Yoksayılanlar, varlık gösterebildiklerinde soykırım yapıyorlar. Nefret edilenler, fırsatını bulduklarında intikam alıyorlar. Ezilenler kurtulduklarında diktatör oluyorlar.
Bir diktatör Hitler’in zulmü bugün yahudilere zulüm yaptırıyor. Yahudiler Filistin halkını eziyorlar, nefret ediyorlar, yok sayıyorlar. Aynı tezgâhlardan geçmiş olan Yahudiler yarın Filistinlilerin intikamından korkmuyorlar mı? Bu döngü kırılamaz mı, kırılmazsa kötülük biter mi?
İlkel yüksek koltuk
Yüksek bir koltuğa oturan zekaları, becerileri gelişmiş, eğitimli Yahudiler Türk büyükelçisini alçak bir koltuğa oturtacak ilkellikte davrandıklarında Hitler’i yeniden canlandırdılar. Türkiye’den nasıl tepki aldılar? “aynı şekilde karşılık görecekler” tepkisini aldılar. Bu “nefret nefret” oyununu ABD Davos’tan bu yana neden seyrediyor acaba? İsrail, ABD’ye de kafa tutmaya başladığı için mi, bölgedeki güçlü dostu Türkiye ile karşı karşıya gelmesine suskun kalıyor ABD?
Bu durumun açılımını Mete Çubukçu, T24'teki köşesinde çok net yapıyor.
Yahudiler bir yana
Yahudileri bir kenara bırakıyorum. Her milletin, tabii Türk milletinin de iyisi olur, kötüsü olur.
Son yıllarda kötü ruhların çoğaldığının farkında mısınız?
Üreten, gelişen, büyüyen insanları boğazlamak için ava çıkan çirkin ellerin Frankenstein gibi uzayan kanlı tırnakları, tepindikçe büyüyen özgüvensiz egoları, kıskançlıkla, nefretle beslenen ezik kalmış kişilikleri, çok çabalasalar da evrenselleşemeyen beyinleri, analitik düşünceyi inşa edemeyen çürük kirişler üzerinde yükselen gecekondu kimlikleri ne kadar çok görmeye, duymaya, okumaya başladık son zamanlarda.
Sevmeyi hiç bilmeyen kötü ruhların yerini bir gün iyi ruhlar alacak mı?
Nankör insanların yerine, ölesiye dövülmesine rağmen, kendisini dilendiren annesinden bile kopmak istemeyen yüce gönüllü, sevgi pınarı çocuklar geçebilecek mi?
İnanıyorum, kaybet kaybet oyununda telef olanlar, birgün kazan kazan oyununu oynamak zorunda kalacaklar.