31 Mayıs 2023

Erdoğan'la Putin, kaderlerini birbirlerine bağladılar

Rusya lideri Putin seçimlerden önceki jestleri hiçbir karşılık beklemeden mi yaptı? Seçimler bittiğine göre; Türkiye'ye nasıl bir fatura çıkaracak acaba? Yerel seçimler öncesinde Putin'in desteğinin devamına muhtaç Erdoğan, güçlü bir elle müzakere masasına oturabilir mi?

Seçimden bir gün önce, yabancı bir yayın kuruluşunun yayınına katılmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceği Anıtmezar'da beklerken AKP'li kadın kollarından bir isimle sohbet etmeye başladık.

"Rusya iki kere doğalgaz ödemelerini erteledi. Sizce bunu karşılıksız mı yaptı" diye sordum.

"Hiçbir ülke karşılıksız bir şey yapmaz" dedi. 

"Peki seçimlerden sonra karşılığında ne isteyecek" dedim.

Konuyu değiştirmeye çalıştı; AKP öncesinde başörtüsüyle ilgili yaşananlara getirmeye çalıştı.

"Bu konuları elbet konuşuruz, ama ben şu soruma yanıt bekliyorum. Rusya doğal gaz ödemelerini ertelediği için seçimler bitince bizim önümüze nasıl bir talep listesiyle gelecek?"

Yok; buna cevap yok. Tıpkı, ekonomik krizin etkilerinin ötelenmesi gibi; Rusya'nın Erdoğan'ın seçilmesi için yaptığı jestler karşılığında ne isteyeceği meselesi de zihinlerin gerisine öteleniyor.

Benimse, neredeyse son aylarda kafamı kurcalayan en önemli konu bu. Seçimlerden sonra Rusya lideri Vladimir Putin'in "artık şu hesabı bir konuşalım bakalım" demesi. 

Putin'in Türkiye'nin önüne koyacağı fatura

Hatırlayalım, 2022 Temmuz ayında, Mersin nükleer santralini yapan Rosatom'un ileride yapacağı harcamalara binaen Hazineye milyarlarca dolarlık bir transfer yaptığı haberleri çıkmıştı. Ağustos ayında da Erdoğan'ın Putin'le Soçi'de görüşmesi bekleniyordu.

Bu görüşme öncesinde Moskova'dan uzunca bir liste geldi. Türkiye'de Ruslara bir rafineri tahsis edilmesine varan, dışişlerinden, enerjiye, tarımdan sanayiye ilgili her bakanlıktaki bürokratların tüylerini diken diken eden bir listeydi. 

Tabii Rusların hatası, listeyi resmi kanallardan yollaması. Putin elden vereydi listeyi, bürokrasi de haberdar olmazdı ihtimalen. Rus liderin acelesi vardı herhalde. Önden listeyi görsün de zirvede ayrıntısını ele alırız diye düşündü.

O dönem, Erdoğan'ın bu taleplerden bir bölümünü püskürttüğüne dair duyumlarım vardı. Bir bölümü diyorum. Zira Soçi zirvesini takiben Rusya'yla doğal gaz ödemelerinin ertelenmesine dair görüşmelerin başladığı haberleri gelmeye başladı.

Ardından, bir kere değil tam iki kere ertelendi doğal gaz ödemeleri. Putin gibi bir siyasetçi, karşılığında hiçbir şey almadan mı yaptı bu "iyilikleri?"

Türkiye'de bir bölüm doğalgaz kullanıcısı, mayıs ayındaki doğal gaz faturasının Karadeniz gazı sayesinde sıfırlandığına dair mesajlar aldılar. Karadeniz'de kıyıya çıkarılan gaz, ışık hızıyla evlerimize varmıştı yani. Putin'in katkısı olması böyle mesajlar atılabilir miydi?

Kremlin, Şam rejimini, bütün nazlanmalarına rağmen iktidarla masaya oturtmak için ikna etti. AK Parti'lilere "bak Suriyelilerin dönüş süreci için diyaloğu başlattık bile" dedirtebilmek için. 

Erdoğan'ın "arabulucu" imajını parlatmak için; Putin 17 Mayıs'ta, yani ikinci tur öncesi tahıl anlaşmasını iki aylığına daha uzattı. 

Ukrayna savaşı olmasaydı Rus lideri böyle büyük bir aşkla Erdoğan taraftarlığı yapmazdı diye düşünüyorum. 

Asimetrik ilişkide denge Putin lehine

Yaptırımlara uymayarak Erdoğan da Putin'e bir nefes borusu açmış oldu. Mevcut durumda iki lider kaderlerini birbirlerine bağlamış gibiler. Yine de bu asimetrik ilişkide denge Putin'in lehine görünüyor.

Hazineyi boşaltmış, doğalgazda ülkeyi borca batırmış bir lider…

Suriye'de diğer Arap ülkeleriyle normalleşmenin getirdiği bir şımarıklıkla Beşar Esad'ın insafına kalmış, üstüne, belediye seçimlerine kadarki 9 aylık süreçte Putin'den ricacı olmak ve ekstra kredi istemek durumunda olan bir Erdoğan var.

En kötüsü de; bırakın kamuoyunu, bürokrasinin bile hakim olmadığı, tamamen iki lider üzerinden giden bir müzakere süreci yaşanacak.

Dış politikada önümüzdeki süreçte en fazla dikkat etmemezi gerektiren konu Erdoğan-Putin ilişkisi olacak.

Barçın Yinanç kimdir?

Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. 1990'da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu'nda çalıştı.

Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi.

2004 yılında İstanbul'a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News'da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010'dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti.

Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi.

Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye'de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası'na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor.

Aralık 2020'de itibaren T24'te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta Metin Kaan Kurtuluş'la birlikte "Dış Politika ile İçli Dışlı" adlı programı yapıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Şükür el sıkmayan genç diplomatımız da var artık!

Jennifer Lopez’in konser verdiği Suudi Arabistan’da rejim yumuşama sinyalleri verilirken, Türkiye’de kadın eli sıkmayan diplomat dönemi mi başlıyor?

Erdoğan, Trump’la yüksek risk alacak: Yüksek kazanç kadar yüksek kayıp da olabilir

Trump’lı bir dünyanın daha kaotik, daha istikrarsız, daha riskli ve daha öngörülmez olacağı kesin. Trump geldi diye alkışlayanların sevincinin zaman zaman kursaklarında kalma ihtimali çok yüksek. Zira adamın sağı solu belli olmadığı gibi bugün bir şey, yarın başka bir şey deme lüksü de bulunuyor

Genç bir muhabirin “vadedilmiş topraklar"la imtihanı

Sene 1994. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller İsrail, Filistin ve Mısır’ı kapsayan bir tura çıkacak. Tarihi bir gezi. O dönem yurt dışı ziyaretlerde haberciler arasında rekabet daha uçağa binmeden VIP salonunda başlar, uçakta devam eder, gezi sonlanmadan da bitmezdi

"
"