21 Mart 2011

MHP seçmeni kimlerden oluşuyor?

2011 seçimlerine giderken hak ettiği kapsamda ve derinlikte MHP’yi tartışmıyoruz...


2011 seçimlerine giderken hak ettiği kapsamda ve derinlikte MHP’yi tartışmıyoruz. Siyasal kutuplaşma nedeniyle sanki Ak Parti karşıtlığı CHP’de simgeleşmiş gibi bir psikolojiyle olsa gerek MHP tabanının kim olduğu, ne tür sosyolojik dinamiklerle hareket ettiğini, sosyal ve ekonomik olarak kimlerden ve hangi kesimlerden oluştuğunu galiba ıskalıyoruz. Gerçi MHP’nin kendisi ve etrafındaki aydınlar da bu meselelerle ne kadar alakalı o da ayrı bir soru hikâyesi. En azından genel kamuoyunda bu konuda meraksızlık ve ilgisizlik olduğu söylenebilir. MHP seçimlere giderken bu tartışmaları kendi içinde yapıyorsa da, kamuoyuna bu çok yansımıyor. 
KONDA Barometresi bulgu serilerinden bir takım veriler ışığında MHP tabanına biraz daha yakından bakmak amacıyla aşağıda bazı grafikler var.
MHP seçmeninin en belirgin özelliklerinden ilki MHP’nin erkeklerin partisi olması. Bu karakteristik özellik yeni bir durum da değil. 2007 Seçimleri öncesinde de bu durum oldukça belirgindi. MHP seçmeninin üçte ikisinden fazlası (yüzde 69) erkekler iken, kadınlar yüzde 31 oranında.  MHP gençlerden biraz daha fazla oy alıyor. 
MHP seçmeninin en belirgin ikinci demografik karakteristiği lise mezunlarının ağırlıklı olduğu bir taban oluşu. MHP seçmenlerinin yüzde 42’si lise altı eğitimli iken yüzde 41’i lise, yüzde 17’si üniversite eğitimli. Ki bu eğitim seviyesindeki MHP seçmenleri oranının ülke eğitim ortalamalarından oldukça yüksek olduğunu aşağıdaki grafikte de görüyorsunuz.  

MHP seçmenlerinin çalışma durumlarına ve çalışanların ne iş yaptıklarına bakıldığında da çok belirgin ve ayırt edici demografik kümelenmeler görülüyor.  Seçmenlerin yüzde 39’u çalışırken MHP seçmenlerinin yüzde 51’i çalışıyor. Ev kadınları toplam seçmen içinde yüzde 35 dolayında iken, MHP seçmeni arasında yüzde 19 oranında. MHP seçmeni arasında öğrenciler ve işsizler ülke ortalamasından daha yüksek oranlarda temsil ediliyor.

Çalışanların yaptıkları iş veya çalıştıkları sektör bazında bakıldığında ise ülke ortalamasında yüzde 4 olan devlet memurları MHP seçmeni içinde yüzde 9 oranında. Ülkede yüzde 5 olan beyaz yakalı özel sektör çalışanları MHP’de yüzde 7, ülkede yüzde 12 olan işçiler MHP’de yüzde 16, ülkede yüzde 7 olan küçük esnaf MHP’de yüzde 9 oranında.

Yukarıdaki grafikten, MHP seçmeninin bölgelere göre dağılımlarına bakıldığında kendi oyu içindeki ağırlığı ülkedeki seçmen dağılıma göre daha fazla olduğu bölgeler, MHP oyunun yüzde 21’i Akdeniz, yüzde 16’sı Batı Anadolu, yüzde 15’i Ege ve yüzde 11’i İstanbul bölgelerinden geliyor. Yani seçmenin toplamda yüzde 57’si var iken MHP oyunun yüzde 63’ünü bu dört bölgeden alıyor. Kürt meselesinin en derin yaşandığı üç doğu bölgesindeki seçmen toplam seçmen içinde yüzde 14 iken, MHP oyunun yüzde 6’sı bu bölgeden geliyor. 

Gelenekselci muhafazakârların partisi 

MHP Kürtlerden ve Alevilerden hiç oy alamıyor ya da kendi oyu içinde bu iki kesim yok denecek kadar az.  
Hayat tarzları üzerinden bakıldığında MHP geleneksel muhafazakarların partisi gibi görünüyor. Toplumun yüzde 30’unu oluşturan modernler, MHP oyunun yüzde 34’ünü, toplumun yüzde 41’ini oluşturan dindar muhafazakarlar MHP oyunun yüzde 21’ini getiriyor. Toplum içinde yüzde 29 olan gelenekselci muhafazakarlar MHP oyu içinde yüzde 44 oranında.

Bu özelliklerine bakarak MHP’nin geleneklerden beslenen muhafazakarların, Orta Anadolu, Akdeniz ve Batı Anadolu’daki geleneksel hayatın ağırlıklı olduğu kentlerdeki orta sınıfların partisi olduğunu söylemek mümkündür. 

Siyasal kimlik tercihleri

MHP seçmeninin yüzde 97’si için “vatansever”, yüzde 94’ü için “milliyetçi”, yüzde 90’ı için “Atatürkçü”, yüzde 83’ü için “ülkücü”,  yüzde 83’ü için de “laik” kendisini politik olarak tarif eden kimlikler.
MHP seçmeninin yüzde 75’i için “demokrat”, yüzde 70’i için “sağcı”, yüzde 69’u için “ulusalcı” kimlikleri de politik açıdan kendisini tarif ediyor.


Yarın: Siyasal kutuplaşma içinde MHP seçmeni ve bazı meselelere bakışı


Yazarın Diğer Yazıları

25 yıl sonra yine aynı soru: Nerede bu devlet?

İzmir’de iki kişinin sokak ortasında elektrik kaçağından ölümü ve iki sahte üniversitenin ortaya çıkması bile gösteriyor ki 25 yıl sonra aynı noktadayız

Çözümden çok itirazı örgütlemek: Otokratlar seçmenin aklına nasıl giriyor?

Sistemin krizi yoksulluğu, adaletsizliği çoğaltıyor, kalıcılaştırıyor, eşitsizlik, yoksulluk popülist söylemi besliyor, popülist söylem toplumsal rıza üretiyor, krizler yumağı popülist iktidarlara otokrasi fırsatı üretiyor gibi bir sarmalın içindeyiz sanki

Kazananın tüm siyasi gücü ele geçirdiği bir “temsili demokrasi”: Türkiye’nin demokrasi krizi neden daha derin?

Bugün yaşanan krizin en belirgin özelliği, eksikli bile olsa temsili demokrasiden tümüyle uzaklaşılmış olması. Bu bakışın demokrasi tanımı, seçimlerin yapılabilmesinden ibaret. Seçim süreçlerinin demokratik olup olmaması, siyasi rekabetin yasal zemininin sorunlu olması önemli değil. Önemli olan oyların bir fazla olması ve kazananın tüm siyasi gücü ele geçirmesi