18 Mart 2010

Kadınlarımız

Bu ülkenin temel sorununun kadın hakları ve kadın özgürlüğü olduğunu bir kez daha anlayacaksınız...

Iğdır'da Kurtuluş İlköğretim Okulu'nda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan evli 43 yaşındaki P.O., kimlikleri belirlenemeyen iki kişi tarafından taciz edildikten sonra dövüldü. (T24.com.tr / 16.3.2010)
Bingöl'de eşini dövdüğü için üç ay cezaevinde kalan koca, hapisten çıkar çıkmaz ilk iş, yedi aylık hamile eşine işkence yaparak kulağını ve burnunu kesti (Radikal /16.3.2010)
İstanbul’dan gelen katil 24 yaşındaki anaokulu öğretmeni Saadet Ulus’u 20 gün önce atandığı Ardahan’ın Göle ilçesinde buldu. Saadet öğretmeni sokakta kıstırıp satırla öldüren 42 yaşındaki Yalçın Algan’ın poliste “Onu çok seviyordum. Bana yüz vermediği ve terslediği için öldürdüm” dediği öğrenildi.(Radikal / 13.3.2010)
Yukarıda haberler son iki üç günün haberleri. Meselenin yılda bir kez kadınlar gününde hatırlamak ve yazmaktan daha derin olduğu gayet açık.
Aşağıdaki grafik ve tablolar KONDA’nın gerçekleştirdiği “Kadınlarda İnsan Hakları Algısı” ve “Hayat Tarzları” araştırmaları verilerinden bazılarıdır. Cevaplar yalnızca kadınların cevaplarıdır.
Arzu eden okurlar ayrıca bu araştırmaların geniş raporlarını www.konda.com.tr adresinden alabilirler.
Bu tablolara dikkatlice bakın lütfen. Başka söze gerek var mı? Bu ülkenin temel sorununun kadın hakları ve kadın özgürlüğü olduğunu bir kez daha anlayacaksınız. Bu tablolara bakarken, birbirleriyle Ergenekon labirentlerinde ya da irtica - laikçilik kavgaları içinde vuruşanların mesele kadın hakları olunca nasıl aynı zihniyette olduklarını da hatırlayın lütfen.





Yazarın Diğer Yazıları

Esad kaçtı, oyunun bir perdesi daha kapandı: Peki Suriye halkının kaderi bize hangi uyarıyı veriyor?

Suriye halkının diktatörden kurtulma sevincine ortak olurken, kaderi bize de bir uyarı içeriyor. Türkiye, Suriye’deki PYD ve Kürt hareketinin pozisyonel fırsat alanı, bunun içerideki Kürt meselesine etkileri gibi bir dizi ve karmaşık nedenle hem siyasal hem kültürel gerilimin bir parçası

"Türkiye’nin Değişen Yüzü": Değerler, toplumda eskisi kadar açıklayıcı değil

Veri Enstitüsü’nün geçen hafta yayımladığımız “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırması, bu zaman aralığında ve bu ulusal, bölgesel ve küresel dinamikler içinde “değerlerin” eskisi kadar açıklayıcı olmadığını gösteriyor

Kendi de korkuyor ötekini de korkutuyor: Kaygıda ortaklaşmış durumdayız, peki nasıl aşarız?

Her birimiz adeta arkası olmayan sandalyelerde oturuyoruz. Tanış olmadan ilişki ve selam mesafemizdeki kalabalıklarda kimseye değmeden, yaslanmadan, selamlaşmadan yaşamaya çalışıyoruz. Sırtımızı dayayacağımız akrabalar, hemşehriler, sosyal ağlar da dağılmış, herhangi bir sıkıntı anında başvurabileceğimiz kurumlar da…

"
"