK prim yükünün kaldırılması.

Şimdi sırasıyla bu konuları açıklamaya çalışalım.

Nakit ödenecek yemek yardımları da istisna kapsamına alınıyor

 

Mevcut yasal düzenlemeye göre, hizmet erbabına işverenlerce işyeri ve eklentilerinde yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler tutarına bakılmaksızın gelir vergisinden istisna. Çalışanlara işyerinde veya eklentilerinde yemek verilmediği durumlarda, sağlanan menfaatler için ise belli şartlarla yine istisna uygulanıyor.

Bu şartlar neler?

  • Günlük yemek bedelinin KDV hariç 51 TL’yi aşmaması,
  • Yemek bedeline ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere (yemek kartı ile bu hizmetin sağlanması halinde yemek kartı firmasına) yapılması.

Ödemenin istisna tutarını aşması halinde, aşan kısım üzerinden gelir vergisi hesaplanması gerekiyor.

Hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler de ücret olarak vergilendiriliyor.

İşte Cumhurbaşkanının açıkladığı, Ekim ayında Meclis açıldıktan sonra hızlı bir şekilde yasalaşması beklenen torba yasaya konulacak hükümle istisna uygulamasında restoran, lokanta ve yemek kartı kullanma zorunluluğunun kaldırılması öngörülüyor.

Değişiklik bu şekilde gerçekleşirse, nakit ödenecek yemek yardımlarına da istisna uygulanacak, yani nakit ödenecek yemek bedelleri üzerinden de gelir vergisi hesaplanmayacak. İstisna uygulaması için ödenen tutarın yemek satın alınması için kullanıldığına dair belgeleme şartının da aranmayacağı anlaşılıyor (Zaten böyle bir şartın kontrolü çok zor!).

Bu değişikliğin geçici değil, kalıcı olacağı ve ülkemizde 1990’ların ikinci yarısından itibaren yaygınlaşan yemek çeki, yemek kartı, akıllı yemek kartı veya mobil uygulamalar kullanılmak suretiyle çalışanlara yemek sağlayan yemek kartı sektörü başta olmak üzere 50 binden fazla restoran, kafe, büfe ve marketi etkileyeceği tahmin ediliyor.

Yemek kartı sektörünün 110 binden fazla işverene hizmet verdiği, 5 milyon çalışanın bu hizmetten yararlandığı söyleniyor. Yemek Kartı Şirketleri Derneğine göre, toplam sektör büyüklüğü 20 milyar TL ve toplam çalışan sayısı yaklaşık 3 bin kişi.

Yapılması düşünülen değişikliğin yemek kartı şirketlerine ilaveten restoran, lokanta ve kafelerde de gelir kaybına neden olması kaçınılmaz gözüküyor.

Ayrıca verilecek bu nakit desteğin zaman içinde ücrete dönüşmesi ve ücretlerin bu destek tutarı kadar azaltılarak (yani nakit yemek yardımına dönüştürülerek) hakkın ortadan kalkması bile söz konusu olabilir.

Tabii ki bu değişikliğin iki açıdan vergi kaybına sebep olacağı da söylenebilir.

Öncelikle sağlanacak bu destek ile belli bir miktarda gelir vergisi tahsilatından vazgeçileceği açık. İkinci olarak, yemek kartı sektörünün kayıt dışı ile mücadelede verdiği destekten mahrum kalınacak.

Yemek kartı sektörü, henüz yemek yenilmeden yemeğe ait KDV’nin peşin olarak devlete ödenmesini ve yemek satıcısı üye firmaların (lokanta, restoran, büfe vs.) fatura düzenlemesini sağlayan, bu yönüyle de gerek KDV gerekse gelir/kurumlar vergisi tahsilatını destekleyen bir sektör.

Umarım böyle bir düzenleme yapılmasına karar verilirken bu hususlar değerlendirilmiştir.

Yurt dışındaki inşaat projelerinde çalıştırılan işçilerle ilgili gelir vergisi

Mevcut yasal düzenlemeye göre, Türkiye'de yerleşmiş olanlar ve yerleşmiş sayılan gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden “tam mükellefiyet” esasında vergilendiriliyorlar.

İkametgahı (yerleşim yeri) Türkiye'de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar Türkiye’de yerleşmiş (mukim) sayılıyorlar. Tabii ki ilgili ülke ile imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması varsa bunun dikkate alınması lâzım.

Türkiye’den yurt dışı inşaat projeleri için yurt dışına gönderilen kişilere yurt dışındaki çalışmaları karşılığında ödenen ücretlerden yurt dışında gelir vergisi ödeniyorsa, Türkiye’de ayrıca gelir vergisi alınmıyor.

Bu durumdaki kişilere yurt dışındaki çalışmaları karşılığında Türkiye’de (kendisi veya eşi adına açılan hesaplara) ücret ödemesi yapılırsa, bu ödemeler Türkiye’de gelir vergisine tabi tutulur mu?

Bence tutulmaması gerekir, çünkü hizmet yabancı ülkede veriliyor, vergisinin de o ülke tarafından tahsil edilmesi gerekir. Bu vergi, ödeme Türkiye’de yapılmak suretiyle ilgili ülkeye ödenmezse, Türkiye karşı ülkenin tahsil edemediği vergiyi tahsil edemez. Çünkü kayba uğratılan vergi Türkiye’nin değil yabancı ülkenin vergisidir. Ancak maalesef bu konularda yapılan vergi incelemeleri böyle bir istisna talebini gündeme taşıdı. Yapılan açıklamalardan tam olarak ne tür bir düzenleme yapılacağı anlaşılmıyor. Ancak sorun bu olduğu için bu soruna yönelik bir düzenleme yapılacağını tahmin ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklaması aynen şöyle:

"İnşaat, bakım, onarım, montaj gibi işleri ve teknik hizmetlerde Türk vatandaşlarını çalıştıran işletmelerimiz bu kişiler için gelir vergisi ödemeyecekler. Bu uygulamayla amacımız, yurt dışında inşaat projesi yürüten firmalarımızın kendi vatandaşlarımızı istihdam etmelerini desteklemektir."

Elektrik, doğalgaz ve ısınma destek ödemelerinde gelir vergisi ve SGK prim istisnası

Mevcut yasal düzenlemeye göre, çalışanlara yapılan elektrik, doğalgaz ve ısınma destek ödemeleri üzerinden gelir vergisi ve SGK prim kesintisi yapılması gerekiyor.

Bu konuda yapılan açıklama şöyle:

Çalışanlara yapılacak elektrik ve doğal gaz ödemelerinden vergi ve prim yükünün kaldırılmasıyla ilgilidir. İşverenlerin 2023 Nisan ayı sonuna kadar çalışanlarına yapacakları elektrik, doğal gaz ve ısınma gideri desteklerinin 1000 liraya kadar olan kısmını hem gelir vergisinden hem de sigorta prim kesintisinden muaf tutuyoruz."

Bu açıklamadan desteğin aylık bin TL ve geçici bir süre için (yani 2023 sonuna kadar) uygulanacağını anlıyoruz. Desteğin bu giderler için ayrı ayrı değil toplam olarak aylık bin TL olacağı da anlaşılıyor.

Bu yazı için son sözlerim...

Yukarıda açıklamaya çalıştığım, çalışanlar lehine yapılması düşünülen değişiklikler, seçim hazırlıklarının son hızla yürütüldüğünü gösteriyor. Hükûmet, finansmanına devletin vergi almayarak kısmen katıldığı destek ödemelerini işverenlerin yapacağını öngörüyor olmalı. Mevcut durumda bu ödemeler zaten çoğunlukla yapılmadığı için vazgeçildiği söylenen vergilerin fiilen tahsil edilmediğini söylemek yanlış olmaz. Yemek uygulamasında ise verilen yemek bedelinin istisna haddinin altında kalması halinde vergi tahsil edilmiyor, üstünde ise aşan kısım üzerinden vergi hesaplanıyor.

Demek ki yapılması düşünülen düzenlemeler ile tahsil edilmekte olan vergilerden vazgeçilmiş olunmuyor. Sadece istisna kapsamına alınan destek ödemelerinin işverenlerce yapılması teşvik ediliyor.

Erdoğan Sağlam kimdir?

Erdoğan Sağlam Ankara’da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor.

Liseyi İstanbul Maliye Okulu’nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir.

Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı.  

İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye’ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor.

Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor.

2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020’den itibaren T24’te yazmaya başladı.

Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir.

Yazarın Diğer Yazıları

İhracat ve üretim faaliyetlerinin birlikte yapılması halinde 1 veya 5 puan kurumlar vergisi indirimi nasıl uygulanacak?

Nasıl ki KDV uygulamasında, mükellef lehine bir yorumla indirilemeyen KDV’nin öncelikle iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklandığı kabul ediliyorsa, KV indirim uygulamasında da benzer bir yaklaşım sergilenebilir

2023 yılının son çeyreğine ilişkin amortismanlar eksik mi ayrıldı?

Tüm mükellefler bu konuya odaklanmış vaziyette, benim tahminim bu hafta içinde birinci geçici vergi dönemi için enflasyon düzeltmesinin yapılmayacağının açıklanacağı yönünde. Sanırım enflasyon düzeltmesinin 6 aylık periyotlarla yapılması esası benimsenecek

Gıda maddelerinde yorum yoluyla KDV oranı artırılmak isteniyor

Lokanta ve kafe gibi yerlerde satılan gıda maddeleri için yüzde 10 KDV uygulatılmak isteniyorsa, bunun yolu böyle zorlama yorumlarla değil, Cumhurbaşkanı kararı ile oranı artırmaktır. Eğer bu düzenlemede ısrar edilirse iptal edilme olasılığı çok yüksektir.