10 Mart 2013

Özgentürk: Bizim yaptığımız cesarete ortak olmak

Nebil Özgentürk, “Belgesel geçmişin izini sürer, geçmişin alacağını hatırlatır” diye vurguluyor

Nebil Özgentürk’ün yazıp yön ettiği 13 bölümden oluşan ‘Sanatımızın Hatıra Defteri’ belgeseli, ilk bölümüyle 1 Mart Cuma günü saat 21.45’te CNN TÜRK’te başladı. Özgentürk, “Belgesel geçmişin izini sürer, geçmişin alacağını hatırlatır” diye vurguluyor.

Türkiye’de belgesel denilince ilk akla gelenlerden, usta bir isim Nebil Özgentürk. Bu kez yine çok başarılı, çok emek harcanmış, sanatçıların cesaretleri ne tanık olacağımız bir belgesel dizisiyle karşımızda... 

 

\Kimler destek oldu bu projede?
‘Sanatımızın Hatıra Defteri’ gerçek anlamda dostlar sofrasını buluşturdu. Yani çok dostu oldu projenin. DenizKültür- DenizBank başta, belgesel deyince açıkçası akan sular durdu. Cihan Ünal bazen tiyatrosuna, bazen dersine ara vererek seslendirme için stüdyoya taşındı. Ünlü çizgi ustaları Ergün Gündüz ve Kutlukhan Perker de eserleriyle gönüllü gibi çalıştılar. Ve Can Atilla arkadaşım, can dostum, bence bugüne kadar yapılmış en iyi belgesel müziklerine imza attı. Kısaca, ‘Sanatımızın Hatıra Defteri’, tabii ki pahalı bir bütçeyle ortaya çıktığı gibi destekçileriyle de benim için unutulmazlar arasına girecektir. 

 

Belgesel yapmak hep daha zor, daha çok cesaret gerektiriyor gibi geliyor bana, öyle mi? Zorluklar yaşadınız mı?
Evet, tabii ki. Hele ki acılarla örülmüş bir ülkenin kültür sanat tarihine ilişkin bir çalışma yapıyorsanız, cesaretli olmanız gerekiyor. Belgeseli izleyenler aslında cesur sanatçıların ödünsüz savaşımlarına tanık olacak. Bir şiir yüzünden hapse giren, bir film için aylarca sansür kapılarında boğuşan sanatçıların cesaretlerine tanık olacak. Bizim yaptığımız o cesaretlere ortak olmak. O cesur mücadelelerini sergilemek. Bu arada tabii ki zorluklar yaşadık, 100 yıllık bir dönemden bahsediyoruz. Arşiv görüntüsü konusunda çok sıkıntılar çekildi. Yeni bir hikaye aramak, bulmak için çok ağır bir araştırma dönemi geçirildi. Bir de anlatım yöntemini seçtiğimiz için kurgusu zor bir proje oldu. Arkadaşlarım muhteşem performans gösterdiler.

 

\Ülkemizde belgesele gereken değer veriliyor mu?
Tabii ki yeteri kadar verilmiyor. Bizde yarışma ve dizilerden fırsat kalmaz! Ama çok ve keyifli bir durum ki, yine de belgeseli ‘gurur’ vesilesi yapan kanallarımız var. Açıkçası CNN TÜRK belgesel konusunda oldukça duyarlı, ısrarcı ve elbette çok da iyi izleyici elde ediyor. Bu çok sevindirici bir durum. Çünkü arz söz konusu olduğunda talep çoktan geliyor. Bir de belgeseli günlük hayatta ‘kalite’nin karşılığı olarak gören milyonların olduğunu unutmamak gerek. Tabii ki belgesel iki arada bir derede gidip, geliyor! 

 

Dünyada ve ülkemizde belgeselci olarak kimleri beğeniyorsunuz?
Mehmet Ali Birand’ı çok arayacağız. Belgeseli sokağa taşımış ustalarımızdan biriydi. Ekibiyle birlikte muhteşem işlere imza attı. Ve ekibi de, başta Can Dündar olmaz üzere son 20 yıl boyunca olağanüstü performanslar gösterdi. Derken Rıdvan Akar, Coşkun Aral, Mithat Bereket de bağımsız olarak asli ve kalıcı işler yaptılar. Genç kuşaktan Cengiz Özkarabekir’i de çok beğeniyorum. 

 

Bundan sonraki projeleriniz neler?
Neredeyse 700 dakikayı bulan ‘Sanatımızın Hatıra Defteri’ o kadar beyin kıvrımlarına işledi ki... Proje çok ama keyifle ve seyirciyle birlikte ben de izlemek istiyorum haftalarca. Bu ülkenin kuytu noktalarında belgesel olmayı bekleyen çok konu ve hikaye olduğunu bilmek gerek.

(Hafta Sonu Dergisi- 06.03.13)

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"