06 Temmuz 2012

Yaptığım şey, sistemin içinde sistemin aleyhine konuşmak

En önemli sorunumuz; talk-show ile müzik-eğlence türünün tanım olarak ülkemizde karıştırılması

Geçen sene Türk TV’lerinde, talk-show var mı? başlıklı bir yazı yazmıştım.

Ve şöyle bitirmiştim;

‘Yabancı talk-show ve programlarda pre-prodüksiyon aşamasında 80-100 kişi çalışıyor ve bunların içinde çok iyi araştırmacılar ve yazarlar var. Bizde ise genel olarak konuşma becerisi olan her kişiliği ekrana sürersek geyik muhabbetinden öteye gitmiyor.

Birçoğunda ise aynı şarkıcılar ve türkücüler davet edilerek eğlenceden başka bir kaygısı olmayan programlar ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak ise en önemli sorunumuz; talk-show ile müzik-eğlence türünün tanım olarak ülkemizde karıştırılması.’

Tabii Okan Bayülgen’in talk-show türünün hakkını veren tek isim olduğundan bahsetmiştim.

Bu yazıdan sonra epeydir uzak kalan, bir başka talk-show ustası Cem Özer, yeni kurulan TVEM’de Laf Lafı Aşıyor’a başladı. Cem Özer yine yılların verdiği tecrübesini konuşturuyor.

Epeydir de bahsetmek istiyordum. Dün programa Okan Bayülgen de konuk olmuşken talk-show üzerine biraz daha yazmalı.

Bir süredir de ustalardan Aziz Üstel, TGRT Haber’de program yapıyor, tam anlamıyla talk-show işte budur, mutlaka izlenmeli.

Velhasıl, yazımdan sonra talk-show türüyle ilgili ekranlarda gerçek güzel gelişmeler oldu.

Ancak Okan Bayülgen biliyorsunuz ki yakında açılacak ON8 TV için harıl harıl çalışmakta ve

önümüzdeki sezon talk-show yapmamakta kararlı; amaaaaa bu kararından en güzel demlerindeyken derhal vazgeçmeli. Üstelik ekranlarda talk-show türü tekrardan tam anlamıyla başlamışken. En azından program günlerini azaltıp devam etmeli, izleyicisi bence onu kolay kolay bırakmayacak.

 

Ne oldu bu reyting işleri ha?

 

Bir süredir reyting konusunda haber alınamıyor ya da ben alamıyorum! Operasyonda ne oldu, ne bitti. Tamam AGB dağıldı da yeni ölçüm şirketi TNS’de hala bir gelişme yok mu? Neden bu kadar gecikti TNS, ben hala cevap alamadım daha önce sorduğum bu soruya da, umudum da yok.

Reyting konusunda en samimi, gerçek açıklamaları yapan Bayülgen, dün yine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bayülgen diyor ki:

‘20 senedir ülkede ölçüm yapan şirket güya patladı hiç tanımadığımız adamlar emniyete götürüldü soruyorum insanlara bu adamları siz tanıyor musunuz diye hayır diyorlar+

 Demek ki bir halt var ya sen onun ortağın birebir, 50-60 milyar dolar senelerdir bu ölçüm şirketinin kanalıyla birilerine gitti ama nasıl gitti. Bu giden setlerde ölenlere değil, ben o ölçüm şirketi olsam dava açarım, ben halktan herhangi bir kişi olarak dava açarım ki düşünüyorum…

Reklamverenler siz bu ölçümlerle davranmadınız mı nasıl olur da bu 20 yıldır yapan insanları tanımaz oldunuz…..’

İşte maalesef Bayülgen’in soruları da tabii ki cevapsız kalacak!..

Bayülgen belki de kendisini ilk defa bu kadar net anlattı.

Cem Özer’in ‘Reklama da hizmet etmek zorunda mısın’ sorusu karşısında;

‘Bir genç bana baktığında ben moda kurbanı mıyım, alışveriş manyağı mıyım, burada gördüğü adamı, örnek alacağı kişi ben miyim( ki istemem örnek alınmak) yoksa reklam mı?

Ben bu sistemden para kazanıyorum.

Tek başıma çıkıp komünist devrim mi yapayım; Yaptığım şey sistemin içinde sistemin aleyhine konuşmak.’

O zaman sistemin içinde kalmaya devam; sadece sunucu olarak değil yapımcı v.b. olarak da Bayülgen, haftada 5 değil hatta 7 gün olsun…ki olacak, tvde devrim için…

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"