08 Aralık 2010

DÜN’DE ÖZGÜRSÜN, BUGÜN’DE TUTSAK

Özgürlük istiyorsan Rodin’in heykeli “düşünen adam” gibi duracaksın. Düşündüğünü herkes anlayacak ama...

Özgürlük istiyorsan Rodin’in heykeli “düşünen adam” gibi duracaksın. Düşündüğünü herkes anlayacak ama ne düşündüğünü bilmeyecek, sesini duymayacak.
Özgürlük istiyorsan Yılmaz Güney olma hakkın da var şayet öleceksen. Ahmet Kaya olma hakkın da var eğer mezarını erkenden yurt dışına taşıyacaksan.
Yaşar Kemal olma hakkın da var ama o kadar yaşlandıysan, köşene çekilmişsen, edebiyatın en derin sularında yüzüyorsan. Fazıl Say olma hakkın ise yok örneğin.
Gençsen, ölmeye niyetin yoksa, ülkeyi terk etmeyeceksen, değiştirme gücün varsa o zaman vaziyetin farklı. Önce özgürlüğün ne olduğunu öğreneceksin. Özgürlük sokaklara çıkıp, yollarda yürüyüp, bağırmak değildir. Özgürlük evle okul arasında kafanı yerden kaldırmayarak gidip gelmektir.
Özgürlük erkeklerle el ele parkta gezmek, aşık olmak ,aşkını öpmek değildir. Özgürlük türbanı takıp,ailenin bulup,uygun gördüğü adamla evlenmektir.
Özgürlük çalışmak, erkeğe bağlı olmamak, kendi hayatını kurmak değildir. Özgürlük üç çocuk doğurup, evde oturmak, kocanın buyruklarına uymaktır.
Özgürlük çocuklarını “uzayda hayat var mı, uzayın yaratıcısı kim, dünya dışında din var mı, peygamberler uzayı görmüş mü” sorularını soracak kıvamda yetiştirmek değildir. Özgürlük çocuklarını ana okuldan itibaren tek bir din kitabına göre biçimlendirip, kutsal kitabın öğretileri dışındaki bilgilere aklını kapatmaktır.
Özgürlük her şeyi bilen! büyüklere sorgulayarak bakmak değil, özgürlük biat ederek, tapınmaktan zevk almaktır.
Yumurta satın alabilir, o yumurtayı fırlatabilenin özgürlüğü olamaz. Yumurtaya, domatese tamah edip, şükredenin özgürlüğü olabilir. Özgürlük ülke yönetimindekileri eleştirmek değildir.
Özgürlük askeri vesayet kalsa da kalmasa da, ülke askeri vesayetle yönetiliyor diye bağırmaktır. Her daim 12 Eylül rejiminden yakınmaktır, 30 yıl geçse de darbenin acılarını depreştirmektir,12 Mart’ı unutturmamaktır, yılda birkaç defa Menderes’e ağıt yakmaktır.
Gençsen ve geçmişin hesaplarında boğulmayıp, bugünü görüyorsan, bugün olan bitene karşı çıkıp,engellemeye çalışıyorsan hak ettiğin dayaktır, biber gazıdır.
Bugün “insan hakları nerede?” diye soramazsın. Soracaksan “Geçmişte insan hakları neredeydi?”diye soracaksın.
Özgürlük Wikileaks dökümanlarını incelemek değildir.
Amerikalılar Türkiye’de İslami bir rejim kuruluyor tespiti yapmışlar, hükümet bu tespitten mi rahatsız?
Amerikalılar yönetici kademesindekilerin yolsuzluk yaptığını iddia etmişler, hükümet bundan mı rahatsız, onlarca yolsuzluk dosyası dokunulmazlık nedeniyle raflarda beklemiyor mu?
Başbakanın İsviçre bankalarında hesabı yoksa ,başka ülkelerin ya da kendi ülkesinin bankalarında da hesabı yok mu,varsa ne kadar,nereden kazanmış diye sorulması mı rahatsızlığın kaynağı? Diye sorgulamak özgürlük değildir.
Bir tek bugünü sorgulamayacaksın. Bugün ki düzene muhalif olmayacaksın. Bugünden öncesi serbest. Dün’de özgürsün, Bugün’de tutsak.

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"