Bir kişiye karşı üç kişi saldırmışsınız. Ahmet Hakan yine iyi savurmuş saldırıyı. Siz de kavga raconu bile yok. Tabii ama.... Bu bir kavga değil. Bu bir siyasi saldırı.
Sözünüzün, aklınızın yetmediği yerde tekmeliyor, yumrukluyorsunuz. Ahmet Hakan'ın aklı sizde yok diye, onun bilgi birikimi siz de yok diye saldırıyorsunuz. Ancak önemli olan size bu saldırı talimatını ve hakkını kimin verdiği.
Gazeteciler kime karşı savunacaklar kendilerini?
Gazeteciler kimlerin saldırısına karşı önlem almalılar? Korumayı kimlere karşı nereden istemeliler? Kim bunlar?
Gazetecilik yani soru sormak, gerçekleri yazmak yaralanmayı, hapse atılmayı hatta ölmeyi göze almak mı demek Türkiye'de?
Kimdir gazetecilere saldıranlar?
Saldıranları ve saldırganları azmettirenleri her şeye kadir Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin hemen yakalayıp, ağır cezalara mahkum etmesini istiyoruz. İstemeyenler varsa bir adım öne çıkma cesareti göstersinler ki, biz de tanıyalım onları.
Saldırganlar ve azmettirenler ortaya çıkarılmazsa bunun sorumlusu İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü mü olacak? Sorumluluk yine bürokratlara mı kalacak?
Saldırganların evlatları mı bu ülkeyi şaha kaldıracak?
Siz Ahmet Hakan'a saldırı planı yaparken, Mars'ta su bulundu biliyor musunuz?
Körlüğün tedavisinde kök hücrenin etkili olacağı tespit edildi biliyor musunuz?
Bu hayatın temellerinin matematik, fizik, kimya, biyoloji bilimine dayandığını biliyor musunuz?
Hayır siz hiç bir şey bilmiyorsunuz. Size buyurmuşlar, ezberletmişler ve beyninizin çalışmaması için eğitmişler.
Sizin evlatlarınız mı bu ülkeyi yönetecek? Ne bu ülke, ne bu dünya, ne bu hayat sizlere kalır.
Hükümetlerin değilse de, doğanın bir adaleti vardır.
Siz istiyorsanız daha iyi bir hayat için, cennete ulaşmak için öbür dünyaya göçün hemen.
Biz bu dünyada yaşayıp, cenneti hepimiz için en azından ölene kadar bu dünyada kurmak istiyoruz.