18 Haziran 2016

Hocammm benim beynim bedava mı?

Biliyorum çok zor ama aklımıza mukayyet olalım…

Hani derler ya, insanın zekasını sorduğu sorudan anlarsın….

İşte tam da öyle bir durum, bunun zirvesini Ramazan ayında iftar-sahur yayınlarında görüyoruz.

Ekranlarımızın en çok kazanan hocası Nihat Hatipoğlu, geçenlerde şöyle bir soruyla karşılaştı:

“Hocam, dizilerde ölen kişinin ruhuna Fatiha okunur mu?”

Soran kızceğizimizin kafasında da 72 punto Nihat Hatipoğlu yazıyor. Ülkedeki fanlık düzeyi zaten tehlikeli derecede.

Bir de üstüne bir hocanın fanı olmak, alarm veriyor…

Nihat Hoca, hayır hayali karakterdir vb. dedi…

Evet kızım okumalıyız dese, aklı başında olanlar için Dondurmam Gaymak Ali ustamız gibi şerefsizim bir cinnet her şeyi çözerdi.

Geçenlerde Tayfun Atay hocamız yine harika yazmıştı. “Kim Milyoner Olmak İster”deki bir yarışmacı için” Soru zor değil, sen basitsin” başlıklı…

Ünsal Oskay hocayı da anmıştı:

Sınıfta önceki hafta önerdiği kitabı okuyup okumadıklarını öğrencilere sorar.

Onlar okumadıklarını söyleyince neden diye tekrar sorar.

Bir tanesi, “Hocam, çok ağırdı” der kitap için…

Ünsal Hoca, sektirmeden cevabı yapıştırır:

Kitap ağır değil, siz hafifsiniz!..
 

“Kim Milyoner Olmak İster”i izlerken kendimizi yiyip bitiriyoruz annemle. Yahu diyoruz bu gençler nerede yetişiyor, napıyorlar da bu kadar her şeyden bihaberler…

Meraklı değiller, okumuyorlar.

Ünsal Hoca’nın dediği gibi hafifler… Kuş gibi…

                                                 ***

En basit doğru cevapları bulamayan bir gençlik nasıl olur da doğru soruyu da sorabilirdi ki?

Yığınlar soru soruyorlardı… Bıkmadan usanmadan soruyorlardı… Aklı hala yerinde olanlar aklını korumaya çalışıyorlardıııı…

“Kim Milyoner Olmak İster”deki gibi bu kez cevap değil “soru”ydu önem arz eden….

Halkımızın durumu acıklı… Gerçek ve kurmaca algısı sıfırın altında. Hiper-gerçekliğin de ötesi … Hal böyle olunca… Kitle bile diyemeyiz, bu soruyu soranlara ancak yığın diyebiliriz.

Yine Baudrillard ve Sessiz Yığınların Gölgesinde’yi anmadan olmaz…

Yıllar önce Kurtlar Vadisi’nde Süleyman Çakır’ın ölmesiyle başladı, cenaze namazı bile kıldılar…

Şehzade Mustafa, Hüsnü Çoban ve daha niceleri için üzüldüler…

Katharsis’i falan aştılar artık başka türlü bir şey bu…

O zaman Poyraz Karayel için hep beraber El Fatiha…

Tövbe tövbeee…

Biliyorum çok zor ama aklımıza mukayyet olalım…

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"