22 Şubat 2016

Suriye Savaşı’nın en kazançlı beşlisi, ABD'nin en büyük beş harp sanayi şirketi!

Bu beşlinin piyasa değerleri toplamı savaş süresince 127 milyar dolar artmış

Evet, Suriye ve Irak cephesinde işler son aylarda Rusya, Suriye, Hizbullah, YPG ve Irak’ın istediği gibi gidiyor. Ama en kazançlı durumda olanların bu beşli olduğunu söyleyemeyiz.

Savaşın en kazançlı beşlisi, ABD'nin en büyük beş harp sanayi şirketi!

Pazar verilerinden hareketle yaptığım küçük bir derleme ve hesap bize ürünleri Suriye sahnesinde çarpışan bu beş şirketin -sadece satışlarını değil- hisse değerlerini de savaş süresince yüzde 200’leri aşan oranlarda yükselttiklerini gösteriyor. Bu beşlinin piyasa değerleri toplamı da Suriye Savaşı süresince tam 127 milyar dolar artmış.

Şimdi detaylar:

 

Lockheed Martin:

Savunma sanayinin dünya çapındaki bu en büyük oyuncusunun hisse senetleri savaştan hemen önce, yani 2011 başında 69,87 dolardan işlem görürken, 2016 başında bu rakam yüzde 205 değer kazanarak 213,21 dolar civarına yükselmiş bulunuyor.

Şirketin 2011 başında pazar değeri ise 28,62 milyar dolar idi. 2016 başı itibarıyla ise bu değer 67,07 milyar dolar olmuş durumda. Yani yüzde 134 artış var.

Lockheed Martin, “hayalet uçak” olarak da bilinen ve 1. Körfez Savaşı’nda (1991) adından çok söz ettiren F-117’lerin bir ileri versiyonu olan F-22 avcı uçaklarının üreticisi. F-22’ler her ne kadar “bombardıman uçağı” olarak değerlendirilmese de, kuşandığı GBU-32 JDAM ile GBU-39 SDB gibi güdümlü bombalarla Suriye ve Irak’ta “görücüye çıktıktan” sonra bu amaçla yüzlerce sorti yapıp çok sayıda hedefi vurmuş bir savaş makinesi.

 

Northrop Grumman:

ABD Hava Kuvvetleri’nde yer alan B1 ve B52’lerin yerini alacak gelecek kuşak uzun menzilli bombardıman uçakları için açılan ve değeri 21,4 milyar dolarla başlayıp 80 milyar dolara kadar uzanacak olan ihaleyi geçen yıl kazanmış bir şirket Northrop Grumman. Şirketin 2011 başında 59,10 dolardan işlem gören hisseleri yüzde 217 artışla 2016 başında 187,51 dolardan işlem görür oldu.

Şirketin 2011 başında 20,13 milyar dolar olan pazar değeri ise 2016 başında yüzde 73 artışla 34,88 milyar dolara yükseldi.

 B52 bombardıman uçakları Suriye Savaşı’nda etkin bir biçimde kullanıldı. ABD Suriye’nin petrol rafineri altyapısını bu uçaklarla imha etti.

 

Raytheon:

Martin Lockheed ile Northrop Grumman'ın güçlü borsa performansını dünyanın en büyük güdümlü füze üreticisi Raytheon takip ediyor.

Şirketin 2011 başında 46,09 dolardan işlem gören hisselerinin değeri 2016 başında yüzde 166 artışla 122,61 dolara yükseldi.

Şirketin piyasa değeri de söz konusu dönemde yüzde 101 artarak 18,76 milyar dolardan 37,88 milyar dolara çıktı.

Raytheon’un Suriye savaşında AGM-65 Maverick gibi havadan satıha taktik füzeleri ile Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’ndeki gemilerinden Suriye ve Irak’taki hedeflere yönelik kullanılan uzun menzilli Tomahawk füzeleri sahne aldı. Ayrıca yine bu şirketin ürettiği Patriot füze savunma sistemlerinin Gaziantep 5. Zırhlı Tugay’da epey bir süre konuşlu bulunduğunu da unutmamak lazım. Rus uçaklarının Türk havasını ihlal ettiği 3 ve 4 Ekim 2015 tarihinde Türkiye sınırında “havanın ısınmaya” başladığını fark eden ABD Hava Kuvvetleri apar topar Patriot’ları söküp geri götürdü. Arada yüzde 101 de değerlenerek!

 

Boeing:

İçine tank dahi alabilen C-17 askeri nakliye uçaklarının üreticisi olarak bildiğimiz Boeing borsada en çok değer kazanan şirketlerden biri.

Şirketin hisseleri 2011 başında 66,40 dolar seviyesinde seyrederken, 2016 başında yüzde 111 prim yaparak 140,50 dolara ulaştı.

Boeing’in 2011 başında 53,78 milyar dolar olan piyasa değeri de beş yılda zde 74 artarak 2016 başında 94,04 milyar dolara yükseldi.

ABD’nin Suriye’deki isyancılara özellikle havadan mühimmat bırakmakta kullandığı C-17 askeri nakliye uçakları beğenilmiş olacak ki, Boeing geçen Nisan ayında ikisi Ortadoğu ülkelerine olmak üzere beş tane C17 sattı.

 

General Dynamics:

Listenin beşinci basamağında yer alan General Dynamics’i de özellikle F-16’ların üreticisi olarak biliyoruz.

Şirketin 2011 başında 69,67 dolardan işlem gören hisseleri 2016 başında yüzde 95 artışla 136,07’ye çıktı.

Şirketin 2011 başında 29,11 milyar dolar olan piyasa değeri de 2016’ya geldiğimizde yüzde 48 değer kazanarak 43,20 milyar dolara yükseldi.

F-16’lar bugün dünyada 24 ülkenin hava kuvvetlerinde kullanılıyor. ABD de Suriye’deki hedeflerinin önemli bir bölümünü İncirlik’ten kaldırdığı F-16’larla bombaladı.

 

Teşekkürler Suriye, teşekkürler savaş!

 

Bu beş harp sanayi devinin bugünkü piyasa değerleri toplamı 277 milyar dolar. Oysa bu rakam savaşın hemen öncesinde, yani 2011 başında 150 milyar dolar idi.

Demek ki Suriye Savaşı sadece bu beş şirkete toplamda 127 milyar dolar değer kazandırmış! İrili ufaklı çok sayıda başka savunma sanayi şirketini de düşünürsek işin boyutu daha da net ortaya çıkar.

 

Yok böyle bir ortam!

 

Demek ki savaş, bombalarıyla, ölen insanlarıyla, yerle bir edilen şehirleriyle, vatanlarını yitirmiş mültecileriyle vd. bu şirketlere çalışmış! Şimdi savaş bu kadar çok ve güzel kazandırırken barışın ne anlamı var, değil mi? Üstelik Amerikan askerlerinin burnu kanamadan! İşte Obama’nın Ortadoğu politikasının özeti: Savaşı başlat, üstüne bulaştırma, savaşı bitirme, sat satabildiğin kadar!

İşte bu yüzden, Suriye Savaşı, adeta canlı kanlı demo yapan, dünyanın en büyük, uygulamalı silah endüstrisi fuarı olarak işlev görüyor! Ve küresel silah pazarının açık ara en büyük oyuncusu olan ABD’nin kasasını da tıka basa dolduruyor.

Nasıl dolduruyor peki?

Bakın, ABD 2012 (mali) yılında 25 milyar dolarlık silah ihracatı yapacaktı. Ancak Suriye Savaşı’nın kaldıraç etkisiyle Suudi Arabistan’dan 30 milyar dolarlık (Boeing F-15, Japonya’dan da 10 milyar dolarlık (Lockheed Martin F-35) sipariş alınca, rakam 2012’de 65 milyar dolara ulaştı! Sonraki yıllar ABD silah ihracatı belki 2012’deki büyüklüğe ulaşamadı ama bir yıl sonra yeniden artış trendine girdi. 2013 yılında 27,8 milyar dolarlık silah satışı yapan ABD, 2014’te 34,2 milyar dolarlık, 2015’te ise 46,6 milyar dolarlık silah ihracatı gerçekleştirdi! Yani dört yılda 175 milyar dolar satış! Hem de Soğuk Savaş’ın bitişinden neredeyse çeyrek yüzyıl sonra!

Bu da bize gösteriyor ki, Suriye sahnesine inip demolar, şovlar yapmadan, beceriler sergilemeden (sipariş) savaşı(nı) kazanamazsınız! Öyle uzakta kalıp “barışa” sırtınızı yaslayarak olmaz. “Savaş fırsatını” değerlendireceksiniz, savaş! “Barış riski” almayacaksınız!

Bakın Almanya’ya... Elini korkak alıştırıp uzağında kalınca Suriye Savaşı’nın, müdahil olmakta gecikince bedelini ihracattaki düşüşle ödedi. Bu ülkenin 2005–2009 ile 2010–14 arasındaki dörder yıllık iki dönemine baktığınızda silah ihracatında yüzde 43 düşüş olduğunu görürsünüz. Durumun farkına varan Almanya son 1-2 yılda daha proaktif davranır oldu da bu sayede 2014’ten sonra Orta Doğu ülkelerinden büyük hacimli siparişler almaya başladı.

 

Peki Türkiye’ye ne oluyor?

 

Ha şimdi diyeceksiniz ki, Türkiye’ye ne oluyor?

Silah ihracatçısı değil, aksine ithalatçı! Yani halkın vergilerini silaha yatıran bir tüketici! 2010’da 17 milyar dolar olan askeri harcamalarını 2014’te yüzde 25 artışla 22.6 milyar dolara ulaştırmış bir ülke.

Hadi Suud’u anladık! Para çuvala sığmıyor. Sadece 2011 Noel arifesinde basıyor 30 milyar doları, bir sürü F-15 alıyor.

Bize n’oluyor? Paramız mı çok?

Nasıl oluyor da Türkiye anlamlı bir silah ihracatı fırsatı yokken, hatta tam tersi, gıdadan tekstile ve turizme pek çok alandaki ihracatını dahi baltalayarak, deyim yerindeyse kendi bacağına kurşun sıkarak, halkını daha bilfiil içine girmeden yoksullaştırmış bir savaşla buluşup bulaşmak için adeta yanıp tutuşuyor!

Türkiye’ye ne oluyor?

Silah ithalatının -şehit rakamlarıyla beraber- artacak olması savaş lordları için “hayırlara vesile” mi oluyor?

Twitter: @akdoganozkan

(Not: Yukarıda şirketlerin hisse senedi değerleri için “2011 başı itibarıyla” şeklinde kabaca belirtilen tarih 3 Ocak 2011, “2016 başı itibarıyla” şeklinde belirtilen tarih ise 4 Ocak 2016’dır. Şirketlerin pazar değerleri için “2011 başı itibarıyla” şeklinde belirtilen tarih –önceki değerlere ulaşılamadığı için- 18 Şubat 2011, “2016 başı itibarıyla” şeklinde belirtilen tarih ise 5 Ocak 2016’dır.)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"