31 Ağustos 2024

Ferzan Özpetek'in Altın Portakal sınavı: 'Kanun Hükmü' sansürünü yok saymak ya da festivali 'özür'le onurlandırmak...

Özgür Özel'in "Bütün belediyelerimize bir yazı gönderdik. Herhangi bir sebepten dolayı konser iptali aklınızdan geçiyorsa önce Cumhuriyet Halk Partisi'ne bildireceksiniz, onu bileceğiz" tedbiriyle özgürlükler genişletilemez

Muhalefetin oyun alanını kim belirliyor? İktidar mı çiziyor muhalefetin alanını? Pek çok emare bu soruları sorduruyor… Sanatçı Suavi'nin Beykoz'daki konserini bozkurt işaretleri yapan bir grubun engellemek istemesinin yarattığı korku ya da "hassas dengeler" Konya Seydişehir'e ulaşabildi… CHP'li Seydişehir Belediyesi Suavi'nin konserini iptal etti. Genel merkezden yöneticilere durumu aktardığını söyleyen Seydişehir Belediye Başkanı Hasan Ustaoğlu merkezden tepki almadığını ifade etti.

Konser iptalinde Seydişehir Ülkü Ocakları'nın etkili olduğu konuşuldu; her ne kadar Ustaoğlu söz konusu değil, emniyet tavsiye etti dese de… Gökçer Tahincioğlu'na konuşan Emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın dediği gibi "Hükümet galiba kendini korumak için sokağa ait bir grup her zaman kendi yanında olsun istiyor." Son iki yılda 30 festivalin iptal edildiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Seydişehir Belediyesi'nin iptal kararı için "maalesef" dedi.

Özel, iktidarın sınırı belirlediği bir muhalefet görüntüsünün aksine Suavi'yi ziyaret etti, Aydın Çine Belediyesi'nin iptal etme niyetine el koydu ve "benzer odakların" tehditlerinden söz etti.  

Festivallere, konserlere, panellere sınır koyan, engelleyen "odaklar" malum… Bazen dini hassasiyetleri öne çıkaran parti, dernekler, bazen valilik ve kaymakamlıklar, bazen de milliyetçi adresler ve bakanlıklar…

Hatırlayacaksınız, tarihinde iki kez iptal edilen Antalya Altın Portakal Festivali geçen yıl yaşanan siyasi baskıların yüküyle başlıyor.

Kanun Hükmünde Kararname ile işten atılan bir hekim ve bir öğretmenin hayatını anlatan Kanun Hükmü belgeseli sansüre uğramıştı. Gerekçe hayatı konu edilen öğretmenin yargılandığı davanın sürmesiydi.

O dönem festivalin yönetmeni olan Ahmet Boyacıoğlu önce yargı sürecinin tamamlandığını duyurarak Kanun Hükmü'nün festivale geri aldığını açıklamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu karara tepki olarak festivalden çekildiğini açıklamıştı. Boyacıoğlu geri adım atarak Kanun Hükmü belgeselini festivalden yeniden çıkardı. Sonrası malum, festival iptal edildi, Boyacıoğlu da görevden alındı. CHP'li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek "Festival siyaset üstüdür, hiç kimsenin siyasi emellerine malzeme ettirmeyeceğim" dese de bir sanat eserinin sansüre uğraması siyasetin bizzat konusudur. Siyasi baskının üretim özgürlüğünü nasıl ortadan kaldırdığını en yakından bilen, deneyimleyen çok sayıda yönetmen (kurmaca, kısa film ve belgesel film) filmini geri çekmişti. Jüri üyeleri de belgeselin geri alınmasını şart koşmuştu. Ama siyasi baskı galebe çaldı ve festival yapılamadı.

Bu yıl 61'incisi yapılacak Altın Portakal geçen yılın yüküyle başlıyor. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) bu yıl festivale jüri üyesi göndermeme kararı aldı. SİYAD, sansürün üzerinin örtüldüğü, özeleştiri verilmediği ve festivalin hazırlık aşamasında emek harcayan üyelerine ücretlerinin henüz ödenmediği gerekçesiyle festivale katılmayacak.

Zira SİYAD üyeleri ön jüri olarak film seçkilerinde görev alıyor ve bunun karşılığında da bir ücret ödeniyor.

Konuyu Altın Portakal'ın idari ev sahipliğini yapan ve Antalya Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan ANSET'in yöneticisi ve festivalin idari koordinatörü Cansel Çevikol Tuncer'e sordum.  

Tuncer, bir dönem SİYAD'ın genel sekreterliğini yapan ve festival yönetmeni olan Deniz Yavuz'un SİYAD'la görüştüğünü, geçen yıl nedeniyle ihtilaflı süreçten dolayı ödemelerin geciktiğini, ödenmesi için çalıştığını söyledi.

17 Eylül'de basının karşısına çıkacak ve festivalin içeriği ile ilgili açıklama yapacak Muhittin Böcek'in "sansür" yüküne değinip değinmeyeceğini göreceğiz. Zira bu "yük" unutulmuş değil.  

Aynı basın toplantısına katılması beklenen Altın Portakal'ın jüri başkanı yönetmen Ferzan Özpetek, prestijli bir festivalde üretimlerinin ilk gösteriminden vazgeçecek kadar sansüre, 'ama' ya da 'fakat' demeden ses çıkaran yönetmen arkadaşlarının duruşuna selam duracak mı? Sanata siyasi otoritelerin sınır çizemeyeceğini vurgulayacak mı? Kanun Hükmü'nün anlattığı zulmü görmezden gelecek mi? Yoksa festivali 'özürle' mi onurlandıracak? Ona da tanıklık edeceğiz... 

Zira sansür geçmişi olan bir festivalden söz ediyoruz.. Reyan Tuvi'nin Gezi eylemlerini konu alan "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" adlı belgesel film 2014 yılında sansüre uğramış, o dönemde de çok sayıda yönetmen ve yapımcı festivalden çekilmişti.

Dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ise AKPli Menderes Türel'di… 

Geçen yıl belgeseli sansürlenen yönetmen Nejla Demirci'ye de duygularını sordum:

"Geçen yıl sadece sansür değil baskı ve yasak vardı. Bir film karalandı. Bir filme yapılabilecek bütün kötülükleri sinema sektörü yaşadı. SİYAD'ın açıklaması şifa gibi geldi. Festival yapılmasın demiyorum. Festivallerin önemini biliyorum ama Antalya Film Festivali sinema emekçilerini, onların üretimlerini korumalıydı. İzleyici ile sinema emekçilerinin üretimleri arasında köprü olmalıydı ama egemenlerin aparatı olmayı tercih etti. Festival başkanı (Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek) "malum film" diyerek belgeselimin adını bile anmadı. Belediye Başkanı filmin arkasında durmayarak beni linç ortamına terk etti. Hiçbir şey yokmuş gibi, hiçbir özür dilemeden festivalin yapılıyor olması kültür sanat ortamının geldiği noktayı gösteriyor. Bu nedenle benim için yok hükmünde…"

Türkiye'de özeleştiri, yapılanlarla yüzleşme geleneği zayıf. Sansür siyaset üstü bir konu olmadı ve olmayacak da… Mesele özgürlüklerin nasıl çalındığını görebilmek ve buna karşı durabilmek…

Yoksa Özgür Özel'in "Bütün belediyelerimize bir yazı gönderdik. Herhangi bir sebepten dolayı konser iptali aklınızdan geçiyorsa önce Cumhuriyet Halk Partisi'ne bildireceksiniz, onu bileceğiz" tedbiriyle özgürlükler genişletilemez. Sansüre, baskılara, engellemelere karşı durmak idari tedbirin değil, siyasi  duruşun konusudur.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, cezaevinden T24’ün sorularını yanıtladı: Necmi Kadıoğlu sağda solda kayyım atanacağını söylüyormuş! Sonuç alırlarsa İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmak isteyecekler

“Eğer buradan sonuç alırlarsa İBB’ye yönelip Sayın İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmak isteyecekler… Mehmet Kaya, annesi ölmüş, Van’dan biri arayıp söylüyor. Taziye bizde önemli, baş sağlığı dile diyor. Vay sen misin bunu diyen! Üstelik Mehmet Kaya herhangi bir suç işlemiş biri değil. Mehmet Kaya’nın kardeşinin örgüt ile bağı varmış. Ya bana ne? Ben birisine baş sağlığı ileteceğimde akrabaları ya da kendisinin GBT’sini mi isteyeceğim!”

İmamoğlu, Esenyurt’ta parti liderliğine değil ama siyasi liderliğe oynayacağını netleştirdi: Sizinle uğraşacağım!

CHP’li iki kritik isim iktidarı cepheden karşısına alırken, kendi içindeki ‘iç cephesini’ tahkim edebilecek mi göreceğiz, zira başka bir eşiğin aşılamaması biraz da buna bağlı

"
"