Yalçın Çakır, yıllardır ekranda. Yeni nesil onu reality programlarından tanısa da o haber kökenli bir televizyoncu ve geçen yıl ani bir kararla realıty program yapmayı bırakıp haberciliğe ‘Gerçek Gündem’ programıyla dönüş yaptı. Çakır ile programını ve yeni çıkan kitabı ‘Bu Daha Başlangıç’ı konuştuk
Yalçın Çakır, televizyonda her zaman konuşulan ve tartışılan bir isim oldu. Tartışılan işler yaptı ve şu anda bence en dikkat çekici yönü Gezi Parkı olayları için yazdığı kitabı ‘Bu Daha Başlangıç’ ile yazarlığa da başlaması. İkinci kitabının adı ise sloganın devamı: ‘Mücadeleye Devam’
Reality program türü denince akla ilk siz geliyorsunuz, neden bıraktınız?
12 seneye yakın reality hazırladım ve sundum. Ülkemizde ilk reality program yapımcısı ve sunucusuyum. Ancak, Bu Daha Başlangıç kitabımda reyting ve kalite ilişkisini çok açık ve net anlattım. Yani realityi bırakma nedenim en açık, net ve acı şekliyle yer alıyor. Televizyon dünyasının gerçeği ve reyting ilişkisi var Bu Daha Başlangıç’da. Yine de özet olarak söylemek gerekirse, Biraz değişikliğin iyi olacağına inandık. Asıl kulvarım olan habere döndüm. 12 sene sonra döndüğüm haberde dokuz ay gibi kısa bir sürede bir kitap sığdırdım. Sokaklara çıktım. Hayat buldum. Olayları yine, yeni, yeniden ilk elden öğrenmenin, yaşamanın, tarihe tanıklık etmenin dayanılmaz hazzını aldım.
Flash TV, adını duyunca izleyicinin aklına şu an, eğlencenin hep devam ettiği bir kanal geliyor, siz ne dersiniz? Çok mu eğlence programı var siz örneğin şu an haber programı yapıyorsunuz, kanalın hedefleri ne?
Flash TV adına konuşmaya yetkili bir makamda değilim. Ancak şahsi görüşümü paylaşabilirim sizinle. Her televizyon kanalının bir yayın politikası var. Ve o politika üzerinden yayın yapıyor. Flash TV’de diğer ulusal kanallardan farklı bir formatla yoluna devam ediyor. 1992 yılında yurt içinden yayına çıkan ilk özel televizyon kanalı. Ve hala ayakta. Bu çok önemli. Flash TV’nin ürettiği pek çok format şu anda benzerleri olarak diğer kanallarda ekranlarda.
Gerçek Gündem’e nasıl hazırlanıyorsunuz? Yayıncılık amacınız neler? Malum son zamanlarda haber kanalları ve haberciler çokça eleştiriliyor izleyici tarafından?
Saat 23:00’de gidiyorum televizyona. Ve ekibimle birlikte sabaha kadar haberleri hazırlıyoruz. Ben İstanbul’dan, Flash TV Ankara temsilcisi Yılmaz Tunca’da Ankara’dan katılıyor yayına. Ben haberleri sunarken Yılmaz Tunca gazeteler ve köşe yazılarını aktarıyor. Gerçek Gündem’e en temel habercilik kurallarına göre hazırlanıyoruz. Haberi hazırlar ve aktarırken hiçbir kaygı taşımıyoruz. Bunun nedeni, çalıştığım televizyonun ideolojik ve ekonomik olarak hiçbir yere bağlılık hissetmemesi, gebelik duymaması, borçlu olmamasıdır. Bu da bir haberci için inanılmaz bir özgürlük. Evet son zamanlarda haber kanalları çokça eleştirildi. Özellikle Gezi Parkı olaylarındaki yayın politikaları ile eleştirildiler. Eğer haberciyseniz, çizgiyi korumayı çok iyi becereceksiniz. Ne taraf ne yandaş ne de yaygaracı ve gargaracı olmayacaksınız. Önemlisi, “düzlem ayna” olabilmek. Yani, gerçeği olduğu gibi yansıtabilmek.
Hiç sansüre uğradınız mı Flash TVde, müdahale oluyor mu?
Hayır hiç sansüre uğramadım. Ben Flash TV’de hep ama hep en uç noktalardaki projelere imza attım. En sert içerikli siyasi programları da, en marjinal çizgideki tartışma programlarını da, ilk evlilik programı projesini de hayata geçiren benim, hiç kimse bana, “şunu yap, şunu yapma” demedi. Ancak tek bir şartla, mevcut yasalara uygun olması kaydıyla…
Bu Daha Başlangıç kitabınız hayırlı olsun, yazma sürecinizi anlatır mısınız?
Teşekkür ederim. 23 Mayıs 2013 günü Gezi Parkı’ndaki ilk ağaçlar sökülmeye kalkıldı ilk eylemde böylece başladı ve ben sokağa çıktım. Yayın sürelerim haricinde neredeyse 2 ay, sokaklarda yatıp kalkarak olayları izledim. Not tuttum, fotoğraf ve video çektim. Yani 24 Mayıs 2013 günü olayların geleceği noktayı kestirerek, kitabı yazmaya karar vermiştim. Gaz, taş, cop, küfür ne varsa yedim. İtildim, hırpalandım. Gün geldi gözlerime buz basıp uykusuzluğun acısını bastırdım ama sonunda bu kitap çıktı ortaya. Genç, yaşlı onlarca kişiyle gecenin bir yarısı, gaz arası, soluklanma ya da saklanma nöbetlerinde yanıtını aradığım en önemli sorulardan biriydi, eylemcilerin ‘bu’sunun ne olduğu. Ve, ‘Bu Daha Başlangıç’ kitabımda o yanıtlar en çıplak haliyle yer aldı.
Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam sloganı çok kapsamlı, Peki Gezi Parkı için bu slogandaki “bu” yu açmanızı istesem?
Gezi Parkı eylemleri içindeki bireysel ya da örgütlü her kişi için, “bu” nun anlamı ve hedefi başkaydı. Benim içinse bambaşka anlamlar içeriyordu. 2 aylık eylemler süresince yanıtını iktidardan muhalefete, medyadan, üniversitelere kadar herkesin çok iyi anlaması gereken en temel soruydu, “bu”nun ne olduğu. İşte bu nedenle, “Bu” sorusunun yanıtını en iyi, “Bu Daha Başlangıç” kitabımda bulabilirsiniz. Genç, yaşlı onlarca kişiyle gecenin bir yarısı, gaz arası, soluklanma ya da saklanma nöbetlerinde yanıtını aradığım en önemli sorulardan biriydi, eylemcilerin “bu” sunun ne olduğu. Ve, Bu Daha Başlangıç kitabımda o yanıtlar en çıplak haliyle yer aldı. Bana gelecek olursanız, “Bu Daha Başlangıç” sloganını Gezi Parkı eylemlerinde ilk duyduğum anda çok sevdim. Benim yaşam felsefeme cuk oturdu. Kendimi tanımlarken kullandığım 2 söz vardır. İlki, “Bu soluk bu yokuşu da aşar…” İkincisiyse, Samuel Beckett’e ait olan, “Denedin yenildin. Yine dene yine yenil. Daha iyi yenil…” Gezi Parkı eylemlerinde duyduğum, “Bu Daha Başlangıç” üçüncüsü oldu. Bu nedenle yayınevim Kırmızı Kedi Kitap, bana kitabın adı için, “Bu Daha Başlangıç”ı önerince çok sevindim ve hemen kabul ettim. Gezi Parkı eylem ve müdahaleleriyle özdeşleşmiş bir slogan olduğu için kitabın kapağında da içeriği çok iyi anlatan bir başlık oldu. Bu nedenle Kırmızı Kedi Kitap Yayınevi Genel Yayın Yönetmeni İlknur Özdemir’e teşekkür ediyorum.
Kitabı okuyanların tepkileri nasıl? Anlatmak istediklerim yerine ulaştı diyor musunuz?
Şimdi burada en hassas kısım, “kitabı okuyanların” cümlesinde. Okumadan, sırf kitabın adına bakarak eleştirenleri adam yerine bile koymadım. Kaldı ki içlerinde milletin adam sandığı isimler de var. Okuduktan sonra olumlu ya da olumsuz yazı yazan, sözlü olarak eleştirenler oldu. Hepsi de başım üstüne… Eleştiri olmadan olur mu? Eleştirisiz başarı ilanı yanıltıcıdır. Eleştirenlere kızmak, üstlerini çizmek diktatörlüklerde, krallıklarda, padişahlıklarda vardır. Adı da eleştirisiz şakşak durumudur. Bu nedenle beni eleştirenlere de eleştirirken övenlere de dövenlere de teşekkür ediyorum sizin aracılığınızla.
Yıllardır ekrandasınız, ülkemizdeki reyting sistemi nasıl sizce?
Tahterevalli. Ne demek istediğimi Allah’ınızı severseniz, Bu Daha Başlangıç kitabımdan okuyun. Uzun uzun anlattım. Bir insan kendisini bu kadar deşifre demezdi. İğneyi de çuvaldızı da ancak kendisine bu kadar acıta acıta batırabilir bir televizyoncu. Ben bunu yaptım ve yazdım. Köşelerinden o kadar yıl hakkımda yazı yazan televizyon eleştirmeni arkadaşlar uyuyor, susuyor. E-Posta gönderip bildirdiğim halde, televizyon programlarında, köşe yazılarına, haberlerde yayınlanıp duyurulduğu halde duymazdan, görmezden geliyorlar, Bu Daha Başlangıç’ı… Ya da kitabın adından korktukları için yazamıyorlar. Alsınlar kitabı da reyting denen rezillik neymiş en içten özeleştiriyle Bu Daha Başlangıç’tan okusunlar. Ve yıllarca hakkımda yazdıklarından sonra Bu Daha Başlangıç’ı da yazsınlar. Çünkü, Yalçın Çakır’ın meslek yaşamı için bu kitap, “Bu Daha başlangıç…”
(Hafta Sonu Dergisi- 21.08.13)