14 Mayıs 2014

Eski komünistler faşizmle nasıl buluştu?

Avusturyalı travesti ve sakallı Conchita Wurs, en ağır eleştiriyi Ruslardan aldı...

Faşizm, çağdışı bir koyu milliyetçiliğin bir yandan tek bir ırkı yüceltme, öte yandan her türlü farklılığı ve değişik kimliği ret ve mahkûm etme halidir. Bu yüzden faşizmin uç noktası olan Alman nazizmi, insanlık dışı uygulamalarını yalnızca başta Yahudiler diğer ırklara değil, başta eşcinseller olmak üzere farklı tercih sahiplerine de yöneltmiştir. Nazilerin toplama kamplarında, eşcinseller de Yahudilerin hemen ardından en çok mağdur ve mahkûm edilen bir azınlık olmuşlardır.

Şimdi, yıllar sonra, Alman faşizminin yok edilmesinden 70 yıl sonra, gelinen noktaya bakınız.  TRT’nin anlaşılması zor bir tavırla boykot ettiği, Avrupa pop kültürünün en büyük eğlencelerinden Eurovision’da birinciliği alan Avusturyalı travesti ve sakallı Conchita Wurs, en ağır eleştiriyi Ruslardan alıyor. Putin’in yardımcısı Dimitri Rogozin şöyle diyor:

“Bu sonuç, Avrupa’yla entegrasyondan yana olanlara Avrupa’nın geleceğini gösterdi: sakallı bir kız!”.

Rus sağcı lideri Vladimir Jirinovski ise şöyle buyurmuş:

“Bu, Avrupa’nın sonudur. Avrupa’da artık erkek ve kadın yok. ‘O’ var!.. Sovyet ordusu 70 yıl önce Avusturya’yı işgal etti. Ama Avusturya’yı özgür bırakmakla hata etmişiz. Orada kalmalıydık!”.

Bunları çağdaş Rus siyasetçileri söylüyor. O Rusya ki, Hitler gibi bir kasabı ve tarihin en eli kanlı çetesini dünya sahnesinden silmek için özgür dünyanın yanında yer almış,  Stalingrad Savunması gibi bir efsaneyi yaratmış, en çok kayıp veren halkların başında yer almıştı. Gerçi sonradan komünizmin de, en azından Stalin’in Sovyetler’inde uygulandığı biçimiyle, neredeyse  Nazizmi  aratmayacak bir baskı ve cinayet rejimi olduğu ortaya çıktı.

Yine de halk ayni halk, Rus kimliği ayni kimlik. Rejimler gelir gider, ama bir halkı yaratan o temel özellikler değişmez. Bu görüşler, bilindiği kadarıyla bizzat Putin’in görüşlerine de cuk oturuyor.

Ve diyelim ki Tayyip Erdoğan’ın ağzına pek yakışacak ve örneğin TRT’nin Eurovision’u dışlamasının nedeni olarak gösterilebilecek bu sözlerin (ki RTE’nin bu olaya da karışmamasını ve görüş açıklamamasını hayretle karşıladım!), komünizmin en azından insanlar arasında eşitlik ve ırkçılığı mahkum etme gibi temel öğretilerini yine 70 yıla yakın (1917- 1989) yaşamış ve de bir ölçüde benimsemiş olması gereken bir milletin liderlerinden gelmesi, bana inanılmaz görünüyor!...

Demek ki, bu küçük gibi gözüken pop-kültür olayı bize şunu gösteriyor: Tarih’ten gereken dersi alamıyoruz. Bir savaşlar, katliamlar, soykırımlar ve insanlık suçları çağı olan 20. yüzyılı çok iyi bilip hatırlaması gereken halklar bile, bunu yapamıyor. Ve ucuz bir popülizmin pençesine düşüveriyorlar. Sakallı Kadın, çok çekici bir imaj olmayabilir. Ama işte, gerçek hoşgörü bunu da kabul etmekten ve temsil ettiği isyan üzerinde düşünmekten geçiyor.

Olayın bizim için tek tesellisi de şu olmalı:

Demek ki onların da RTE’leri var. Yani, yalnız değiliz!..

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"