23 Kasım 2016

Kadınlar nesne değil özne olsun

Sadece ve sadece kadınlardan oluşan bir program yapın…

Pazartesi akşamı Tarafsız Bölge’de, tecavüz yasasını tartışmak için sadece erkeklerden oluşan empati yapamayacak bir grup toplanmış.

İyi de neden bir tane bile kadın yok?

Ahmet Hakan, Şirin Payzın’ın çok fazla üstüne gelinmesinden sonra geçen gün “Moderatörlere kıymayın efendiler” demişti. “Konuğun ne diyeceğini pek de öngöremezsiniz, moderatörden bağımsızdır” minvalindeydi. O maddelerde haklı ama kadının sorunlarını sadece erkeklerden oluşan 4 erkeğin tartışmasının doğru olmadığı da aşikar.

Moderatör sanırım konuk seçimine müdahale edebilir! O zaman sosyal medya da bu kadar kıymaz.

Buradan CNN TÜRK ve Tarafsız Bölge ekibine sesleniyorum:

Sadece ve sadece kadınlardan oluşan bir program yapın…

Hatta sadece kadın avukat, politikacı, yazar vb. olmasın. Kimliğini saklı tutsun ya da tutmasın, yaşadıklarını anlatacak bir kadın çıksın, anlatsın.

Kadınlar nesne değil özne olsun…

Donup kalmak

Günlerdir, “çocuğun rızası” tamlamasına kanımız donuyor. Ben hala o tamlamada dondum kaldım. Başka cümleye geçip düşünemiyorum. Hiçbir çıkış bulamıyorum...

Dün önerge komisyona çekildi, olumlu gelişme ama… iptal edilmeli.

Bu kadar kaosun içinde doğru titizlikle yazılmış bir cümle Tarkan’dan geldi:

“Cinsel istismar önergesi, rızasının, özgür iradesinin olamayacağı yaştaki çocuklarını, böylesi bir çıkmazın ve acının müebbetine mahkum eden “ana babaların yargılanma önergesi” olabilir.

*Ben 9 yaşındayken 5. Sınıfa geçerken ilkokulumu değiştirmek zorunda kalmıştık babamın ölümünden ötürü.  Halbuki sadece 1 yıl kalmıştı… Aynı ilçede farklı bir yere taşınıp farklı bir okula geçmiştim.  Aynı sınıfta bir arkadaşımız vardı. Maddi durumu pek iyi değildi. Sonra okula devam etmedi…

Şu haberi aldık: Üvey babasının tecavüzüne uğramış, hamile kalmış…

Ve o çocuğu doğurdu.

Kendi yaşadığın travmayı çok büyük sanıyorsun ama daha büyüğünü görüyorsun, izliyorsun sadece.

Sonra insan, ömrü boyunca taşıyacağı bundan daha büyük bir acı olamaz diye düşünüyor. Ben yıllarca hep düşündüm mesela onu… ve çocuğunu…

Kadının adı yok, çocuğun da adı yok…

Çok fazla acı var…

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"