"Çocuklar ölüyor" demek PKK propagandası.
" Kadınlar ölüyor" demek PKK'ya yardım ve yataklık.
" Barış istiyorum" demek vatan hainliği.
"Susma sustukça sıra sana gelecek" tespitinin doğruluğunu Beyaz da şaşırmaktan öte şok geçirerek öğrendi.
Beyaz sustu, sadece susarak dinledi.
Programına Diyarbakır'dan telefonla bağlanan, sesi titreyerek "çocuklar ve kadınlar ölüyor" diyen kadının karşısında Beyaz vicdan duygusuna yenik düşerek, seyircilerin bu sesi alkışlamasına katılmıştı.
Ne yapacaktı? Herkesin bildiği doğruya Beyaz yalan mı diyecekti!
Telefondaki kadın "çocukları ve kadınları devlet öldürüyor, güvenlik güçleri öldürüyor" demedi.
Devleti, hükümeti suçlamadı.
Buna rağmen Beyaz PKK propagandasına destek vermekle suçlandı, hakkında soruşturma açıldı.
Beyaz'ın Kanal D'deki savunması felaketti
Polis çocuğu olduğunu belirten Beyaz; devletine, milletine, bayrağına, vatanına bağlılığını vurgulayarak, herkesten özür diledi. Canlı yayında donup kaldığını, ne yapacağını bilemediğini söyledi.
Yazık ki; ne vicdanlı, ne şuurlu, ne gerçekçi, ne ikna ediciydi.
Beyaz; " kör müsünüz, sağır mısınız, kadınlar ve çocuklar ölmüyor mu" diye sorabilecek bir şahsiyet değil anladık.
Peki; "Öncelikle PKK'nın sorumlu olduğu kadın ve çocuk ölümlerini dile getiren bir kadını yayında tutmakta hiç bir sakınca görmedim" savunmasını yapacak akıl danesi yok muydu? Yokmuş, anladık.
Tabii Beyaz'a değil, arkasındaki otoriteye bakmalıyız. O otorite Doğan Grubu.
Doğan Grubu panikte
Panik ve korkuyla verilen tepkiler yanlış yaptırır.
Beyaz'ın savunmasında olduğu gibi suçsuzken, suçlu duruma düşersiniz.
Doğan grubunun PKK ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen, bu yöndeki suçlamalara karşı kendini aklama çabaları onları çekildikleri batakta boğar.
Çekildikleri bataktan hemen çıkmaları gerekir.
Örnek; yolsuzluk suçlamalarında hükümet ne yaptıysa , aynısını yapmaları akılcı olur.
Hükümet; "biz yolsuzluk yapmıyoruz, hırsız değiliz" diye savunma yapmadı.
Hükümet; "bize karşı darbe yapılmak istendi, paralel yapı yargıyı kuşattı, yalanlarla, montajlarla, iftiralarla bizi devirmeye çalıştı" savunmasıyla konuyu kapattı.
Bu örnekten yola çıkarak; Doğan Grubu; "Türkiye bölünsün istemiyoruz, Ortadoğu'daki enerji savaşlarında ülkemizin parçalanmasını istemiyoruz, Kürt Türk çatışmasını körükleyenlere karşı barış istiyoruz, biz de çözümün parçası olmak istiyoruz, çözüm için her formülü tartışmak istiyoruz " söylemiyle ortaya çıkamıyor mu?
Kaldı ki; Doğan grubunun gerçekten, tam da böyle düşündüğünü biliyoruz.
Buna rağmen tutukluk yapmalarının nedeni korku ve panik.
Doğan Grubu karar vermeli, direnecek mi?
Doğan grubu evrensel yayıncılık ilkelerine bağlı kalarak yayıncılık yapacak mı, yapmayacak mı?
Yapacaksa; bedeli çok ağır olabilir. Doğan Grubu sadece maddi varlığını kaybetmekten korkmuyor, aynı zamanda çeşitli suçlamalarla yargılanmaktan, mahkum edilmekten korkuyor.
Korkusu yersiz mi? Değil tabii ki. Korkmakta haklı mı? Haklı. Korkunun ecele faydası var mı? Yok.
Teslim olacak mı?
Diğer alternatif; Doğan Grubunun kayıtsız, şartsız teslim olması mı? Evet.
Bu durumda grup, hükümetin en etkili propaganda aracı olacak. İzlenme oranı yüksek televizyonlarıyla, tirajı yüksek gazeteleriyle yandaş basının beceremediğini becerecek. Peki Doğan grubu bu propagandayı aynı ekiple yapabilir mi? Hayır.
Ekibinin bir kısmı propaganda aracı olmayı kabul eder. Bir kısmı kabul etmez. Hadi diyelim; grup gerçek gazetecileri attı, arazisini propaganda elemanlarına tahsis etti. Ne olacak? Yandaş basından farkı kalmayacak. Doğan gücünü, etkisini yitirecek. Gücünü ve etkisini kaybedene kadar hükümetin işine yine de yarar mı? Yarar. Doğan Grubu işe yaradığı sürece varlığını sürdürür mü, sürdürür. Sonra ne olur? Sonra; değeri kalmayan televizyonlarını ve gazetelerini buruşturarak çöpe atarlar.
Olmayacak duaya amin demek çıkış yolu değil
Doğan grubu hükümetle ne kadar uzlaşmaya çalışırsa çalışsın; inanç, ideoloji, kültürel donanım bazında farklı yapıya sahip olduğundan ve gen düzeneğini değiştiremeyeceği için bu kaynaşmanın mümkün olmayacağını görmesi gerekiyor.
Mesele uzlaşma, orta yol bulma değil çünkü. Mesele tam biat ile, bir kap içinde erimek.
Farklı bileşimde olan maddeler aynı kap içinde eriyemezler.
Peki ne yapmalı?
Doğan Grubu, Fox gibi yabancı ortaklar arayabilir. Hükümet buna karşı olsa da, ortaklık kurmak için hala yasal hakları var. Bugünkü siyasi ortamı fırsat görüp Doğan grubuna değerinin altında yatırım yaparak, ortaklık kapmak isteyen yabancı yatırımcılar caydırıcı olmamalıdır. Çünkü Doğan grubunun değeri bu gidişle zaten dramatik azalma eğrisine geçmiştir. Eldeki bulgurdan da olmadan yabancı ortaklarla anlaşmaya varılabilir.
Bugün için haberciliğe dair acil öneri
Haberciliği acilen, en azından TRT WORLD çizgisine oturtabilirsiniz. Evrensel habercilik ilkelerine sahip çıkarak, Türkiye sınırlarına sıkışmayarak , haberciliği uluslararası boyutlara taşıyabilirsiniz. TRT WORLD bunu yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz.
Bu çizgide de ratinge sıkışıp, kalmayın. Ne şiş yansın, ne kebapla gitmiyor işte. Buraya kadar.