Ahmet Hakan’la yaptığım röportajda kendisi televizyonculuğumuzun ne durumda olduğundan eksiklerine gediklerine kadar açıkça görüşlerini paylaştı.
Röportajdaki bir konuya değinmek istiyorum, çünkü Hakan dün yazısında gayet açık ve net şekilde İdris Naim Şahin’i programına çıkarmak istediğini belirtiyor, daha doğrusu yapmak istediği şey aslında dediği gibi bu tür durumlarda yapılacak en iyi şey ekrana çıkıp sorulara açık yüreklilere cevap vermektir.
Çünkü kaybedilecek bir şeyin kalmadığı yerde mutlaka kazanç olur.
Röportajda Ahmet Hakan İdris Naim Şahin’i yayına çıkartma isteği nedenlerini aslında açıkça belirtiyor.
‘Mesela bizde bir bakan çıkıp da biriyle tartışmaz. Çünkü zaten bakanı tek başına çıkartıyorsun, diyor ki ben istediğim kanala tek başıma çıkıyorsam niye gidip de o ulvi, yüce fikirlerimi başka insanlarla tartışayım ki diyor. Dolayısıyla bizde günün en flaş konusunu günün en flaş insanları çıkıp da karşılıklı çatır çatır tartışmazlar.
Nezaket çerçevesinde hard-talkların ülkemizde hiçbir zaman olamadığından dert yanıyor.
Ve şöyle diyor;
‘Bu tür "hard talk" programlar kendine güvenen insanlar için, siyasiler, sinemacılar, yazarlar, gazeteciler için bir meydan okuma alanıdır. Çıkarsın sorulara çatır çatır cevap verirsin, göklere en göklere çıkarsın ama yerin dibine batma ihtimalin de var bu riski alacaksın, ama kimse almıyor.’
Buradan da ‘Çünkü kaybedilecek bir şeyin kalmadığı yerde mutlaka kazanç olur.’ çıkarımı, doğal sonucu oluşuyor.
Çıkar mı yakın gelecekte peki bu riski alacaklar? sorumun cevap sonunda ise atlamışım.
Ahmet Hakan, şöyle diyor;
'Mesela İç işleri Bakanı çıksa ne güzel olur, ama çıkmaz; çıkması teklif dahi edilemez durumda. Alttan alıcı sorular soran kanallara çıkmayı bile kabul etmiyor bırak bir hard talk'un içine düşsün.'
Yani Ahmet Hakan’ın bütün amacı çok açık değil mi bu röportajdan sonra.
Televizyonculuğumuza gerçekçi yaklaşıp mevcut durumumu sürdürürüm ben dese de, bütün amacı, isteği tıpkı yurt dışında olduğu gibi cesurca açıklamaların olduğu, çatır çatır konuşulan ama nezaket çerçevesinde sağlam tartışmalar.
Emekleyen televizyonculuğu ileriye götürme isteği.
Behzat Ç. Türk aile yapısına dinamit koymayacak artık
Geçen ay MHP Tekirdağ milletvekili Bülent Belen: ‘Behzat Ç. adlı diziyle Türk ailesinin temeline dinamit konuluyor. Bu dizide biri savcı ile diğeri emniyet görevlisi evlenmeden, nikahsız birlikte yaşıyorlar. Emniyet görevlisi rolü gereğe savcı rolündeki bayana çok sert davranıyor.’ şeklinde açıklamalarda bulunmuştu.
Behzat Ç. ve savcının nikahsız birlikteliği eleştirildi epey ve bir buçuk ay sonra evlenme durumu çıktı dizide, bu hafta evleniyorlar.
Acaba bu ve benzeri sert eleştiriler olmasa da evlenecekler miydi?
Yoksa eleştiriler mi evlendirdi, yoksa benim hüsnü kuruntum mu ki?