18 Şubat 2024

"Anagold'da liç yığını birbirine tutunsun diye kullanılan çimentonun miktarını azalttılar"

15 yıldır madende çalıştığını söyleyen işçi, liç yığını için önceden her bir tona 30 kilo çimento kullanıldığını, H.B isimli müdürün işten çıkarılmasından sonra her ton başına 16 kilo çimento kullanıldığını söyledi

Anagold maden sahasındaki siyanürlü yığının kayması sonucu 9 çalışanın zehirli toprak altında kaldığı olayla ilgili çok iddia var…

Benim de konuştuğum işçilerin anlatımlarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar teyit etti ve "Buranın heyelandan önce tahliye edildiği, işçilerin sonradan kontrol amaçlı döndükleri sırada bu hadiseye yakalandıkları maalesef doğru" dedi.

Bakan Bayraktar her ne kadar "heyelan" dese de bir doğa olayı ile karşı karşıya değiliz.

Peki zehirli liç yığının kaydığı gün tam olarak ne yaşandı?

Adlarını vermek isteyemeyen -işsiz kalmaktan korktukları için- iki maden işçisi... Biri 15 yıldır diğeri ise 13 yıldır madende çalışıyor, olay gününü şöyle anlattılar; tabii ki isimlere dair iddiaları da vardı:

"Sabah 8 gibi toplantı oldu. Toplantıya katılanlar arasında mühendis ve üretim yetkilileri de vardı. Sahada (liç yığının olduğu bölge) bulunan operatör arkadaş geldi. Ayaklarını yere vurarak ve ellerini kaldırarak 'burası patlayacak, göçecek' uyarısı yaptı.

Şenol Demir (Tutuklanan mühendis) apar topar amirlere mail attı, çatlaklar oluşmuş, sıkıntı var diye. Sonrasında 40 ya da 50 kişi sahaya gitti. Müdürler, iş güvenliği uzmanları, jeofizik mühendisleri vardı gidenler arasında. Ölçümler aldılar. Ölçümlere göre, kaymanın olduğu günün gecesi saat 2.30'da oluşmuş çatlaklar.

İş güvenliğinden sorumlu H.Ş ve G. Hanım 'yolu kapatmamız' lazım dediler. Ama yolu çok üstten kestiler. Alan boşaltıldı. Oysa yolun daha aşağıdan kesilmesi gerekiyordu.



Sonrasında sorumlu olan kişiler tekrar toplantı aldılar. Öğlen yemeğinden sonra toprak altında kalan Ramazan Çimen dedi ki 'Arkadaşlar kesinlikle benden habersiz tehlikeli bölgeye kimse gitmesin. Saat 13.30 civarı operatörler dinlenme yerlerine geçtiler. Sonrasında beyaz yakalıların kullandığı aşağı ofiste K.M.A (Proses Mühendisi) ve Şenol Demir (Tutuklandı, Mühendis) toplantı yaptılar. Bunlara da Hüseyin Üstündağ (Tutuklandı, Proses Müdürü)'dan telefon geldi ve 'gidin sahayı kontrol edin, çatlakları nasıl kapatırız, üretime nasıl devam edebiliriz' diye…

Sonrasında Şenol Demir diyor ki K.M,A'ya 'Ben o sahaya girmem, kimseyi de sokmam'. K.M.A ise 'Senin gibi ben de sorumluyum, ben girerim' diyor ve arabasıyla çıkıyor.

Çıkarken ona iki yabancı da eşlik ediyor. Çünkü İngilizcesi iyi K.M.A'nın. Arabayla sahaya (liç yığını) gidiyorlar. Kenan Öz'ü (Toprak altında) arıyor telefonla. 'Sahayı gezeceğiz, yabancılar geldi onlara da sahayı göstereceğiz' diyor.

Toprak altında kalan Ramazan Çimen ve Kenan Öz o esnada aynı ofiste. Yıllardır birbirini tanıyan yakın arkadaşlar bunlar. Kenan Öz ve Ramazan Çimen telefondan sonra sahaya çıkıyorlar. Olay yerine varıyorlar. K.M.A ve iki yabancı konuğu ile birlikte en yukarıya çıkıyorlar. Orası güvenli bölge.

Ramazan Çimen ve Kenan Öz ise sahada ortadalar. Saat 14.28'de yığının hem sol hem de sağ tarafı çöküyor. Toprağın kaydığını görüyorlar ama kaçtıkları taraf da göçüyor. Ama kaymanın fazla olduğu yer dere yatağının, yani sosyal medyada gördüğünüz taraf… Maden sahasına daha az toprak kaydı. "

15 yıldır madende çalıştığını söyleyen işçi, liç yığını için önceden her bir tona 30 kilo çimento kullanıldığını, H.B isimli müdürün işten çıkarılmasından sonra her ton başına 16 kilo çimento kullanıldığını da söyledi:

"Maliyetliydi çünkü 30 kilo çimento. Müdürü de o yüzden işten çıkardılar. Çünkü çimento malzemenin birbirini tutmasını sağlıyor."

Zehirli toprağın kaymasında liç yığının 28 kattan 32-33 kata çıkarılmasının da etkili olduğunu belirten işçiler, "Düşünün her bir kat (basamaklı oluyor liç yığını) 8 metre yüksekliğinde" dediler.

Tutuklanan arasında işçileri, yöneticileri uyarın insanlar olduğunu, buna rağmen tutuklandığını savunan işçiler "Yetkisizler tutuklandı, sorumlular dışarda. Şenol Demir ve Sosyal Doğan'ın bir yetkisi yoktu. Şeytan yumağı burası, neler dönüyor neler. Operatörler canından oldu. İnsanlar gergin, birbirini suçluyor. Cinayetler bile olabilir burada."

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber Program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

Rojin Kabaiş’in babası 69 gündür adalet arıyor: Cinayet ihtimalini güçlendiren yeni bilgiler

Rojin’in kaybolduğu ve cenazesinin bulunduğu Bardaklı ve Molla Kasım köyünde cep telefonu iletişimini sağlayan üç firmanın baz bilgileri üzerinde Narin cinayetindeki gibi “daraltmış analiz” yapılacak mı?

"
"