Azarlana azarlana büyüdük. Soru sormamıza izin vermeyen, talimatlarını yerine getirmemizi bekleyen anne babalarımız ve “Dersi kaynatmak mı istiyorsun, yoksa kaz kafalı mısın?” diye çenemizi kapatan öğretmenlerimiz sağ olsun.
Bize düşünmeyi, sormayı unutturdular; söylenenleri yapan efendi (!) çocuklar yetiştirdiler.
Büyüdükçe, biz de büyüklerimizin modeli haline geldik. “Biz annemizden, babamızdan böyle gördük” diyerek soru soranlara kızdık.
Sormak tenkit etmek, inanmamak manasına gelirdi; kabul edilemezdi, basacaktın azarı.
Büyükleri tenkit etmek kimin, ne haddineydi; herkes yerini bilmeliydi, önüne bakmalıydı, işini yapmalıydı, şükretmeliydi.
Bizim örf ve adetlerimiz gereği büyüklerine saygı göstermeyenler, çok konuşanlar, azarı hak ederler.
Bunca icraatı yapanlara karşı uzayan pabuç gibi diller susturulmalıdır.
Aile terbiyesi almamış olanlar, çok soru sorarlar, her şeyi sorgulayıp toplumun ahlak yapısını bozarlar, azarı hak ederler.
Üstün fikirler üreten, büyük işler yapan adamları takdir etmeyenler, alkışlamayanlar azarı hak ederler.
Kimse savcılığa soyunmasın
Soru soracaksa savcılar sorar, savcılar sorgular o kadar. Savcıların bile hepsi makbul adam değildir.
Savcılığa soyunup, halı altını kontrol edenler nankördür.
Nankörlük affedilmez. Nankörleri sadece azarlamazlar, bir de döverler. Sopa yemek isteyen nankörler, nankörlüklerine devam ederlerse başlarına gelecekler vardır. Kendilerinden önceki nankörlerin başına neler geldi; bir dönüp baksınlar belki akılları başlarına gelir.
Bu nankörler, zamanında anne babalarından yeterince kötek yememişler. Basacaksın kalayı, akıldan, izandan biraz nasiplerini alsınlar.
Hiçbirinin gözünün yaşına bakmayacaksın, birini alttan alsan, diğerine kötü örnek olur; acımayacaksın, acımayacaksın ki mum gibi çocukların önü açılsın.
Azarlayacaksın kardeşim, azarlayacaksın ki tepene çıkmasınlar.
Azarlayacaksın ki gücünü hissetsinler, azarlayacaksın ki korksunlar, sussunlar.
Bravo büyüklerimize!
Annelerimizin, babalarımızın, öğretmenlerimizin kudretinin yetmediği yerde azarlama sorumluluğunu, görevini anne, baba ve öğretmenlerimizin seçtiği kişiler devraldı.
Efendi (!) çocuklar da yine benzer kişileri seçecekler.
Ailelerine layık olacaklar.
Hâlâ susmayıp çok konuşanlar, soru soranlar, yargılayanlar ise laf anlamayan kaz kafalılar.
Beni azarlayanlar da haklılar, çünkü ben de bir kaz kafalıyım.