04 Haziran 2021

Ankara ve Atina şaşırtıyor: Turistik seyahatler için hummalı çalışma

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Yunanistan ziyaretinin ardından iki başkent sınırların turistlere açılması için jet hızıyla harekete geçti. Aşı sertifikalarının karşılıklı olarak dijital sistemlere entegre edilmesinin ardından, Sinovac ve Sputnik de dahil aşısı olanlar birkaç haftaya Yunanistan'a seyahat edebilecek

Dendias ve Çavuşoğlu bir Cem – Papandreu değil tabii ki.

Ancak Türk ve Yunan dışişleri bakanlarının Atina'da sarmaş dolaş fotoğrafları "ben bu sahneyi bir yerlerden hatırlıyorum" hissi yaratıyor; o kesin.

Sadece fotoğraf kareleri değil. Çavuşoğlu'nun 31 Mayıs Pazartesi günkü ziyaretinin hemen adından iki başkentte başlayan hummalı çalışmalar da geçmişte iki taraf arasında yaşanan yakınlaşma dönemini hatırlatıyor.

Bürokratların hızı gerçekten şaşırtıcı. Zira bu tür ziyaretlerde bakanlar, başbakanlar (biraz da ziyareti başarılı göstermek amacıyla) imzalanacak anlaşma sayısını yüksek tutarlar. Sonrasında bürokratlar işi yokuşa sürer. Sekizinci paragraftaki konuda ilgili merciden onay beklenir ya da filanca paragrafa bakanlığın teki itiraz eder. Sonra anlaşmaların imzaya hazır hale gelmesi aylar hatta yıllar alır. 

Bakan'ın dönüş uçağı havadayken bürokratlar çalışmaya başladı 

Malum; iki bakan 25 işbirliği alanında çalışmalara başlama talimatı verdi. Daha bakanın uçağı dönüş yolundayken başkentlerde telefonlar çalmaya başlamış.

Bürokratların jet hızıyla giriştikleri ilk konu turizmde işbirliği; sınırların turistlere karşılıklı açılması.

İki ülkenin sağlık bakanlıkları aşı sertifikalarının karşılıklı dijital sistemlere entegre olması için çalışmaya başlamışlar. Tabii mesele sadece aşı sertifikalarının uyumlaştırılması ile sınırlı değil. Yunanistan'ın AB ile eşgüdüm sağlaması gerekiyor. Bir de işin kişisel verilerin korunması boyutu var. Ancak Yunan tarafı iyimser. Bir hafta, on gün, en fazla iki hafta içinde sınırların turistlere açılması hedefleniyor. 

Akabinde Sinovac hatta Sputnik aşısı olanlar bile, elbette schengen vizesiyle Yunanistan'a seyahat edebilecek. Bu arada pandemi nedeniyle şimdiye kadar istisnai durumlar için vize veren Yunanistan konsoloslukları, önümüzdeki birkaç hafta içinde vize vereceği grupların kapsamını da arttıracak. Bu özellikle Schengen vizesi bitmiş ama biran önce biraz değişiklik yapıp kapağı yurtdışına atmak isteyen cüzdanı şişkinler için iyi haber. Zira diğer AB ülkelerinin vize bölümleri hala kapalı ve ne zaman açacaklarına dair şimdilik bir işaret yok. Üstelik ilk aşamada Sinovac aşısını kabul edip etmeyecekleri de belli değil. Üstelik Türkiye hala bazı ülkelerin kırmızı listesinde.

Kısacası, Avrupa'ya ilk turistik seyahatler Yunanistan'dan başlayacak

Türkiye-Yunanistan turist trafiği üçüncü ülkeleri de etkiler

Bu durum ilk anda özellikle Yunanistan'a yarayacak gibi algılanabilir. Aslında Euro 10 lirayı görmüşken, Euro'nun 2,5 lira olduğu dönemdeki gibi orta üst gruplardan bir turizm akını olması söz konusu değil. Trafik anlamında eski rakamlar olmasa da ciro anlamında yüksek rakamlar söz konusu olabilir. Zira Ege ve Akdeniz koylarını lebalep doldurup itiş tepiş olmaktan gına getirmiş yat sahipleri bunalmış durumdalar.

Tabii, yapılmayan harcamalardan biriken paralar can çekişmekte olan Yunanistan yerine Türk turizmine akmaya devam etse denebilir. Ancak işin komşuda pişer bize de düşer boyutunu unutmamak gerekir. TL'nin değer kaybı nedeniyle sınır bölgesi ve adalardan Türkiye'ye özellikle alışveriş amaçlı trafik de artış gösterecektir. Turistlerin Yunanistan'da yiyeceği domatesten kullanacağı havluya, sektör için gerekli pek çok şey Türkiye'den tedarik edilebilir.

Karşılıklı turist trafiğinin başlamasının bir olumlu yönü de üçüncü ülke turistlerine vereceği mesaj olacak. Normalleşme diğer ülkelerin de dikkatini çekecektir.

Ege'de gayriresmî mutabakat mı var?

"Daha geçen yaz Akdeniz'de savaşa tutuşuyorduk; kriz konularına ne oldu" diye de sorulabilir. Ekonomik kriz sağ olsun dememek için pandemi sağ olsun diyelim.

Ancak böyle söylemek de biraz basite indirgemek olacak. Resmin bütününe bakmak gerekiyor. 

İlginç bir ayrıntı. Çavuşoğlu ile Dendias baş başa, çok uzun bir görüşme yapmışlar. Öyle ki, heyetler arası görüşmelere vakit bile kalmamış. Ancak Ege'den Doğu Akdeniz'e Batı Trakya Türklerinden, Türkiye'deki Rum azınlığa her konu ele alınmış.

Turizm alanında bu kadar yoğun bir mesai başlamışken, çıkardığım sonuç; iki tarafın karşılıklı provokasyonlardan, gerilim politikalarından imtina etme konusunda anlayış birliğine vardığı. Taraflar pozisyonlarından geri adım atmış değil. Gerilim yaşanmamasının da garantisi yok. Ancak, savaş gemilerinin cirit attığı, jetlerin uçuştuğu bir ortamın da, turizmi olumsuz etkileyeceğinin her iki taraf da farkında.

Miçotakis hükümeti de Türkiye'yle gerilim istemiyor

Miçotakis hükümetinin de Türkiye'yle özel olarak kapışmak gibi bir gündeminin olmadığı söyleniyor.

O zaman altı ay öncesine kadar yaşananlar neydi diye sorarsak..Bazen kader ağlarını öyle bir örüyor ki, iki taraf da bir noktadan sonra, kendilerinin de içine düşmek istemedikleri bir ortamın içinde buluveriyorlar. Bir de tabii, Ankara'nın gözünde, Doğu Akdeniz'deki krizin sorumluları arasında Rum Kesimi ve Fransa gibi Ankara – Atina geriliminden faydalandığı düşünülen ülkeler de var.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hafta başında Paris'e gidecek. "Bakın Atina'yla da iyi geçiniyoruz. Siz de fıştıklamaktan vazgeçin" der mi bilemiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Genç bir muhabirin “vadedilmiş topraklar"la imtihanı

Sene 1994. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller İsrail, Filistin ve Mısır’ı kapsayan bir tura çıkacak. Tarihi bir gezi. O dönem yurt dışı ziyaretlerde haberciler arasında rekabet daha uçağa binmeden VIP salonunda başlar, uçakta devam eder, gezi sonlanmadan da bitmezdi

Dışişleri'nde aşka yer yok mu, yoksa kadının adı yok mu?

Dışişleri’nde uygulanan personel politikasını nasıl okumalı? Bakan ve ekibi diplomasiyi erkek işi olarak mı görüyor, yoksa diplomasiyi tamamen bir istihbarat işi olarak görüp, MİT çalışanlarına daha fazla alan mı açmak istiyor?

İsrail tehdidi…

İsrail Filistinlileri yok sayan siyasetini sürdürdüğü sürece, sadece bizim için değil tüm bölge ülkeleri için tehdit olacaktır. Bugün kolunu kanadını kırsa da hiçbir zaman Filistin direnişini kıramayacak. İsrail bu yoldan gittiği sürece halkı hiçbir zaman huzur bulamayacak, tüm bölge ülkeleri olarak biz de diken üzerinde yaşamaya mahkûm kalacağız. Bunu böyle söylemek başka, İsrail’in toprağımızda gözü var demek başka

"
"