10 Kasım 2010

Ruhunu arayan parti CHP (3)

Kaset skandalıyla lider değişikliğinin yaşandığı kurultaydan başlayarak hem parti örgütünde...

CHP’nin ruhu geçmişte mi gelecekte mi?

Kaset skandalıyla lider değişikliğinin yaşandığı kurultaydan başlayarak hem parti örgütünde, hem liderliğinde hem de parti kamuoyu ve medyada yaygın bir Bülent Ecevit figürü ve o döneme atıf gözleniyor. Artık Kemal Kılıçdaroğlu mitinglerde ve halkla temas ortamlarında kasket takıyor. Peki, Bülent Ecevit ya da O’nun şahsında simgeleştirilen 1977 seçimlerindeki yüzde 41,4 oy oranını tekrar yakalama arzusu gerçekçi ve geçerli mi?
Ecevit’in kasketiyle simgeleşen 77 seçimlerinin ana sloganı “düzen değişikliği” ve “toprak işleyenin su kullananın” idi. 70’lerde Ecevit’le başlayarak, kasketle simgeleştirilen köylü seçmen yüzde 62 idi, bugün ise bu oran yüzde 24. Üstelik bu kırdaki yüzde 24 içinde dörtte bire yakını CHP’nin artık hedefinde olmayan Kürtler.  O gün köylü sayılabilecek bir toplum bugün kentli. İşin esprisi belki ama kasket takanların oranının nerelere kadar düştüğü de başka bir konu. 

Yani kasketin ve toprak işleyenin iddiasıyla sınırlanmış o günün sol anlayışının hedefi olan o günün kitlesi ile bugünün kitlesi arasında oldukça ciddi karakter farkı vardır. CHP yönetiminin bu karakter farkının ne olduğunu önce anlamaya çalışması gerekir. 
Yine simgeleştirilen Ecevit dönemi ve Ecevit iddialarından hala bugün bile değer taşıyan hangi iddia ve programlar var, bu iddia ve programlardan hangilerinin içi sloganlar dışında somut olarak doludur, ya da bugün içlerini doldurmak için ne yapmak gerekir gibi bir dizi soruya daha cevap bulunması gerekir. 

Türkiye değişti 

Kaldı ki somut bütün veriler Türkiye insanının 1970’lerin insanı ile aynı olmadığını göstermektedir. Nüfusumuz o güne göre iki katı artmış iken, toplumun ve birey olarak seçmenlerin karakterindeki temel değişikliklere bakmak gerekir.
Bu günün seçmeninin yüzde 42’si 12 Eylül darbesi sonrasında doğmuştur. O günün seçmeni ortalama 2,8 yıl eğitimli iken bugünün seçmeni 7,8 yıl eğitimlidir. O gün hiçbir eğitim almamış nüfus yüzde 59 iken, bugün yüzde 10’a düşmüştür. O gün lise ve üniversite eğitimi almışlar yüzde 5 iken, şimdi yüzde 37’dir. O günküler daha TV ile bile tanışmamışken, bugün yüzde 36’sı bilgisayar, yüzde 34’ü internet kullanmakta, yüzde 30 hanede internet bağlantısı bulunmaktadır. Hala kasketleriyle var oldukları sanılan kırlarda bile internet kullanım oranı yüzde 17,6’dır. (TUİK Bilgi Toplumu İstatistikleri 2010) 

Gösterge

Birim

1970

2009-10

Nüfus

1000 kişi

35 321

72 561

Seçmen

1000 kişi

16 798

49 495

Kırda yaşayan nüfus oranı

yüzde

62

24

Doğduğu yer dışında yaşayan, göç etmiş nüfus

yüzde

 

30

12 Eylül darbesi sonrası doğmuş nüfus

yüzde

 

67

12 Eylül darbesi sonrası doğmuş seçmen

yüzde

 

42

25 yaş üstü nüfus ortalama eğitim süresi

yıl

2,8

7,8

Hiç eğitim almamış nüfus

yüzde

59

10

Lise ve yüksek eğitim alanlar oranı

yüzde

5

37

Bilgisayar kullanan nüfus

yüzde

 

36

İnternet kullanan nüfus

yüzde

 

34

İnternet bağlantısı olan hane

yüzde

 

30

Telefon Abone

Bin

377

16.500

Cep telefonu abone

Bin

 

62.800

Yurt Dışına giden yurttaş

1000 kişi

560

8.246

Gelen Turist

1000 kişi

725

30.929


O gün kamu kurumları dahil telefon abonesi sayısı yalnızca 377 bin iken, bugün sabit hat abonesi 16,5 milyon, mobil hat abonesi 62,8 milyondur. O gün yurt dışına giden/gidebilen yalnızca 560 bin iken bugün 8,2 milyon, gelen turist 725 bin iken bugün 30 milyondan fazladır.
Bu toplumun yüzde 45’i 12 metropolde yaşamaktadır artık. Bu toplumun bilgisinin, becerisinin, görgüsünün, derdinin, hayalinin hala o günlerdekilerle aynı olduğunu düşünmek haksızlıktır. CHP’yi bilemem ama toplum ruhunu geçmişte değil, gelecekte aramaktadır.
Üstelik ne seçmenin bireysel belleği ne de toplumsal bellek beyaz, boş bir sayfadır. CHP ve yönetimi kendi belleğinde yeni bir sayfaya geçme iradesini beyan edebilir ama bunun seçmen gözünde bir karşılığının olması ancak gerçekten farklı iddialar, sözler, siyaset tarzı ve örgütle mümkündür. 

Yarın: Sonuç

Yazarın Diğer Yazıları

Esad kaçtı, oyunun bir perdesi daha kapandı: Peki Suriye halkının kaderi bize hangi uyarıyı veriyor?

Suriye halkının diktatörden kurtulma sevincine ortak olurken, kaderi bize de bir uyarı içeriyor. Türkiye, Suriye’deki PYD ve Kürt hareketinin pozisyonel fırsat alanı, bunun içerideki Kürt meselesine etkileri gibi bir dizi ve karmaşık nedenle hem siyasal hem kültürel gerilimin bir parçası

"Türkiye’nin Değişen Yüzü": Değerler, toplumda eskisi kadar açıklayıcı değil

Veri Enstitüsü’nün geçen hafta yayımladığımız “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırması, bu zaman aralığında ve bu ulusal, bölgesel ve küresel dinamikler içinde “değerlerin” eskisi kadar açıklayıcı olmadığını gösteriyor

Kendi de korkuyor ötekini de korkutuyor: Kaygıda ortaklaşmış durumdayız, peki nasıl aşarız?

Her birimiz adeta arkası olmayan sandalyelerde oturuyoruz. Tanış olmadan ilişki ve selam mesafemizdeki kalabalıklarda kimseye değmeden, yaslanmadan, selamlaşmadan yaşamaya çalışıyoruz. Sırtımızı dayayacağımız akrabalar, hemşehriler, sosyal ağlar da dağılmış, herhangi bir sıkıntı anında başvurabileceğimiz kurumlar da…

"
"