TV8’i neredeyse şaha kaldırdı Okan Bayülgen, farkını sonuna kadar ortaya koydu. Neredeyse her akşam canlı yayın yaptı. Özel günlerde, önemli günlerde, yılbaşı’nda bile hatta sadece o canlı yayın yaptı. Sonra Van depremi olduğunda en duyarlı, olgun yayıncılığı yaptı... Onun ekrandaki farkı anlatmakla bitmez...
Bu sezon artık talk-show yapmayacağım dedi, biraz şaşırdık kızdık ona ama mutlaka bir bildiği vardır dedik, müthiş bir gençlik kanalı olacağını düşündüğüm on8 TV üzerinde çalışmaya ve yarışma programı yapmaya odaklanmıştı. Hatta kanalın çok dikkat çekici, başarılı tanıtım filmleri bile yayınlandı. Ama sonra duyduk ki birden Bayülgen TV8’den ayrıldı. (Ama umarım ki televizyona veda etmedi ve o harika projeleri hayata geçirecek)
TV8 genel müdürü Abiş Hopikoğlu ise Çalık Grubu’na geçti, açıkçası Bayülgen neden ayrıldı ne oldu konusunu irdelemek istemedim çıkarım da yapmak istemiyorum, Bayülgen bir şey yapıyorsa doğru kararı vermiştir, yine bir farklılık yaratma peşindedir diye düşündüm ve yanılmadım.
O bu kez radyoya dönüş yaptı. Herkesin radyolardan tvlere yırtma telaşında olduğu zamanlarda, aslında bu zamanlar da son 10-15 yılı kapsıyor... ama acı gerçek de TV her radyocuyu sevmiyor...
Veee sonuç olarak Okan Bayülgen, 104.2 frekansında yayın yapan Radyo Trafik İstanbul'da yayına başladı, kitap okumaları dinleyicisiyyle buluşuyor, ayrıca okanbayulgen.fm web sitesinden de dinlenebiliyor.... Tam olarak Radyo Trafik'te Pazartesi'den Perşembe'ye 23:00 - 24:00 arası kitap okumaları , cuma geceleri ise üniversitelerde 23:00 - 01:00 arası show programları var.
Radyo bir araç olarak aslında şu an bulunan bütün araçlara da kaynaklık etmiş bir araç, günümüzde televizyondaki diziler, talk-showlar, programlar hep onun ilhamıyla... Mcluhan’ın tanımı üzerine sıcak bir araç, insanlarla daha kolay iletişimde bulunuyor, direkt seslenebiliyor en önemlisi harekete geçiriyor. Ama tabii ki bu işlevin geçerliliği günümüzde tartışılır, televizyonun ve diğer araçların çıkışıyla da yüz çevrilmiş bir araç ancak işte bu noktada Okan çıktı yine ortaya...
Okan, gençlere radyoyu hatırlatıyor özetle ya da daha doğrusu yeni nesile önemini öğretecek ve sevdirecek de diyebiliriz.
Yani Okan yine bir şeylerin derdinde, yine umutsuz ve mutsuz afişteki çapıcı tespitlerden de anlaşıldığı üzere... Okan yine bir şeylere format atıyor, kafa atıyor, sahip çıkıyor, bizi uyandırıyor.
Eee Okan Bayülgen’dir nerede olsa takip edilir, edilmelidir.
***
Sırası gelmişken İletişim fakültesinde hocam Huriye Kuruoğlu’nun “Propaganda ve Özgürlük Aracı Olarak Radyo” kitabını da tavsiye etmeliyim. Radyonun nasıl bir araç olduğunu kavrayabilmemiz adına.
Kitaptan :
“Bu çalışmanın amacı; radyonun günümüzde çok yaygın olarak bilinen müzik kutusu işlevi ve gelişmekte olan ülkelerde eğitim amaçlı olarak kullanılmasının yanısıra iki temel işlevinin daha olduğunu anlatmaktır.
Radyonun bir dönem propaganda aracı ve farklı kimliklerdeki toplulukların, kendilerini ifadelerinin demokratik aracı olarak kullanılması.
Bu çalışma için ; radyonun müzik kutusu olmaktan öte bir işlevinin olmadığını düşünen günümüz gençliği için, bir başlangıç okuması demek yerinde olur. Bu arada sıcak ve soğuk savaş yıllarını yaşayanların da bir anı tazelemesi belki...”