14 Kasım 2016

Trump ilk olarak kimi kovacak?

İçinde bulunduğumuz hafta Suriye ordusunun, cihatçı güçlere yönelik büyük taarruzunu başlatacağı bir hafta olabilir

Amerikan seçimlerinin Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlanmasının ardından, 20 Ocak 2017’de yemin ederek görevi devralacak olan yeni Başkanın Suriye ve Irak’ta nasıl bir politika izleyeceği yavaş yavaş belli olmaya başladı. “Demokrat” aday Hillary Clinton, Libya’nın sokaklarda vahşice öldürülen lideri Muammer Kaddafi için sırıtarak “Geldik. Gördük. Öldü!” diyebilmiş bir Dışişleri Bakanı idi. Donald Trump, kişilik yapısıyla şu ana kadar daha çok, “Geldim. Gördüm. Kovdum!” şeklindeki ifadelere daha yakın duran bir izlenim verdi. ABD’nin seçilmiş yeni başkanı, şimdi bu izlenime de uygun düşecek şekilde, Obama yönetiminin uzunca bir süre “ılımlı muhalif güçler” diyerek desteklediği bazı cihatçı grupları “kovmaya” hazırlanıyor.

Günün birinde birilerinin “canına okumak” gibi bir iddiası olursa, o kişi için “öldü!”den daha sert bir ifade kullanacak olması kuvvetle muhtemel. Ancak olay şimdilik “kovma” düzleminde ilerleyecek gibi görünüyor. Bunu nereden çıkardık? The Wall Street Journal’ın geçtiğimiz cuma günü, yani 11 Kasım 2016 tarihinde Trump ile gerçekleştirdiği söyleşide ettiği laflardan.

Ağırlıklı olarak iç politika konularına odaklanılan bu görüşmede Trump, Suriye’deki hedeflerine dair de bir şeyler söyledi. Görüşmeyi yorumlayan The New York Times, onun bu sözlerini, “Trump Esad’ı devirmek için savaşan isyancı gruplara yardımı muhtemelen kesecek” şeklinde yorumladı. Peki ABD’nin seçilmiş Başkanı tam olarak ne dedi bu görüşmede?

Aslında mart ayından beri söylediklerinden farklı bir şey değil. Yine de kulak verelim:

“IŞİD ile savaşan Suriye ile savaşıyorsunuz. Üstelik niyetiniz IŞİD’den kurtulmak iken. Rusya artık tamamen Suriye’nin safında. Şimdi buna bir de bizim yüzümüzden güçlenen İran eklendi. O da Suriye’nin safında. Ve biz de Suriye’ye karşı isyancıları destekliyoruz ve bunların kim olduklarına dair hiçbir fikrimiz yok.

Trump’ın Suriye hakkındaki sözleri bazı yanlış bilgiler içermekle beraber, Obama’nın “ılımlı isyancılar” dediği cihatçı gruplar için bu tonda konuşması önemli. Buna bakılarak, Beyaz Saray’ın yeni yılda Suriye dış politikasında bir değişime gideceğini ve bölgede Esad’ı devirmek için savaşan güçleri bu şekliyle desteklemeyi bırakacağını söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Zaten Suriye’nin batısında anlamlı bir nüfuzu ya da iddiası kalmamış olan ABD’nin “kim bunlar ya!” dediği güçler için kendisini yok yere Rusya ile sıcak çatışmanın eşiğine getirmesi zaten beklenemezdi. Ayrıca Trump başından beri “bizim en büyük sorunumuz IŞİD, yoksa Esad değil” diyen biri.

Nitekim bu röportajın üzerinden 48 saat bile geçmeden Suriye sahnesinde bir şeyler hızlanmaya başladı. Suriye Arap Ordusu çeşitli cihatçı muhalif gruplardan oluşmuş ortak bir operasyon gücü olan ve “Fetih Halep” adını taşıyan koalisyona, silahlarını bırakıp Doğu Halep’teki mevzilerini terk etmeleri için 24 saat süre tanıdı. Hatta irtibatta oldukları isimlerin cep telefonlarına bu amaçla kısa mesaj (SMS) gönderdi.

Bu arada, isyancıların Halep’te Suriye Ordusu’na ve bölgedeki sivillere karşı kimyasal silah kullanmaya başladığını öne süren Rusya ise şehrin doğusuna yönelik bir süredir asgaride tuttuğu hava akınlarını yeniden yoğunlaştıracak gibi görünüyor. Amiral Kuznetsov uçak gemisini de Suriye’nin Akdeniz kıyısına getirten Rusya Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir uçağın dün Doğu Halep’teki Bustan el Başa bölgesinde cihatçıları vurmaya başladığı söyleniyor.

Kısacası içinde bulunduğumuz hafta Suriye ordusunun, geçtiğimiz günlerde şehrin batısına Halep’teki kuşatmayı yarmak için yoğun saldırılar düzenleyen cihatçı güçlere yönelik büyük taarruzunu başlatacağı bir hafta olabilir.

Bu arada Halep’in kuzeyinde de ilginç gelişmeler oluyor. Cepheden ulaşan ve henüz teyit edilemeyen haberlere bakılırsa, Afrin’e gelen Rus askeri komutanlar, YPG yetkililerinden Cerablus’un batısındaki son IŞİD cebi olan El Bab’tan uzak durmalarını, buraya Suriye ordu birliklerinin gireceğini söylediler. Halep için son derece stratejik bir konumda olan El Bab’a yönelik çemberin çok koldan daraldığı bir ortamda bu gelişme (eğer doğruysa) son derece önemli.

Rus uçaklarının desteğindeki Suriye Ordu Birlikleri şu anda El Bab’ın 10 km. güneyinde mevzilenmiş durumdalar. Afrin’deki YPG güçleri ise El Bab’a batıdan 17 km. yaklaşmış durumdalar. Menbiç’teki YPG güçleri ise bu şehrin hemen kuzeydoğusundaki Kabbasin’in 12,5 km. doğusundalar. Fırat Kalkanı operasyonu çerçevesinde Ankara’nın desteğindeki rejim muhalifi isyancı gruplar ise El Bab’a kuzeybatıdan 7 km, kuzeyden ise 9 km. kadar yaklaşmış durumdalar. Kabbasin’e mesafeleri ise 6 km.

Bu çok yönlü kuşatma El Bab’ı savaşın daha önceki evrelerinde olmadığı kadar önemli bir kilit noktası yapmış durumda. Kilidi kimin açacağı soru işareti olmakla beraber, son gelişmeler Suriye Ordusunu bir adım daha öne çıkarmış görünüyor. ABD’nin seçilmiş yeni başkanının da Rusya’nın buna karşı çıkmaya kalkışacağını düşünmemiz için hiçbir sebep yok. Hele de Musul ve Rakka yeni Başkanın başını yeterince ağrıtacak gibi görünürken.

twitter: @akdoganozkan

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"