Referandumda hayır oyu veren yüzde 42 neden korkuyor acaba?
Zor bir soru. Cevabını bulmak için araştırma şirketleri, iktidar partisinin kadın kolları, il teşkilatları çok çalışmalı.
Neden korkuluyor acaba?
Hanefi Avcı’nın tutuklanması başlıbaşına korkunun nedeni olabilir mi, diye sorulmasın. Bekir Çoşkun’un gazeteden atılması başlıbaşına korkunun nedeni olabilir mi, diye sorulmasın. Tophane saldırısı başlıbaşına korkunun nedeni olabilir mi, diye sorulmasın. Sadece son bir haftanın üç olayı korkmaya yeterli neden mi, diye sorulmasın. Çünkü alınacak “Evet” cevabı istenen cevap değil.
İstenen cevaplar
“Başörtülüler ülkeyi sardı, kısa etekle dolaşamıyoruz, içki yasaklandı, içemiyoruz” cevapları ile korkunun nedenleri şekil şemaile indirgenmek isteniyor. Korkular şekilsel ise, korkunun sadece hezeyan, paranoya, laf kalabalığından ibaret olduğunu söylemek kolay, çok kolay olacak.
Fotoğraflara bakın
Avrupa’da göstermek için başörtülü kadınlarla, boyalı saçlı kadınların sokaklarda yan yana yürüdükleri fotoğraflar çekiliyor. Türkiye’yi tanıtım afişlerinde balık, rakı, cami, boğaz aynı karede yer alıyor. Bu fotoğraflar gerçek değil mi, gerçek. İşte size korkunun saçmalığının kanıtları. Yetmez mi, yeter.
Herkesin dinlenmesinden, istenenin kanıtsız, keyfi tutuklanmasından, muhaliflerin susturulmasından ise hiç söz etmeyin.
Hemen alırsınız cevabınızı
“Yargının bağımsızlığı... Adaletin dokunulmazlığı... Hukuk devletinin üstünlüğü...” hazır paket cevaptır. Yetmez mi?
Korkunun asıl nedenlerinin üzeri üç cümleyle örtülür. Solculara yapılan işkencede bizzat yer aldığı bilinen Hanefi Avcı, solcu örgütle işbirliği yaptığı suçlamasıyla cezaevine konuyor.
Hanefi Avcı’yı savunmak bile solculara düşüyor. Bu bile korkunç değil mi sizce?