19 Temmuz 2014

‘Tiyatro kumpanyaları gibi bir ‘dizi kumpanyası’

Ayhan Taş’ı Star TV’de yer alan ‘Kardeş Payı’ dizisinde Sezai karakteriyle izliyoruz. Ancak onu asıl doğaçlama tiyatro grubu Mahşer-i Cümbüş’ten tanıyoruz

Ayhan Taş’ı Star TV’de yer alan ‘Kardeş Payı’ dizisinde Sezai karakteriyle izliyoruz. Ancak onu asıl doğaçlama tiyatro grubu Mahşer-i Cümbüş’ten tanıyoruz. Taş ile hem ‘Kardeş Payı’nı hem de ‘Mahşer-i Cümbüş’ü konuştuk.

Doğaçlama tiyatro grubu ‘Mahşer-i Cümbüş’ü ben de televizyonda keşfedenlerdenim. Ekip üyelerinin hepsi birbirinden yetenekli oyuncular. Ekibi dizilerde de görünce ayrı mutlu oluyorum. Ayhan Taş’ı da ‘Kardeş Payı’nda mutlaka izlemenizi salık veriyorum...

‘Kardeş Payı’nda olmak nasıl? Sizce bu dizinin şimdiye kadarki dizilerden farkları neler?

Çok güzel, çok keyifli... Tiyatro kumpanyaları gibi bir ‘dizi kumpanyası’ burası; yeni bir açılım ‘Kardeş Payı’.

Selçuk Aydemir ile ilgili düşünceleriniz nedir, onunla çalışmak nasıl? Aydemir ve ekibinin mizah anlayışını nasıl yorumluyorsunuz?

Okumuş adamın hali başka! Yaşam dağarcığı çok geniş biri ve bunu da senaryosuna çok iyi yansıtıyor. Yazar ve yönetmen kaprisi yok, güven veren bir otoritesi var. İstediğiniz kadar replik ekleyebiliyorsunuz, Selçuk gerektiği kadarını alıyor. Söz komiği, durum komiği gündelik hayat içerisinde kendine özgü bir teknikle biçim buluyor. Bu da keyifle izlenen bir ürüne dönüşüyor.

‘Kardeş Payı’ setinde bir gün nasıl geçiyor?

Teknikteki arkadaşlarımız seti hazırlarken, biz kostümdeki arkadaşlarla hazırlanıyoruz. Selçuk’un karavanına geçip ezber provası yapıyoruz. Sahne hazır olunca çağrılıyoruz, gidiyoruz çekiyoruz. Yemek arasında hep beraber yemeğimizi yiyoruz. ‘İşler Güçler’den bu yana genel olarak ekip değişmediği için birbirimizi biraz daha derinlikli tanıyoruz. Bu da sohbet konularımızı daha zengin kılıyor. Keyifli sohbetler yapıyoruz, eğleniyoruz. Repo (tatil) iki gün olunca birbirimizi özlüyoruz.

‘Mahşer-i Cümbüş’ olarak neler yapıyorsunuz şu an, nerelerde sahne alıyorsunuz?

Hayalhane’mizde sezonu kapattık. Farklı şehirlere turnelere çıkıyoruz. Temmuz ve ağustos ayında da yedi-sekiz açık hava turnesi yapacağız.

Doğaçlama tiyatroyu izleyiciye kabul ettirip sevdirmek zor oldu mu?

Kolay olmadığı kesin. Yeni bir şey görmeye açık olan insanlarla çok çabuk buluştuk. Gelenekselcilere kabul ettirmek epey zaman aldı. Doğaçlama tiyatro yapan tüm ekipler adına ‘Mahşer-i Cümbüş’, dikenli yolları tek başına geçti.

Okan Bayülgen’in programlarında görmeye devam edecek miyiz sizleri? Yoksa tekrar ‘Mahşer-i Cümbüş’ün kendi programı olacak mı?

Okan’la, kendi deyimiyle, güzel bir balayı yaşadık. Bundan sonrası ne olur bilmiyoruz ama biz kendi programımızı yapmak istiyoruz.

Şu an aklıma geldi... ‘Mahşer-i Cümbüş’ün bir sinema filmi olsa bence çok başarılı olur, siz ne düşünürsünüz?

Bence de...

Komedi, oynayanların üzerine yapışıyor gibi ve sonrasında dram teklifleri gelmiyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz, dramda da olmak ister misiniz ekranda?

Bu bir oyunculuk üslubu meselesi. Böyle yerleşik bir kanı var, evet. Ben kendimi her ikisi içerisinde de görebiliyorum. Komedi oynamaktan daha çok keyif alıyorum.

Peki oyunculukla ilgili mutlaka gerçekleştirmek istediğiniz idealleriniz var mı? Bugünlerde yeni projeleriniz var mı?

13 yıllık bir doğaçlama tiyatro ekibiyiz. Zihinsel ve fiziksel yetilerim yettiği sürece doğaçlama tiyatro yapmak istiyorum. Selçuk beni istediği sürece o yapının içinde olmak istiyorum. Bir de sinema yaparsam fıstık gibi olur, daha ne isteyeyim?

Sinema ile ilgili hayalleriniz var mı? Hangi yönetmenleri seversiniz?

Sinema ile ilgili en büyük hayalim kendi filmlerimi yazmak. Bunu yapabileceğimi hissediyorum. Sezgilerim bu yönde. Yazmaya başladım. Sezgilerim doğru mu, değil mi ben de göreceğim... Yazıp yöneten tüm yönetmenleri severim.

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"