27 Eylül 2015

Kim daha delikanlı; R. T. Erdoğan mı, Aydın Doğan mı?

Aydın Doğan bir onur mücadelesi, basın mücadelesi veriyor, delikanlıca ortaya çıkıyor.

Erdoğan "Kasımpaşalıyım" dedi, kostak kostak yürüyerek tırmandı merdivenleri, oturdu zirveye, titretti cümle alemi. Medya patronlarını bir bir dizdi karşısına boyun eğdirdi , yetmedi onlara bellerini bükerek reverans yapmasını öğretti. 

Seçimlerde zafer bayrağını dikemeyince; ne Kürt bıraktı, ne milliyetçi, ne cumhuriyetçi. Hepsine cephe aldı, kükredi.

 

Ve Aydın Doğan

 

Bir toprak adamı,
bir basın sevdalısı,
serveti eritilen 80 yaşındaki bir delikanlı, nefesi yettiği kadar sesini yükseltti:
"Ben de Kelkit'liyim."

Yani sen delikanlıysan, ben de delikanlıyım diye çıktı meydana. Devam etti:
"Ben de milliyetçiyim, ben de vatanseverim, benim ağzımdan çıkmayan sözleri bana mal etmeyin.”

Aydın Doğan diğer medya patronları gibi beline kadar eğilmedi, boyun bile bükmedi, korkudan ağlamadı, servetini kaybetmemek için kapılarda kul köle olmayı reddetti.

Üstelik Aydın Doğan'ı gazetesi Hürriyet basıldığı zaman koruyacak, kefenlerini giyip ona siper olacak neferler yoktu.

 

Gazetesinin genel yayın yönetmeni Sedat Ergin

 

Batı terbiyesi ile büyümüş, doğu batı sentezini yapmış, sesini yükseltmeyi bile şiddet sayan Sedat Ergin mi Aydın Doğan'ı koruyabilecek? 

Cumhuriyet beyefendisi olarak yetişmiş, edebi dil kullanan Doğan Hızlan mı koruyabilecek?

Basına kırk yıl emek vermiş, şiddete geçit vermemiş , yıpranmış ama hâlâ can havliyle direnen yaşlı yazı işleri kadrosu mu koruyabilecek?

Sürekli aldıkları tehdit mektuplarına, telefonlarına rağmen basın ahlakından sapmayan köşe yazarlarımı koruyabilecek?

Evini geçindirme telaşıyla koşuşturan, her an işsiz kalma korkusuyla yaşayan genç arkadaşlar mı koruyabilecek?

 

Ve kızları

 

Bütün medya yükü omuzlarına yıkılan, kapıya yığılan müfettişlerle boğuşan dört kız evladı mı koruyabilecek?

Ya da O’nu medyadaki diğer meslektaşları mı koruyabilecek?

 

Heybetli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

 

Devletin bütün gücünü, askerini, polisini, istihbaratını, yargısını, kurumlarını, AKP gençlik örgütünü elinde tutan Kasımpaşalı Erdoğan'ın karşısına şimdi koruma gücü olmayan Aydın Doğan dikiliyor. 

"Ben de Kelkitliyim" diyor.

Aydın Doğan bir onur mücadelesi, basın mücadelesi veriyor. Delikanlıca ortaya çıkıyor.

 

Ne olacak bu hesaplaşmanın sonu?

 

Bizim bildiğimiz delikanlılıkta kavga, dövüş, hesaplaşma eşit şartlarda yapılır. Şartlar Aydın Doğan'ın tamamen aleyhine.

Bu şartlarda düello yapılmaz, yapılırsa düello olmaz. Kılıç kalkan muharebesi olmaz.

Olsa olsa infaz olur. İnfaz etmek de delikanlılığa sığmaz.

Bizim öğrendiğimiz delikanlılıkta kartlar eşit dağıtılır, hileli zar kullanılmaz, çelme takılmaz, yalan söylenmez, aynı cüssede olanlar dövüşe girer.

Kasımpaşalılık raconunda da delikanlılık bu değil midir? Yoksa biz mi yanlış öğrenmişiz delikanlılığı?

 

Aydın Doğan diyor ki?

 

"Ben de Kelkitli'yim." Yani bir gün gelir insanlar gücünü sınamadan da "delikanlıyım" diye ortaya çıkarlar. Onurlarını, şereflerini, değerlerini korumak için gözlerini karartırlar.

Şimdi bir kere daha sormamız gerekir; kim daha delikanlı ? 

 

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"