13 Ekim 2009

Soyadlardan kaybettiniz!

Levent Kırca Levent Erdoğan, Uğur Yücel Uğur Atalay, Timuçin Esen Timuçin Akman olsaydı...

Levent Kırca Levent Erdoğan, Uğur Yücel Uğur Atalay, Timuçin Esen Timuçin Akman olsaydı, kimse onlara peş peşe soru sormaya, tacizkârca takip etmeye cüret edemezdi.

Levent Kırca Başbakan'dan daha mı değersiz, Uğur Yücel İçişleri Bakanı'ndan daha mı kıymetsiz, Timuçin Esen eski RTÜK Başkanı'ndan daha mı önemsiz?

Başbakan Erdoğan’a “başı açık kadınlardan en çok hangisini beğeniyorsunuz ya da platonik aşka inanmıyormuşsunuz, kaç tane gerçek aşkınız oldu” diye sorma cesaretini gösteremeyen bir gazeteci Levent Kırca’yı yemek yediği kadınla görüntüleme ve sorgulama hakkına sahip mi?

Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’a “RTÜK üyesi kadının üzerine yürüme fütursuzluğunuzun nedeni, evde eşinizin ya da Deniz Feneri'nde ağzını açanın üzerine yürüme alışkanlığınızın sonucu olabilir mi” diye sorma cesaretini gösteremeyen bir gazeteci, Timuçin Esen’in yolunu kesme, gözüne fener tutar gibi kamerayı dayama hakkına sahip mi?

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a “Kaçırılan çocukları hâlâ neden bulamadınız, hâlâ neden özel ekipler kurmadınız, o çocukların çığlıkları gece kulaklarınızda çınlıyor mu” diye sorma cesaretini gösteremeyen bir gazeteci, Uğur Yücel’i gece vakti sokaklarda sıkıştırıp, yerlere düşürme hakkına sahip mi?

Bu dönemde politikacılara soru soramayan ya da soru sordurulmayan ya da zaten bu soruları ve cevapları yayımlama imkânı olmayan gazeteciler ve gazeteci yöneticiler, çıkış yolunu aktörlerin, aktrislerin hayatlarını adım adım izlemekte, ünlülerin iç çamaşırlarını röntgenlemekte, onların bütün sırlarını ifşa etmekte buluyorlar.

Oyunlarıyla, filmleriyle, dizileriyle her yaştan, her çevreden insanın sevgisini kazanmış bu insanlar da harcanırsa, geriye seveceğimiz bir şey kalmayacak. Türkiye’nin değerleri birer birer yok edilirken, değerli işler yapanlara sahip çıkmalıyız, Saygı duymalıyız.

 

Yine gazete manşetleri bir evliliği yıkmak üzere 

HAYAT = BİR FİLM

FİLMİN OYUNCULARI: BİRÇOK GÜZEL KADIN VE ERKEK

FİLMİN KONUSU: EVLİ BİR ÜNLÜ ÇİFTİN ÇATIRDATILAN EVLİLİĞİ.

NEDENİ İSE; KOCANIN BİR ARABANIN İÇİNDE YABANCI BİR KADINLA GÖRÜNTÜLENMESİ.

ÜNLÜ ÇİFTİN ADI: DEFNE İLE EREN

Adam “Karımı seviyorum” diye çırpınıyor, kadın konuşmuyor, gazeteler her gün soruyor “Ne zaman boşanacaklar?”

Kadına çevrilen kafalar, kadını cellat olarak görmek istiyor. ”kocanı as,kocanı as, ipe çek, giyotini boynuna indir, kocanı as...”

Arenanın ortasına aldatan (aldattığından tam da emin değiller) kocayı koymuşlar. Gazete manşetleriyle,köşe yazılarıyla ahaliyi arenaya toplamışlar, “intikam” diye bağırtıyorlar. Aldatılan kadına tebliğ ettikleri cellatlık görevini yerine getirmesini bekliyorlar. ”Kocanı boşa, kocanı boşa, kocanı cezalandır” sesleriyle inliyor ortalık.

Kadın hayat filminde kocasının o yabancı kadınla ne yaptığını bile bilmiyor daha. Gazetecinin çektiği bir arabanın içindeki yabancı kadın ve kocasının fotografı milyonlarca insanın önünde duruyor. Milyonlarca göz kadına bakıyor. Kadın kimsenin yüzüne bakamıyor, utandırılıyor, utandırılıyor. Bu utançtan kurtulması için kocasını kurban etmesi bekleniyor.

Sorgusuz mahkûmiyet, katillik kutsanıyor. Kadının boşanma davası açıp, aileyi dağıtması alkışlanıyor,  çocukların babasız kalması doğal ceza kabul ediliyor.

Kadın kocasını boşamasa onursuz, aldatılmaya müstehak kadın durumuna düşecek. Kadın onur sınavına çekiliyor.

Filmdeki adamı yakıp, kadını katil ettiklerinde kim ne kazanacak?

Bu manşetleri atan gazetecilerin kendi hayat filmleri nasıl akıyor acaba?

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"