28 Ağustos 2012

Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım

Yeni sezonun ilk dizilerinden diyebileceğimiz Krem dizisi Atv\'de başladı

Yeni sezonun ilk dizilerinden diyebileceğimiz Krem dizisi Atv’de başladı. Dizide, tırnak içerisinde ‘çirkin’ bir kızın büyülü bir krem sayesinde ve yine tırnak içerisinde ‘güzel’ bir kadına dönüşmesi ve etrafında gelişen olaylar konu ediliyor.

Ben şu an güzel-çirkin diye kategorize edilmiş cümleyi yazmaktan utandım az önce. İnsanların güzel-çirkin olarak kategorize edildiği bir dizi izlemek beni üzdü.

Fantastik sos katalım derken acı dip sosa dönüşmüş. Fantastik öğeler o kadar acemice kullanılmış, görsel efektler o kadar baştan savma yapılmış ki fazlasıyla sırıtıyor.

Dizinin konusunu ilk okuduğumda, evet galiba Ugly Betty’nin bizde yapılmış versiyonu Sensiz Olmuyor’un benzeri geliyor dedim, ki rahmetli Osman Yağmurdereli’nin yapımcısı olduğu Sensiz Olmuyor hiç de fena bir uyarlama değildi, castı da iyidi, ayrımcılık yapmadan ince yazılan bir senaryosu vardı.

Krem dizisi ise baştan sona ayrımcılık kokan diyalogları, insanları güzel- çirkin diye kategorize eden bakış açısıyla fazlasıyla yanlış bir başlangıç yaptı. Halil Sezai şarkısı kullanılması hatası belki de dizinin en masum hatası olarak kaldı gözümde. Rüya karakterini canlandıran Larissa Gacemer’in dublajı ise buram buram dublaj kokuyor, çok eğreti duruyor.

Ömrü uzun olma gibi geliyor şimdiden.

Geçen yaz ise dış görünüşle kafayı bozmuş realty çılgınlığı vardı ekranlarda. En bariz örneği Fox Tv’de yayınlanan Bambaşka Style by Jury idi, Krem dizisi de realty türünün olamamış kurmaca hali. Hatta keşke onun kurmaca hali olabilseydi!dizinin yapımcısı umarım bu yanlış ilk bölümün farkına varır ve düzeltir ama bu kadar yanlışı toparlamak da zor, nasıl olur bilemiyorum.

Krem’deki başrol Aslı mühendis olmuş, yüksek lisansında birinci olan zeki biri, istese tuttuğunu koparacak türden. Ancak tıbbi bir rahatsızlığı var adı: beden dismorfik bozukluğu.

Uzman Psikolog Alanur Özalphastalığı şöyle açıklamış.‘Çoğunlukla ergenlik döneminde ortaya çıkan beden dismorfik bozukluğun nedeni hem genetik hem de çevresel faktörlerden kaynaklanabiliyor. Bu psikolojik rahatsızlığın bazılarında kalıtımsal olabileceği düşünülürken, küçükken fiziksel şiddet ya da reddedilme gibi travmatik olaylar yaşamış kişilerin de bu hastalığa yakalanabileceği gözlemleniyor. Bu rahatsızlığa yakalananlar, vücutlarının (genellikle yüzlerinin) utanç duyulacak kadar çirkin olduğuna dair gerçekçi olmayan düşünceleri takıntı haline getiriyorlar. Bu takıntı onların gerçek dünyadan çekilerek, kendilerine intihar riskinin son derece yüksek olduğu paranoyak ve yalnız bir dünya kurmalarına neden oluyor.’

Aslı’nın da içinde bulunduğu durum tam anlamıyla bu, zaten intihar da ediyor.

Güzellik algısı subjektif bir kavram olmasına rağmen fiziksel çekicilik ile ilgili kültüre özgü ortak nosyonlar bulunmaktadır. Televizyon, gazete veya magazin yoluyla olsun sürekli mükemmel yüz ve vücutlar göz önüne serilmektedir. Bu çevre içinde gelişen ergenlerin kafalarında kusursuz kadın ve erkek imajlar oluşmaktadır.  Bu sebeple kafalarında kendi bedenleri çarpık bir imaj olarak resmedilmekte  ve kendilerini yetersiz görmektedirler. Bu çarpık algı sağlıksız davranışlara yol açmakta ve sağlıksız davranışlar geliştirmektedirler. Fiziksel çekicilik kişiye verilen önemi etkilediğinde beden imajıyla ilgili kaygılar artmaktadır. Bundan dolayı da görünüme önem veren kültürlerde bedenle ilgili uğraşlar daha fazla görülmektedir.  (ERGENLERDE BEDEN İMAJI ve BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞU Uzmanlık Tezi Dr. Burcu Göksan İSTANBUL 2007)

O yüzden bırakın bu yalan boş güzellik dayatmalarını, bırakın tükettikçe sahte mutluluk yaşayan, görünüşüyle uğraştıkça sahte tatmin olmuş insanlar yaratma çabalarını.

Gerçek hayatta örnekleri yok mu, hem de fazlasıyla. Ünlü olmak için bin türlü dış görünüş operasyonuyla kafayı bozmuş, vücudunu teşhir edip sonra da ünlü olup hanımefendi geçinenler...

Hem de en fazla bulunan tür bu.

Hayatımızın nesnesi değil öznesi olalım, Yıkanmak istemeyen çocuklar olalım, yetiştirelim.

Ünsal Oskay’ın ‘Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım’ kitabını defalarca okumalı.

Kaiser geziye çıkmadan önce, "Bütün kuşbeyinli uyruklarını yıkanmış paklanmış olarak" görsün diye nazırları, gözcüleri, teşrifatçıları Almanya'nın dört yanına haber saldığında, Kaiser'in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezlermiş.

Günümüzde hayatın "nesnesi" değil "öznesi" olabilmemiz için "yıkanmak istemeyen çocuklar"a ihtiyacımız var. (Arka kapak)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"